Habertürk’ten
Özcan Tikit’le yapılan söyleşi
Kemal Burkay: Çözüm bir süreç
işidir
Özcan Tikit’in yurda dönüş konusunda
arkadaşımız Kemal Burkay’la yaptığı
aşağıdaki söyleşi, 10 Temmuz tarihli
Habertürk Gazetesi’nde oldukça kısaltılmış
olarak ve ”Başbakan Çağırdı Döndüm”
başlığı altında yayımlandı.
Oysa Burkay’ın cevaplarında, Başbakan’ın
çağrısından söz edilmiş olsa bile,
böyle bir ifade yoktur. Belli ki gezeteci veya gazete
–eğer farklı bir niyet yoksa- çarpıcı
olsun diye böylesi bir başlık atmış.
Ama böylece çarpıcı olmamış, çarpık
olmuş…Bu da ne yazık ki ilk kez karşılaştığımız
bir durum değil, medyada bazıları bunu
sık sık yapıyor. Söyleşinin tamamını
okurlarımıza sunuyoruz.( Dengê Kurdistan)
3 yıl önceki röportajımızda "Yıllardır
vatanınızdan uzakta yaşayan bir şair
politikacısınız, birgün yurdunuza dönmek
ister misiniz?" diye sormuştum. Sizin cevabınız
şöyle olmuştu "Elbet dönmek isterim. Umarım
ülkemizin, benim durumumda birinin de dönmesine elverecek
kadar demokratikleşmesi çok sürmez…"
O günden bugüne demokratikleşme adına sizin
yurdunuza dönmenize eleverecek ne tür gelişmeler
yaşandı, anlatır mısınız?
Burkay: Bu üç yıl zarfında, sorun hala çözülmüş
olmasa ve Türkiye’nin Kürt sorununun çözümü ve bir bütün
olarak demokratikleşme yönünde yapması gereken
çok şey bulunsa da, bu doğrultuda küçümsenmeyecek
adımlar atıldı.TRT 6 tam gün Kürtçe yayına
başladı. Bu, Kürt dilini, kültürel kimliğini
tanıma yönünde önemli bir adımdı. Cumhurbaşkanı
ve Hükümet, Kürt sorununun varlığını,
Türkiye’nin en önemli sorunu olduğunu ve çözümün
şiddet yoluyla olamayacağını ilk kez
açık bir dille ifade ettiler ve çözüm için, sonradan
adını değiştirseler de bir ”Kürt
açılımı” başlattılar. Ne yazık
ki statükocu güçlerin sert tepkisi, buna karşılık
değişimde yararı olan toplumsal kesimlerin
kimi önyargılarla yeter desteği vermemesi nedeniyle
hükümet durakladı ve açılım süreci tıkandı.
Ancak her şeye rağmen Kürt sorununun rahatça
tartışıldığı bir ortam oluştu.
Bu oldukça önemlidir; çünkü bu olmadan sorun konusunda
toplum aydınlatılamaz, çözümün gereği,
yolu ve yöntemi konusunda ikna edilemez. Benim görüşlerim
de bu süreçte kamuoyuna yoğun biçimde yansıdı.
Başbakan ve İçişleri Bakanı ülkeye
dönmem için çağrıda bulundular. Bütün bunlar
dönüş kararım üzerinde etkili oldu.
Türkiye'nin Kürt sorunun çözümü yolunda atması
gereken adımlar nelerdir?
Böylesine yüzyıllık bir sorunun, köklü bir
devrim söz konusu olmadıkça, kısa sürede çözümü
mümkün değildir. Yaşadığımız
koşullarda bu bir süreç işidir. Kısa erimde
ve uzun erimde yapılması gerekenler var. Kanımca
kısa erimde iki önemli adıma ihtiyaç var. Birincisi
çağdaş standartlara uygun sivil ve demokratik
bir anayasa (bu Kürt sorununun çözümüne olanak sağlayacak
yasal alt yapıyı sağlar) diğeri ise
PKK’nın silahlı güçlerini dağdan indirmeye
ikna edilmesi yani şiddetin toplum yaşamından
çıkarılması. Bunun için de sivil siyasetin
yolları açılmalıdır. Siyaset böylece
normalleşir, sorunların çözümü üzerinde özgürce
tartışırız, diyalog ortamı oluştur
ve ikinci erimde, kitlelerin eğilim ve özlemlerine
uygun olarak Kürt sorununun eşitlikçi çözümü yönünde
daha ileri adımlar atılabilir.
Yıllar önce ülkesini terk eden Kemal Burkay ile
bugün yurduna dönmeye hazırlanan Kemal Burkay arasında
ne tür farklar var?
Yıllar önce ülkeyi terk ederken faşizan bir
rejimin ayak sesleri duyulurdu ve ben de zaten bu nedenle
ülkemi terk etmek zorunda kaldım. Nitekim çok geçmeden
darbe oldu ve ben dönemedim. Şimdi ise ülkede yumuşama,
demokratikleşme yönünde ciddi adımlar ve umutlar
var. (Elbet bu kez de statüko yanlıları tedirgin
ve bu anlaşıllır bir şey...) Ben de
bu koşullarda dönüp kendi katkımı sunmak
istiyorum. Elbet çıkarken genç sayılırdım;
şimdiyse, 31 yıl sonra yaşlı bir insan
olarak dönüyorum. Neyse ki yürek hâlâ genç!
Yurdunuza gelir gelmez ilk yapacağınız
şey ne olacak, bir hayaliniz var mı, en çok
nereyi görmek istiyorsunuz?
Özel olarak bir ilk söz konusu değil. Elbet hayatımı
yurt içinde nasıl düzenleyeceğime, nerde kalacağıma
dair belli düşüncelerim var. Ama yakınlarımı,
Dost ve arkadaşlarımı görüp hasret giderdikten
sonra neler yapacağıma o zaman karar veririm.
Görmek istediğim birçok yer var, başta çocukluk
ve gençlik yıllarımı geçirdiğim yerler:
Köyüm, Dersim, Elazığ, Ankara…
Yurda dönüş kararınız sizi sevenler
tarafından nasıl değerlendirildi, ne tür
tepkiler alıyorsunuz?
Dönüşümden benim hesabıma kaygu duyanlar oldu;
ama asıl olarak memnunluk yarattı; iyi tepkiler
alıyorum.
Diğer Kürt diasporasına da yurda dönmelerini
tavsiye ediyor musunuz, Şivan Perwer'e mesela...
Şıvan Perwer’in de, henüz dönemeyen diğerlerinin
de dönmeyi çok istediklerini biliyorum. Umarım çok
sürmez ve onlar için de dönüş koşulları
olgunlaşır.
Türkiye'den, hükümet kanadından veya başka
kesimlerden ülkeye dönmeniz adına bir ikna girişimi
oldu mu?
Biliyorsunuz Başbakan Erdoğan adımı
vererek çağrı yaptı. İçişleri
Bakanı Atalay da özel olarak telefon açtı.
Türkiye'ye döndüğünüzde siyasi olarak rol oynamaya
devam edecek misiniz, bu yönde tarafınıza yapılmış
bir teklif var mı, anayasa çalışmalarına
katılmak ister misiniz mesela?
Bugün nasıl görüşlerimi söyleyerek, öneriler
yaparak katkıda bulunuyorsam, bundan böyle de elbet
katkım olur. Ama örgütsel planda bir çağrı
olmadığı gibi kişisel bir tasarım
da yok.
Türkiye'nin bugün geri dönüşü mümkün bir ülke
haline gelmesinde kimlerin emeği var size göre, bir
teşekkür etseniz kime edersiniz?
En başta yıllardır içerde ve dışarda,
baskılara karşı direnen, bedel ödeyen kitlelerin,
siyaset adamlarının, aydınların bu
değişimde payı var. Tabi son olarak ortamın
yumuşamasında, tartışma ortamının
genişlemesinde önemli payı olan hükümetin de.
Ben, bu işte payı olan herkese teşekkür
ediyorum.
9 Temmuz 2011
|