PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Pirs û Bersîv
Soru / Cevap
Webmaster
1
 
 
 

1. KÜRD KADIN FESTİVALİ YAPILDI

Necla Morsünbül
Wuppertal

Avrupa’daki Kürd kadınları; 20-22 haziran günleri, gerek ülkelerinde, gerekse diyasporada maruz kaldıkları şiddeti boyutlarıyla irdeleyen ve üç gün devam eden bir festival yaptılar. Festivale yabancıların ilgisi oldukça yoğundu.

KOMJIN, KOMKAR, IKV-WUPPERTAL ve HEVALTI-BOTTROP tarafından organize edilen ve Ökofonds, Glechstellungsstelle für Frauenfragen, Gesellschaft für bedrohte Völker, (Baskı Altındaki Haklar Derneği) Alte Feuerwahe, Bündnis 90/ Die Grünen KV. Wuppertal ve IMK, Uluslararası Kürt İnsan Hakları Merkezi gibi kurumların desteklediği festival Kürtçe, Almanca ve Türkçe yapılan açılış konuşmasıyla başladı.

Daha sonra KOMJIN adına kadına uygulanan şiddeti irdeleyen bir teblig üç dilde sunuldu. “Kadına yönelik her türlü şiddet“ başlığıyla sunulan tebligde özetle şu görüşler dile getirildi:

“Şiddet ve kadın kelimeleri birleşince akla, ilk olarak aile içi şiddet ve buna paralel olarak da şiddetin en yaygın olanı DAYAK gelir. Erkek ‘doğanın ona verdiği güçle’, kadına yönelik uyguladığı bu fiziki şiddeti, bazen farkında bile olmadan içgüdüsel olarak kullanır. Öyle ya neden kullanmasın ki! Hem ‘dayak cennetten çıkma değil mi?’

Yasalarda da söz konusu kadınlar olduğu zaman, diğerlerinden farklı bir yöntem önerilmiyor. Bir yasa adamının 80’li yıllarda saf ettiği sözler: Kocası tarafından, ölesiye dövülen kadın, ayrılmak için mahkemeye başvurduğunda, bu yasa adamı, toplumun genel bakış açısını şu ata sözüyle açıklıyor: ‘Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksiniz”

Söz konusu tebligde ayrıca şu konulara dikkat çekildi.

“Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, eğitimli erkekler de, en az kendileri kadar eğitim alan karılarını bal gibi döverler. Yani dayak eğitimden, kültürden çok bağımsız bir şeydir. Eğer erkek bunu doğal bir hak olarak görüyorsa ve şiddeti içselleştirmişse, ister sosyalist, ister faşist, ister eğitimli, ister cahil, ister entelektüel, ister dünyadan bi-haber, ister avrupalı, ister asyalı olsun, karısını döver.

“Bunun tersi örneklerde var elbet, çok yaygın olmamakla beraber, adam eğitimli olmadığı halde, evin gelirini tek başına sağladığı halde, karısına şiddet uygulamaz. Neden? Çünkü şiddeti içselleştirmemiştir ve bunu bir cezalandırma yöntemi olarak görmez. Şunu söyleyebiliriz. Şiddeti uygulayan kişilerde orman kanunları geçerlidir. Yani mantık arka plandadır. Gücü gücü yeteni döver, yani baba, anneyi döver. Anne çocuğu döver, çocuk da kedinin kuyruğunu çeker. Bunun tersi de mümkündür. Tabi bunu söylerken, aile içi şiddetin tek mağdurları kadınlar değildir. Çocuklar da bu şiddeten paylarına düşeni alırlar.”

Ayrıca şiddetin okulda, sosyal yaşamın hangi alanlarında yaşandığı örneklerle açıklanan KOMJIN tebliğinde, “çocukluktan itibaren aile içinde istemeden bu ayrımı yapıyor, erkek ve kız çocuklarının yetişmesini kendi ellerimizle farklı yönlediriyoruz” denildi.

Tebligde ayrıca, “devlet de vatandaşlarını eğitmek istediği zaman, mevcut kanunlarını –ki bu kanunların ne kadar demokratik olduğu tartışılır- bunları bile kullanmak yerine şiddeti tercih eder.Onun eğitme amaçlı şiddeti biraz daha prefesyonelcedir, yani sistemli işkencedir. Kürdistan’da yaşayan bir çocuk için devlet, tanktır, tüfektir, ölümdür, ama televizyonda söylendiği gibi asla, okul, hastahane, köprü, yol demek değildir. Kürdistan’da yayaşan bir kadın içinse devlet, sistemli tecavüzler, hakaretler, saldırılar ve öldükten sonra bile çırılçıplak soyulmak demektir. Çocuklarını ya da kocalarını faili beli cinayetlerde yitirmek demektir, Cumartesi Anneleri demektir” denildi.

Festivalin ilk gününde düzenleyici ve destekleyici örgütler adına da birer konuşma yapıldı. KOMKAR, Alte Faeuerwache, Bündnis 90/ Die Grünen KV. Wuppertl, IMK, Gesellschaft für bedrohte Völker, (Baskı Altındaki Haklar Derneği), Frauen im Not (Zorda Kalan Kadınlar) Yabancılar Meclisi, Glechstellungsstelle für Frauenfragen temsilcileri yaptıkları konuşmalarda, festivalın önemine dikkat çektiler, düzenleyici örgütleri kutlayıp dayanışma içinde olduklarını dile getirdiler.

Festivalin ikinci ve üçüncü günlerinde yapılan “Aile İçinde Kadına Uygulanan Şiddet” ve “Devletin Kadına Uyguladığı Şiddet” başlıklarıyla yapılan oturumlara konuşmacı olarak katılan Av. S. Bayram, şiddetin ve dayağın tanımını yaparak başladığı konuşmasında resmi istatistikler ve evlilik içi tecavüz vakalarından örnekler verdi. Kız çocuklarına yönelik şiddeti, namus cinayetlerini somut örnekler ve rakamlarla açıklayan Bayram konuşmasında, devletin uyguladığı şiddeti tüm ayrıntılarıyla anlattı. Kadının yaşamında cinsiyet temelli şiddetin çok erken dönemlerde başladığına, küçük kız çocuklarına uygulanan şiddet türlerine, duygusal ve cinsel sömürüye, tıbbi bakımdan eşitsiz muameleye, gıdasız bırakma, eğitimsiz bırakma, ensest ilişki, kızlık bozma, çocuk yaşta evlilik, cinsel eziyet ve fahişeliğe zorlamaya değinen Bayram, yetişkin döneminde ise, kadınların yaygın olarak dayağa maruz kaldıklarını, evlilik içi tecavuz, cinsel işkence, zorla gebe bırakılma, cinayet, düşük yapma ve kısır bırakılma durumları ile karış karşıya kaldıklarını söyledi.

TCK tasarısının kadınlar lehine olmaktan, kadınların beklediği değişiklikleri yapmaktan uzak olduğunu anlatan Bayram, yürürlükte olan ve yeni tasarıda da aynen korunan maddeleri şöyle sıraladı:

- Tecavüzde evlilik yolu ile cezadan kurtulma;

- Evlilikte zorla ilişkinin tecavüz olarak değerlendirilmemesi;

- Bekar kadına tecavüze daha az ceza öngörülmesi;

- Gayri meşru çocuğunu öldüren anneye ceza indiriminin öngörülmesi;

- Namus cinayetlerinde indirimin hakimin yetkisine bırakılması v.b.

Festival süresince yapılan ve psikologlar Cinur Kadiri ve Hamidiye Ünal’ın katıldıkları çalışma gruplarında, psikolojik şiddet ve kökenleri günlük yaşamdan örnekler verilerek anlatıldı. Sözkonusu çalışma gruplarına ilgi büyüktü.

Festival’in 3. gününde resssam ve şair Bilge Acar’ın konuşmacı olduğu bir sohbet toplantısı düzenlendi. Şiire ve resim yapmaya nasıl başladığını, kendisini bu işe iten nedenleri anlatan Bilge Acar, dinleyicilere duygulu anlar yaşattı. Şiirlerinden parçalar okuyan Bilge Acar, kitaplarını da imzaladı.

3 gün boyunca Kürt kadın giysileri, el ürünü halı ve kilimler, KOMJIN’ın çalışmalarını yansıtan resimler ile Bilge Acar’ın tablolarından oluşan sergi dikkat çekti. Ayrıca festival boyunca çocuklara yönelik video gösterildi, birlikte resim yapıldı.

Üç günlük programa sanatçılar, Koma Bahar, Koma Nemrud, Fate, Evin, Zübeyir Yusuf ve Regina Weiss Almanca, Kürtçe, Türkçe söyledikleri parçalarla renk kattılar.

 

  Dengê Kurdistan © 2003