PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Pirs û Bersîv
Soru / Cevap
Webmaster
1
 
 
Bugün İptal Edilen Şenlik, Yarın Ne?.

Mesud Tek

Basında yer alan bir habere göre, İnönü, Çukurova, Harran, Dicle, Sütçü İmam, Cumhuriyet, KKTC Doğu Akdeniz, Erciyes, Fırat, Mersin, Gaziosmanpaşa ve Gaziantep üniversitelerinde görev yapan öğretim üyeleriyle bu üniversitelerde okuyan öğrencilerin katılımıyla, Malatya’da yapılan Kıbrıs mitingine “az katılım” sağlayan İnönü Üniversitesi öğrencileri,  rektörleri tarafından cezalandırıldılar.

Rektör öğrencilerine yolladığı e-mailde, “Ülkemizin yıllardır ulusal bir sorunu olan Kıbrıs konusu kritik bir noktaya gelmesi nedeniyle bir Kıbrıs mitingi düzenlenmiştir. Bu mitinge diğer üniversitelerden 3000 öğrenci katılmasına rağmen bizim üniversitemizden sadece 4000 öğrenci katılmıştır. Üniversitemiz öğrenci sayısının 19 bin olduğu düşünülürse katılımın ne kadar az olduğu görülür. Böylesine ulusal bir soruna yeterince sahip çıkmayan üniversite gençliğimizin 2004 Mayıs Bahar Şenliğini hak etmediği düşüncesi ile şenlikler iptal edilmiştir. Üniversite gençliğimiz eğlenmeden önce, Türk ulusunun varlığının devamı açısından yaşamsal önemi olan ulusal sorunlara sahip çıkmayı öğrenmesi gerekir. Bunun da yolu, düşünmektir, olayları izlemektir, okumaktır, bu konuyu aranızda tartışmaktır. Olayları düşünmeyen, tartışmayan, sorgulamayan ve okumayan bir gençliğin hak ettiği iyi bir şey yoktur" diyor.

 Evet, yanlış okumadınız. Üniversite öğrencileri “yaşamsal önemi olan ulusal sorunlara” sahip çıkmadıkları, olayları tartışıp sorgulamadıkları iddiasıyla cezalandırılıyorlar, hem de öğrenciler toplumun sorunlarına sahip çıkmasınlar, düşünmesinler, sorunlar üzerine fikir yürütmesinler, sorgulayıp tartışmasınlar diye kurulanYÖK, henüz dimdik ayakta iken!..

Akademik, demokratik hakları için miting yaptıklarında, anayasal haklarını kullanıp dilekçe verdiklerinde, barış ve demokrasi mücadelesi içinde yeraldıklarında, üniversitelerden atılan öğrenciler, şimdi de duyarsızlıkla suçlanıp cezalandırılıyorlar. Şu üniversite öğrencileri de yöneticilerine yaranamadılar bir türlü, miting yapsalar olmuyor, mitinge katılmasalar olmuyor!..

Aslında rektör, iddia ettiği gibi öğrencilerini duyarsızlıkları nedeniyle değil, duyarlı davranıp Kıbrıs’da çözüme karşı düzenlenen mitinge katılmadıkları için cezalandırıyor. Öğrencilerini okumamakla, tartışmamakla da suçlayan rektör, haksızlık ediyor. Öğrencilerin okudukları, tartıştıkları, olayları sorguladıkları için mitinge katılmadıklarını kabul etmeye gönlü varmıyor. Rektörün duyarlı olmadan anladığı ise öğrencilerin estirilen milliyetçi rüzgara kapılmaları, “Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır” diye bağırmaları...

Öğrencilerin demokrasi, insan hakları, işkencenin sona erdirilmesi, vb. talepler için  yapacakları eylemlerin İnönü Üniversitesi Rektörlüğü tarafından bozgunculukla, bölücülükle suçlanacağını söylersek haksızlık yapmış olmayız. Çünkü Kürtçe ders verilmesi için dilekce veren Kürt öğrencilerin çektikleri henüz unutulmadı.

Öğrencilerini duyarsız davranmakla, okumamakla, tartışmamakla suçlayan İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da,  kuşkusuz bu durumun sorumlularından biridir.

Türkiye’de üniversite özerkliğini ortadan kaldırmak, üniversiteleri ve üniversite öğrencilerini politikanın dışında tutmak amacıyla yapılanlar biliniyor. Toplumsal sorunlara duyarlı, düşünen, tartışan, sorgulayan ve olayları izleyen öğrencilerle öğretim görevlilerinin başına gelenler malum. Onlar üniversitelerden uzaklaştırıldılar, tutuklandılar, kurşun yağmuruna tutuldular.

12 Eylül faşist rejiminin üniversiteleri birer kışlaya çevirmesi, YÖK eliyle üniversite özerkliğini ortadan kaldırması, YÖK’e karşı çıkan ve özerkliği savunan öğretim görevlilerinin işine son vermesi filmlere, romanlara konu oldu.

“Önemli ulusal (aynı zamanda siyasal) sorunlara sahip çıkmamak” iddiasıyla öğrencilerin bahar senliğini iptal eden rektör,  çok iyi biliyor ki, 1980 Faşist rejiminin üniversitelere koyduğu siyaset yasağı, 15 yıl sonra, amansız mücadeleler sonucu 1995 yılında kalktı. Öğrenciler, siyasal sorunları konuştukları, olayları düşünüp tartıştıkları, sorguladıkları derneklerini kurma hakkını da, ancak son yıllarda ve yine amansız mücadeleler sonucunda elde ettiler.  

YÖK sisteminin biçimlendirdiği üniversiteler, bilgi üretilen birer merkez olmaktan çıktılar. YÖK’e bağlı üniversiteler, Genelkurmay’ın “bölücü ve irticai tehditler” konusunda verdiği birifinglerle aydınlanıyorlar artık.

Üniversitelerde işler bununla kalmadı. İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu örneğinde olduğu gibi, “İsviçre'de görüşme yapanlara sesleniyorum, sakın ola ki Kıbrıs'ta bir parça toprak vermeye kalkmayın. Güneydoğu'da 25 bin şehit verdik, bir 45 bin daha, 100 bin daha şehit verir, Kıbrıs'ı da alırız, Yunanistan'ı da" diyerek, Yunanistan’ı işgal etmeyi, askeri seferler düzenlemeyi önermeye kadar vardı. Kimbilir, belki bu da toplumsal sorunlar için üretilen bilimsel bir çözümdür!..

Kemal Alemdaroğlu, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve benzerlerinin önü alınmazsa, gelişmelerin nerede duracağı bilinmez. Kıbrıs mitingine katılmadıkları için öğrencilerin şenliklerini iptal edenler, yarın başka nedenlerle neler yapmazlar ki? Eğer bir kısım öğrenci Prof. Dr. Fatih Hilmioğluna başvurup, “siz haklısınız hocam, üniversite öğrencileri duyarlı davranmalı, toplumsal sorunlara kafa yormalı, tartışmalı, çözüm üretmeliler. Kürtçe eğitim de önemli bir sorundur. Biz bu konuyu tartışmak istiyoruz. Lütfen bize yardımcı olun” derlerse, kendilerini üniversite kapısında bulmalarının dışında, ne gibi bir cevap alırlar acaba? Yoksa “bölücü örgüt üyesi” diye suçlanıp polise mi teslim edilirler? 

Öğrencilerin eğlenme hakkına müdahale eden, onların iyi şeylere sahip olmalarını resmi politikanın dışına çıkmama, yönetimin isteklerini harfiyen yerine getirme şartına bağlayan anlayışın, öğrencilerin demokratik talepleri karşısında uygarca davranmasını, bu anlayışla yönetilen üniversitelerin “ilim ve irfan yuvası” olmasını beklemek, abesle iştigal etmektir.

Üniversiteleri “ilim ve irfan” yuvası haline getirmek, toplumsal sorunlara çözüm üreten merkezlere dönüştürmek, herşeyden önce YÖK’ün kaldırılmasıyla, üniversite özerkliğinin sağlanmasıyla, öğrencilerin yönetime gerçek anlamda katılmasıyla olur.

Üniversite öğrencilerinin bu hedefleri gerçekleştirmek için için verdikleri mücadele, demokrasi ve değişim mücadelesinin bir parçasıdır.

Bugüne kadar yaşanan deneylerin gösterdiği gibi bu hedeflere ulaşmanın, kararlı bir mücadele dışında, bir başka yolu da yoktur.

 

  Dengê Kurdistan © 2003