psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 

MURAT’IN KADINLARI

Sevda Kuran

Zaman unutulmak, unutturulmak istenen bir zaman. Yer adı bir türlü özgürleşmemiş bir yasak ülke ve devir dağları korku ve zulműn beklediği, babanın anadan, kardeşin kardeşten, ananın bebeğinden koptuğu, koparıldığı devir.

Dedem de dayamış tüfeğini nenemin sırtına “atacaksın!” demiş. Kundaktaki annemi nenem önce atmak istememiş. Kar diz boyu, aylardan şubat ki soğuğu bir yaman işler el kadar bebeğe. Ama dedem ısrarlı. ”Ağlayıp yerimizi belli eder, at!” Nenemin aklına Ekrek ağalarından birinin gelinlerine yapılmak istenen gelmiş.

Leman Ağa ellerinden bağlı. Íki gelini ile birlikte yakalamış askerler onu. Dünya güzeli iki gelin. Elazığ´a yargılanmaya götürülüyor. Yol boyu hakaretlere küfürlere ses çıkarmıyor ağa. Küfürler yüz kızartıcı, küfürler kurşundan beter. Hele de gencecik iki gelininin önünde Leman Ağa´nın yüzü hep yerde. En büyük tehdit gelinlere yapılıyor “tecavüz” ve Murat´ın kıyısına çadırlar kurulup mola verildiğinde akşam üzeri kumandan´ın şehvetli, aç sesi gürlüyor “Karıları çadıra getirin!” ve ardından ağa´ya sesleniyor “hadi gel de namusunu kurtar bakalım Leman Ağa! Leman Ağa´da ölü sessizliği, ağa yaşarken ölmüş sanki. Yüzü yerde gözleri kederli. Gelinler askere dönüp mağrur, başları dimdik, “Çadıra gitmeden su dökmemiz lazım, çok sıkıştık.” diyorlar. Kumandan başıyla onaylıyor. Gelinleri ´su dökme´ye götüren iki askerin arkasından sesleniyor.  “Yüzlerini gözlerini de yıkatın, temizlensinler biraz!” Gelinler Murat´ın kıyısına yürüyüp sırtlarına tüfeklerini dayamış askerlere “arkanızı dönün yoksa oturmayız.” Diyorlar. Askerler çaresiz dönüyorlar arkalarını. Ve iki gelin, onurlu, gururlu iki kürt gelini gözgöze geliyor bir an. Sessiz bir söyleşidir gözlerin yaptığı. Zamana ve zalime meydan okumadır alınan sessiz karar ve bilmektedirler yüreklerinin taa derinliklerinde bu onurlu kararın yüzyıllar boyu destanlaşıp,örnek olacağını. Sessizce dağlara dönüp, duyulmaz bir haykırışla “Gör bizi! Bize tanık ol, tanık ol ki neslimize, zulmün sonraki kurbanlarına örnek olsun ve yazılmamış tarih unutmasın bizi!” derler.

Íki gencecik gelin bir armağan gibi sunarlar kendilerini Murat´ın sularına şikayetsiz, tereddütsüz. Onların olan Murat yetişmiştir imdatlarına. Kucağında sonsuz bir uyku sunarken iki körpe bedene askerlerin bağırışları geç kalmıştır. Murat Ana´nın gücüne yetecek gücü yoktur zalimin ve Leman Ağa bir aslan gibi kükremeye başlamıştır. Edilen bütün hakaretlere, başı dik zulme öfke dolu cevap verir, yüreği iki gelinine minnet dolu. Gerisi boştur, tüfeğin, topun,darağacının gücü onurun karşısında yenilmiştir.

Yüreğini sarsan iki gencecik gelinin davranışı aklında tereddütü bitmiş nenemin. Fırlatıp atmış bebeğini, yani annemi. Sonra yürüyüp sığınakları olan mağaraya dolmuşlar onlarca kendileri gibi zulumden kaçanlarla birlikte. Nenem sessiz, içli bir ağlama tutturmuş saatler boyu. Memeleri süte durmuş, memeleri bebeğinin acısına durmuş, gözyaşları durmamış. Ama saatler sonra bir mucize bebeğini süte durmuş memesine kavuşturmuş. Nasıl mı?

Arkadan gelen kafiledekiler karların üzerinde ağlayan bebeği bulmuşlar “bu Have´nin (Havva´nın) kızı değil mi?” deyip alıp getirmişler. Mağaraya getirdiklerinde annem mosmormuş ama anne sütünün sıcaklığı onu ısıtmaya yetmiş de artmış bile!

 
   
Dengê Kurdistan © 2011