psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 

 BULMAK İÇİN…

Sevda Kuran

Gör beni, bir kez daha gör beni. ”Kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni.”

Anneyim, kadınım, kürdüm, insanım. Başımdaki bu beyaz örtü, her Cumartesi yüreğimi yeniden yeniden kanatan İstanbul şehri, Galatasaray meydanı gör beni! Bir anne daha kaç türlü acıyla vurulur, bir insan daha kaç çeşit kedere yazılır.

Mezarlıklarda bıraktım ömrümü, yüreğimi, dilimi. Her ağıtta, resmini her tutuşumda, yeniden yeniden kayboldu yitigim.

Siz hiç anahtarınızı kaybettiniz mi, ufacık bir anahtarınızı? Onu hiç yana yakıla aradığınız oldu mu?

Benim yavrum kaç anahtar eder sizce? Kaç yanıp yakılıp arama eder?

Bir taş, bir taş nedir ki? Bir mezar taşını bile ona ve bana çok gördünüz.

Bir mezar taşı olsaydı yavrumun. Her dem, her vakit koşa koşa gitseydim.Sürseydim yüzümü. Taş da olsa öpüp koklasaydım. “Burada işte, burada yatıyor” deseydim…

Biliyorum bu coğrafyada yaşlılar, ille de kürt yaşlıları utanıyor mezarlıklardan, mezarları mesken tutan ciwanlardan. Mezar taşları üzerindeki doğum tarihleri birer suçlu gibi durmakta.

Onlarca, yüzlerce, binlerce mezar hepsi de haksız yere kazılmış, hepsi de zamansız. Kürtlerin mezarlıkları topyekun utanıyor. 1980’li, 1990’lı doğum tarihleri bir insanlık suçu olarak   duruyor taşların üzerinde.

Bak işte ana adı Emine, baba adı Yusuf, doğum tarihi 1994! Ve ölüm tarihi yok…Ölüm tarihleri hiç olmayacak. Böyle ciwan yatana ölümü kim yakıştırabilir,  hangi kürt, hangi türk, hangi ingiliz, hangi alman?

Gene de ben onu bir mezarlıkta bulmayı yeğlerdim. Bir “yok”a yazılmış yavrumu bir mezar taşının şahitliğinde “var”etmeyi isterdim.

Siz bilmezsiniz. O her gece bir yitik sesle gelir bana.”Anne bul beni, bul beni artık!” der. Sesine tutunup ona dokunmak isterim, başaramam. Onu alıp yitiren hala öyle güçlü ki, gecenin karanlığında sesi gider yavrumun ben giderim. Sonra yeniden yitiririm onu. Ve yumruğum yeniden iner göğsüme, acımı etimde duymak isterim. Oysa hangi can acısı boy ölçüşür ki yüreğimin kederiyle…

Bize bir gün seçip verdiler. Cumartesi oldu adı. Cumartesilerini sevdiğimi sanmasın kimse. O gün zamanın boş beşiğinde sallanan yitiğimin günüdür. Bir boş beşiği, yeri hala sıcak duran bir boş beşiği sallayıp dururuz analar hep birlikte.

Acı paylaştıkça azalır derler. Oysa bu bir kayıp yavrunun acısı ise her gün, her saat artandır. Ama bir Cumartesi gününün insafına sığınıp bulmak isteriz ve “bir daha olmasın” demek isteriz.

Bunun için artık gözyaşlarımız haykırış oldu. Bunun için başörtümüz siyah değil beyaz oldu.

“Bulacağım onu, onları bulacağız.”

 
   
Dengê Kurdistan © 2011