PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları

Kemal Burkay

Öncelikle seçim sürecinde önde gelen partilerin (AKP, CHP, MHP) lider ve adaylarının üslübundan söz etmek istiyorum. Öteden beri TV’yi pek izlemediğim halde seçim döneminde merak saikiyle ara sıra haberleri izledim ve her keresinde yarıda bıraktım. Liderlerin ve adayların çığırtkanlığından rahatsız oldum. Konuşmalarında ne yerel yönetimlere ilişkin projeler, ne de genel olarak ülke politikasına ilişkin fındık kabuğunu dolduracak görüşler vardı. Örneğin hiç biri şu 12 Eylül faşizminin bir deli gömleği gibi topluma giydirdiği sisteme değinmedi, demokratik bir anayasa önerisini gündeme getirmedi. Demek ya mevcut durumdan şikâyetçi değillerdi, ya da ondan söz etmeye ürküyorlardı. AB reformlarının adı geçmiyordu. Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir şey dedikleri yoktu, barış gündemlerinde değildi. Alevilerin isteklerine yönelik bir açıklama da. Son krizin yıkıcı etkileriyle, giderek ağırlaşan ve kitleleri bunaltan işsizlik sorunuyla nasıl başa çıkılacağı gündemlerinde yoktu. Ergenekon çetesi aleyhine açılmış olan dava, ülkenin yıllardır topluma akıl almaz acılar yaşatan bu çetelerden kurtulması, şeffaflaşması gereği tartışma gündeminde olmadı.

Doğrudan yerel yönetim sorunlarıyla ilgili bir başka konu ise Kürdistan’dan göçtü. Çeyrek yüzyıldır süren kirli savaş nedeniyle 3 milyonu aşkın insanımız Kürdistan’da yakılıp yıkılan köy ve kasabalarından büyük kentlere, metropollere göç etti, daha doğrusu sürgün edildi. Bu insanların bu nedenle yıllardır yaşadıkları ağır ekonomik ve sosyal trajedi bir yana, bu durum metropol kentlerin sorunlarını daha da ağırlaştırdı, yeni sorunlar yarattı. Bu da tartışılan konular arasında değildi. Bu insanların köy ve kasabalarına dönmeleri, yaraların sarılması için ne düşünüyorlardı? Büyük kentlerde kalacak nüfusun entegrasyonu, iş, konut, eğitim, sağlık alanlarındaki sorunlarının çözümü için neler düşünüyorlardı?..  Söz konusu parti ve liderlerin bu konuda bir projeleri, önerileri yoktu.

Özetle ülkenin temel ekonomik, sosyal, siyasal sorunlarıyla ilgili tüm bu önemli ve temel konular adları ve partileri büyük politikacıların gündeminde yoktu. Sadece bas bas bağırmaktan kısılmış bir sesle birbirlerine laf yetiştirmeye çalışıyorlardı. Yani yaptıkları iş gerçekte konuşma ya da tartışma değil, atışma idi.

Bu ortamda yapılan seçimlerin sonuçları ise ortada. Yedi yıldır iktidarda olan ve dördüncü seçimi yaşayan AKP’nin oyları biraz düştü, bazı belediyeleri yitirdi, ama bu büyük bir kayıp değil; ekonomik krize ve tüm yıpratıcı sürece rağmen yine kendisini izleyen iki muhalefet partisinin toplamı kadar oy aldı. Seçmenin yaptığı bir uyarıdan ve AKP’nin eğrisinin artık aşağı döndüğünden söz edilebilir. Bundan böyle toplumun kendisinden beklediklerini yerine getiremezse, daha önceki dönemlerde yıldızları aniden parlayıp zirveye tırmanmış, sonra aynı hızla inişe geçip sönmüş ANAP, DYP (DP), DSP gibi partilerin akıbetine uğrayabilir.

CHP’nin ve MHP’nin seçimlerde belediye başkanlığı olarak yeni kazanımları var ve oyları da ikişer, üçer puan yükseldi. Ama bu onlara iyi bir gelecek vaad edecek ölçüde değil. Aksine AKP aleyhindeki tüm koşullara rağmen seçmen onlara yönelmedi ve böylece onlardan bir şey beklemediğini gösterdi. AKP eğer ayakta duruyorsa nedeni işte söz konusu muhalefete yönelik bu umutsuzluktur. Her şeyiyle yıllardır statükoculuğun sözcülüğünü yapan CHP’den, onun “Ergenekon Avukatı” başkanı Baykal’dan toplum ne bekleyebilir? Ya yıllarca demokrasiye ve özgürlüklere karşı savaşmış, ırkçı-şoven kimlikli, değişim karşıtı MHP’den?

Türkiye’nin değişime, barışa ve demokrasiye ihtiyacı varken bu iki parti bu ülkeye ve topluma ne verebilir?

Türkiye siyasetinin değişimi, barışı, demokrasiyi siyasetinin ekseni yapan etkin, kitlesel bir siyasi harekete gereği var. Yıllardan beri var. Ama sistem türlü baskılar ve yasaklarla böyle bir seçeneğin oluşmasına yıllar yılı yol vermedi. Şu anda da böyle bir seçenek ne yazık ki ufukta görünmüyor. Köklü bir değişimden, barıştan, gerçek bir demokrasiden söz edenler var; ama etkisizler, kitlesel değiller.

Gelelim Kürt politikası açısından son seçimlerin sonuçlarına...

Bu seçime Kürt sorununu politikasının ekseni yapmış olan ya da öyle görünen iki parti girdi. Bunlardan biri DTP idi, diğeri HA-PAR. İkisinin olanakları farklıydı, sonuçlar da farklı oldu.

DTP öteden beri, yıllardır kendi listeleri veya bağımsız adaylarla seçime giren, kitleselliği olan, birhayli yerel yönetimi elinde bulunduran, parlamentoda grubu olan bir parti. Mali olanakları oldukça geniş, medya planında da sesini duyurabilecek durumda. “Kürtlerin legal partisi” dendiği zaman akla gelen asıl olarak o. HAK-PAR ise seçimlere ilk kez katılıyor.

Yerel seçimlerin bir özelliği her yerde genellikle iki adayın yarışması ve seçmenin buna göre kutuplaşması, kazanma şansı olanı tercih etmesi. Kürdistan’da da yarışma, bir-iki istisna dışında, AKP ile DTP arasında oldu. Yurtsever Kürt kesimleri, AK Parti’nin adayı da Kürt olsa bile, yurtsever hareketi temsil eden parti olarak DTP’yi gördüler ve ona destek oldular. Bu nedenle DTP’nin politikalarından rahatsız ve gönlü HAK-PAR’dan yana olan, onun programını beğenen yurtsever insanların ezici çoğunluğu da, HAK-PAR adayının seçilme şansı olmadığını düşünerek DTP’ye oy verdiler. Kanımca HAK-PAR’a Diyarbakır, Nusaybin, Van gibi merkezlerde az oy çıkmasının nedeni –diğer etkenlerin yanı sıra- en başta budur.

Ankara, İstanbul gibi batıdaki metropollerde HAK-PAR’a çıkan görece yüksek oylar da bunun kanıtıdır. HAK-PAR İstanbul’da pek sınırlı bir seçim çalışması yaptığı halde 7 bin, Ankara’da ise göze çarpar veya medyaya yansıyan bir seçim çalışması olmadığı halde 5 bin dolayında oy aldı. Bunun nedeni bu iki metropolde DTP’nin, seçim kazanma şansı bulunmaması idi. Buralarda HAK-PAR’ın politikasını DTP’ye tercih eden yurtsever insanlar oylarını herhangi bir kaygı duymaksızın ona kullandılar.

Bu durumda HAK-PAR’ın seçimlere girmesi acaba bir hata mı idi? O, iyi sonuçlar alamıyacağını düşünerek meydanı tümüyle DTP’ye mi bırakmalıydı?

Hayır. Kaldı ki iyi sonuç almak salt alınan oy ve seçilen belediye başkanıyla sınırlanamaz. Eğer HAK-PAR’la DTP’nin programları arasında ciddi bir fark olmasaydı zaten HAK-PAR’a gerek yoktu. Oysa bu fark var ve Kürt sorunu bakımından oldukça önemli, hayati.

DTP Kürt ulusu ve Kuzey Kürdistan için ne kendi kaderini tayin hakkı istiyor, ne federasyon, hatta ne de otonomi. Kürtçenin resmi dil olmasına bile gerek yok diyor. Peki istediği ne: “Anayasal vatandaşlık” ve bazı kültürel haklar...

“Anayasal vatandaşlık” ne anlama geliyor? Kürtler zaten TC vatandaşı değil mi? Kürtçe resmi dil olmadıkça kültürel haklar da fazla bir şey ifade etmeyecek. Bu kadarına AKP de, hatta CHP ve Genelkurmay Başkanı da razı gelir... Öyle olunca DTP’nin örneğin AKP’den farkı ne?..

Türk devletinin yöneticileri ile Kürtler adına DTP yarın oturup bu çerçevede “Kürt sorununu çözdük” derlerse hiç şaşmam...

Bu politikasıyla DTP Kürt halkını ne ölçüde temsil eder?

Ama HAK-PAR kendi ülkesinde, yani Kürdistan’da çoğunluğu oluşturan Kürt ulusunun tüm temel istemlerini kararlılıkla, onurluca savunuyor. Eşitlik temelinde bir federasyon ve Kürtçenin resmi dil olması gerçek çözümün bir biçimidir.

HAK-PAR seçimlerde kitlelere bunları anlattı. Kürt halkını teslim almak isteyen bir politikaya, ya da politikasızlığa karşılık, bu seçeneği halka sunmak, bu istemleri yükseltmek onun göreviydi.

Elbet isteyen DTP’yi, isteyen HAK-PAR’ı tercih eder. Doğru-yanlış demeden güçlünün yanında görünmeyi tercih eden gibi, hiçbir hak istemeyen de çok olur...

Öte yandan siyasal çalışma seçim döneminden ibaret değildir. Yılın 365 gününde çalışmak, emek vermek, kitlelere gitmek gerekir. Güç böyle birikir, kitleler böylesi bir sabır ve çalışmayla kazanılır. HAK-PAR böylesi bir çalışma anlayışına sahip olmalı, hayata geçirmeli.

Yine bu, Kürt halkı bakımından yüzlerce yıldır süren uzun bir süreç. Belli ki daha da sürecek. Sonunda haklı olan, doğru yolu izleyen kazanacak. Yanlış olan ise zaten, gücü ne denli çok görünürse görünsün, daha baştan kaybetmiştir...

Yazarın önceki yazılarından:

Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 
 
PSK Bulten © 2009