psk@kurdistan.nu
PSK PSK Bulten Komkar Komjin Roja Nû Weşan / Yayın Arşiv Link Webmaster
Dengê Kurdistan
 PSK
PSK Bulten
 KOMKAR
Komjin
 Roja Nû
 Weşan/Yayın
 Arşiv
 Link
Webmaster
 

Kalite Farkı

Yılmaz Çamlıbel

Sayın Talabani’nin ikinci kez Irak Cumhurbaşkanlığına seçilmesi sürecinde yaşanan olaylar, insanlar, partiler ve devletler arsındaki kalite farkını daha net bir biçimde gözler önüne serdi.

Obama başta olmak üzere ABD’nin çeşitli kademelerinde yöneticilik yapanlar, Sayın Talabani’nin adaylıktan vaz geçmesi için, Kürt yöneticileri üzerinde yoğun bir baskı kurdular. Türkiye başta olmak üzere bazı bölge devletleri de bu baskıya yoğun destek verdiler.

Ama Sayın Barzani başta olmak üzere tüm Kürt yöneticileri, onurlu, ilkeli ve kararlı bir duruş sergiliyerek hem amaçlarına ulaştılar, hem de aylardır askıda duran hükümet kurma sorununu çözdüler. Kurulacak Irak hükümetini sunni Arapların kontrolüne sokmak isteyen baskı gruplarının tüm oyunlarını boşa çıkardılar. Kürt-Şii ittifakını, biraz daha netleşmiş ve güçlenmiş duruma getirdiler. Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılması konusunda, Kürtlerin belirleyici bir dinamik olduğunu gözler önüne serdiler.

Bu sonuç, Ortadoğuyla ilgili dış politikasını, Kürtleri bölgeden yalıtmak, etkisizleştirmek ve kıpırdamaz hale getirmek üzerine kurmuş olan TC için tam bir hezimettir. Ortaya çıkan sonuç, tüm Kürtlerin gurur duyacağı onurlu bir duruş olmuştur. Bu durum aynı zamanda, Kürtleri ABD’nin kuklası gibi gösterenlerin suratına da indirilmiş bir tokattır.

Bilindiği gibi, yıllardan beridir Irak ile Güney Kürdistan’nın yeniden yapılandırılması için, çıkar grupları arasında kıran kırana bir mücadele yürütülüyor. Bu  konuda, ABD, AB gibi devasa güçlerle, İsrail, Rusya, Türkiye, İran gibi bölge devletlere mensup binlerce uzman kadro görev yapıyor. Kürtler de sahip oldukları çok az uzmanla denge kurmaya çabalıyorlar. Taraflar arasındaki bu asimetrik duruma karşın, Kürt önderlerinin sergiledikleri cesaret, öngörü ve soğukkanlılık dikkat çekici bir düzeydedir.

Özellikle Türk ve Kürt önder kadroları arasındaki kalite farkı, daha da netleşmiş bulunuyor. Türk yöneticileri, Kürt sorununun çözümü konusunda, durmadan kırmızı çizgiler çizdiler. Yakın geçmişte Güney Kürdistan için çizdikleri son kırmızı çizgileri hatırlamaya çalışalım. „Pêşmergelerin elindeki ağır silahlar alınmalıdır. Türkmenler asli unsur kabul edilmelidir. Federasyonu savaş nedeni sayarız v.s.“ Türk yöneticiler bu ve buna benzer kırmızı çizgilerinin hepsini yalamak zorunda kaldılar.

İmparatorluk kurmakla öğünen Türk yöneticileri, Kürt siyasi önderleriyle ilgili olarak siyasetin adaplarıyla bağdaşmayan „pêşmerge, aşiret reisi, feodal“ gibi edep dışı hitaplarda bulundular.

Daha sonra Kürt önderlerine „sayın“ diye hitap etmek zorunda kaldılar. Onların ayaklarına kırmızı halılar sermeye başladılar. „Kardeşiz, gelin iş birliği yapalım“ teklifinde bulunmaya başladılar.

Kürt önder kadroları ise sürekli olarak „Bağımsız devlet kurma bizim de hakkımızdır. Ama biz Araplarla federe bir devlet içinde yaşamak istiyoruz. Kürdistan’da yaşayan tüm azınlıklar bizim yurttaşlarımızdır. Tüm hakları güvence altındadır. Biz Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri içinde yaşamak istiyoruz.“ dediler.

Kısacası Kürtler, ne güçlerini abarttılar, ne de küçümsediler. İç ve dış etmenlere uygun projeler yaptılar. Hiç bir konuda geri adım atmadılar. Ulusal çıkarlarını her türlü çıkarın önüne koydular. Duygularıyla değil, akıllarıyla hareket ettiler. Sonuç olarak, ne demişlerse onu gerçekleştirdiler. Sonuç olarak, Türk ve Kürt elit kadroları arasındaki kalite farkı daha net biçimde görülür bir hale gelmiş bulunuyor.

 
   
Dengê Kurdistan © 2010