psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 
Devletsiz bir Halk Ozanı, Şıvan

Hüseyin Şahin

Aslında Şıvanla ilgili bir şeyi yazabilmek hem kolay  hem de zordur. Bugünlerde Şıvan’ı tanıyan da tanımıyan da kalem oynatıyor; akıl vermekle kalmayıp tehdit de edebiliyor.

  Şıvan’ı tanıyanlar ona sahip çıkarak yazı yazmalılar. Ben de Şıvan’ı iyi kötü eylem, festival ve Newrozlarda tanıyanlardanım. Birlikte 85 yıllarındaki Moskova gençlik festivaline katılmışlığımız da olmuştur. Ardından bazen aynı sahneleri Londra’da, Berlin’de, Duisburg, Köln’de paylaştık. Gün geldi stranlarına folklor ekibiyle iştirak edip, halaylar çektik. „Kaniya Dılan“ video cekiminde birlikte roller aldık.  Cigerxwîn, M. Emin Borzarslan, Nadır Nadırov, Aram, Eskere Boyik, Têmure Xelil, A. Melik Fırat, K. Burkay, Aslıka Kurdi,, Fırat Başkale, Reşo, Y. Camlıbel, M. Bayrak  gibi insanların yanısıra Şıvan da  Berlinde Anneme , bana, Duranlara ve başkalarına defalarca konuk oldular.

Her seferinde Şıvan’ın mütevaziliğine, alçak gönüllülüğüne, espritüelliğine, moral değerleri yüksekte tutuşuna ve çocuklara olan sevgisine şahit oldum. Eleştirdiğimiz konular olmadı mı, tabiki  oldu. Örneğin PKK´nın Şıvan’a en yoğun biçimde saldırdığı 94´lı yıllardı. Güvenlik nedeniyle, KOMKAR olarak onun rast gele her geceye çıkmamasını önerdik. Ama buna aldırmadı ve yeter koruma sağlanamıyacak olan bazı ticari gecelere de çıktı. Bu türden bir gece Berlin’de yapıldı.  Biz Komkarlılar olası herhangi bir saldırıya karşı konsere iştirak ederek tedbirli davranmıştık. Nitekim Konser başlar başlamaz yumurta ve domatesler havada uçuşmuştu. Saldırganların sahneye yönelmeleri ile birlikte Şıvan Berlin Komkar taraftarlarınca korunmaya alınmış, o dönemde menacerliğini yapan Mahmut Baksı ise birlikte olay yerinden uzaklaştırılmıştı.

Evet, her halk kendi sanatçılarına sahip çıkarken, yüceltirken  Apocu mantık düşmanı aratmayacak yöntemlerle hem Newrozlara hem de Şıvan’a sorumsuzca saldırmıştır. Bunun en son örneğini bundan yedi yıl kadar önce Berlin’de ortaklaşa yapılan Newroz etkinliğinde yaşadık. Bu tür saldırılardan dolayıda Newroz salonları bulmak her birimde zorlaşmıştır.

 Dün olduğu gibi bugün de Şıvan’la ilgili lehte ve alehte yazılıp konuşulacaktır. Sürgünde 3 yada 5 değil, tam 35 yıllık bir yaşam... Sürgünde, yaban ellerde devletsiz bir Halkın ozanı olarak sanatını icra edip yaşamını sürdürebilmek kolay olmasa gerek. Kendimizi bir an için Şıvan`ın yerine ve elimizi de vijdanımıza  koyarak  düşünelim. Acaba bizler Şıvan`ın yerinde olabilseydik, sanatımızı böylesine yoğun biçimde icra ederek bugünlere kadar sağ salim gelebir miydik. Yaban ellerde uzun yıllar gerçek anlamda bir Kürt olarak yaşayabilmek kolay degildir. Hele hele bir sanatçıysanız bu hiç de kolay olmasa gerek. Sanatçı  ilhamını kitlelerin sahiplenmesinden, onu bağrına basmasından aılır. Seyirci kitlesi sanatçı için bir deryadır. Hele hele ezilen ve sürgünde yaşayan bir halkın sanatçısıysanız, o esin kaynağı bir ozan için okyanus gibidir. Devletleri olan sanatçıların yüzde kaçı her türlü basın yayın desteğine rağmen uzun yıllar yurtdışında sanatını icra edebiliyor ve ayakta durabiliyor? Bereket versin bizim kimi inatçı sanatçı edebiyatçı, politikacı, yazar ve çizerimiz Kürtlük bilinci ve sorumluluğuyla bu ağır yükün altından kalkabilmişler.

Başkalarına her şeyi reva gören Apocu mantık, kendileri söz konusu olduğunda hop oturup hop kalkıyorlar. Gidin sizi bu hale koyanlardan, örneğin Pilot Necati’den, Yalçın Küçük’ten, Doğu Perinçek’ten, Mahir Kaynak’tan ve başkalarından hesap sorun.  Şıvan en azından kapalı kapılar ardında birileri gibi gizli görüşmüyor, pazarlık yapıp bir halkın kaderiyle oynamıyor. AKP Şıvan’la ilgili kimi hesaplarına girebilir. O bizim bildiğimiz Şıvan Kürdistan’a döndüğünde herhalde ``Ey Kürt halkı, oylarınızı BDP´ye değil de AKP’ye verin`` demez. O çıktığı her kürsüde yine de „Kine Em” diyerek yüzbinlere haykıracaktır. Şıvan bilse ki Apoculardan yana herhangi bir saldırı söz konusu olmayacak, bugün uçağa atlayıp ülkeye döner ve milyonlar onu bırakalım Kürdistan’da, Türkiye’nin her yanında izdihamla karşılardı. Her aklı başında Kürt de bilir ki, şayet bir sanatçı Apocu borazanlığı yapmıyorsa bu tür saldırılara maruz kalabilir, afaroz edilebilir.

Değerli okurlar, nekadar kötü değil mi? Bu türden olasılıkları düşünebilmek. Keşke bu türden lanetli durumlar olmasaydı da, bizler de hep güzel şeyler düşünseydik. Berlin Newrozu’nda Şıvan kendi programını sunarken çocuklarda sahnede kareografi yapıyorlardı ve o anda sahneye Apocular saldırdılar. Çocuk bağrışmaları  ile birlikte seyircilerin hemen harekete geçip saldırganları püskürtmeleri, olası kötü bir facianın da önüne geçmiş oldu. Bu olaydan sonra çocuklar ne sorsalar iyidir? ”Saldıranlar kimdir, bizlerden ve Şıvan’dan ne istiyorlar? Yoksa onlar Nazi yada yada Türk faşistleri miydiler?“ Biz çocuklar çocukların bu sorularına cevap vermekte zorlandık. Ne yazık ki geçmişte bu tür olayları çokça yaşadık ve bunlar izler bıraktı. Hiç değilse bundan sonra bu tür olaylar yaşanmasa ve bunlar geleceğe yönelik umutlarımızı karatmasa...

Sevgili Şıvan, sen yine de mesajlar dolusu, acısıyla tatlısıyla, başkaldırısıyla ve aşkıyla stranlarını söylemek için bir hamal gibi yolları arşındır, kıtaları yakınlaştır. Seni taktir edenler ediyor, etmeyenlerin de canı cehenneme.

Ergenekoncu derin devlet yapılanması şu günlerde pusuda yatmışa benziyor. Ortadoğu’daki gelişmelerden esinlenerek, PKK yanlılarını yanlış provakatif eylemler içerisine sokturup AKP´den öç almak isteyebilir. Bu öyle yabana atılabilecek bir ihtimal değildir diye düşünüyorum.

Değerli okurlar, Mart ayı Newroz  ayıdır. Bu yüzden  Şıvan’ın çıkacağı tüm Newrozlara giderek ona sahip çıkmak, ve gerektiğinde onu korumak her Kürt  yurtseverinin görevdir. Bu vesileyle şimdiden her gününüz Newroz, Newrozunuz kutlu olsun diyorum.   

 
   
Dengê Kurdistan © 2011