PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Ali Baba Kırk Haramiler Mağarasında

Kemal Burkay

Bazen yazılar, söyleşiler arka arkaya geliyor, çoğu da uzun oluyor. Okurların bunları okumaya zamanı olur mu, diye düşünüyorum. Ama olaylar öylesine hızlı gelişiyor ki, bazen de onlara yatişemediğim, görüşlerimi zamanında söyleyemediğim için dertleniyorum. Hem de ülkeyi ve sistemi sarsan, geleceğimizi etkileyecek türden olaylar…

Örneğin DPT’liler meclisten koptu derken Öcalan’ın bir işaretiyle oraya dönüverdiler. Ortalığın daha da karışacağından, Ergenekon tayfasının bayram edeceğinden korkan herkes rahat bir soluk aldı. Bu nedenle medyada Apo’ya övgü ve şükran duygularını sunanlar gırla… Daha birkaç gün önce sokakları karıştıranın da aynı kişi olduğunu unutarak!

Ama bu sevinç de kısa sürdü. Ardından, sanki söz konusu yumuşama ortamını berhava etmek ister gibi, DTP’li politikacılara ve belediye başkanlarına yönelik operasyon geldi. Demokrat ve barışsever insanlar bunun hangi akla hizmet ettiğini sordular. Eğer silahların susması, dağdakilerin inip normal hayata, legal siyasal yaşama karışması isteniyorsa gerilimi ateşleyen bu operasyon da neyin nesiydi? Kimden gelmişti? Eğer arkasında desteği yoksa hükümet neden sessizdi? Desteği varsa, açılım süreciyle bu nasıl bağdaşırdı?..

Ama insanlar daha bunun üstünde düşünüp tartışırken, ”turpun büyüğü heybede” özdeyişine uygun biçimde, Başbakan Yardımcısı Arınç’a yönelik olduğu söylenen, Özel Harp Dairesi’nden bir albayla bir binbaşının işin içine karıştığı suikast planı olayı patlak verdi. Planın, bunun da ötesinde Başbakan Erdoğan’ı ve Cumhurbaşkanı Gül’ü hedeflediği, hatta hükümeti devirmeye yönelik bir girişim olduğu medyaya yansıdı.

Bunu Ankara’nın göbeğindeki Özel Kuvvetler Komutanlığı merkezine yönelik baskın tarzındaki arama izledi. Kuşkusuz bu arama, suikast ve darbe girişiminden daha önemliydi. Çünkü bu ülkede suikastlere ve darbelere, darbe gerişimlerine toplum alışıktır. Bunlar arada bir olan şeyler… Aslında olmadığı zaman şaşarız. Hayrola deriz, bu memleketin ordusu akıllandı mı yoksa? Darbecilere kıran mı girdi?!.

Yo yo, bu kez darbecilerin merkezi basıldı. Yani ordu içindeki şu ”Özel Birim…” Daha 1952’lerde CIA’nın eliyle tüm NATO ülkelerinde kurulmuş ”Kontrgerilla Örgütü”… Türkiye’deki adıyla Ergenekon…

Başlangıçtaki resmi adıyla Seferberlik Tetkik Kurulu, daha sonraki adıyla Özel Harp Dairesi…

Hani başlarda ülkeyi işgal edecek dış düşmanlara, asıl olarak da ”bir komünist işgale veya kalkışmaya” karşı kurulup o zamandan beri hep de ”iç düşmanlara”, yani kendi halkına; azınlıklara, solculara, demokratlara, Alevilere, Kürtlere –şimdi aynı zamanda İslamcı kesime- karşı savaşan ”gizli ordu”… Komplo, terör ve cinayet örgütü… Cürümlerinin haddi var, hesabı yok…

Okurlarım bilir, ben bu melanet örgütüyle ilgili olarak geçmişten beri çokça yazdım ve çeşitli toplantılarda konuştum. ”Süper NATO örgütü ve Kontrgerilla’nın eylemleri Üzerine” adlı uzun bir yazım Aralık 1990’da, yani yaklaşık 20 yıl önce Riya Azadi’de yayınlanmıştı. (Bak: Seçme Yazılar, Cilt 1, s.440-460).

Şimdi bir kez daha bu örgüt üstüne uzun uzun yazmama gerek yok. Zaten şu günlerde herkes ondan söz ediyor. Gazete ve televizyonlarda çarşaf çarşaf onun melanetleri sergileniyor. Onu anlatan kitaplar var.

Hakkındaki dava ”Ergenekon Terör Örgütü” (ETÖ) olarak açıldı. Kimi ondan çete diye söz ediyor. Aslında o hem gizli, orduya ve polise, yargıya ve üniversiteye, siyasal partilere ve medyaya sızmış, ahtapot misali dal budak salmış, yasa dışı işler yapan, akıl almaz suçlar işleyen bir çete, hem de aynı zamanda devletin içinde, orduda bir tümen biçiminde örgütlenmiş, Genelkurmay 2. Başkanı’na bağlı ”yasal” Özel Harp Dairesi, son adıyla Özel Kuvvetler Komutanlığı… Derin devletin bir parçası, vurucu gücü…

Ortalığı kızıştırmak, kitleleri aldatıp yönlendirmek için yaptığı nice provokasyonlarla, işlediği cinayetler, kanlı kıyımlarla, yol açtığı darbelerle orada duruyor. Eskiden pek az insan, toplumun küçük bir kesimi bunun farkındaydı, şimdi hemen herkes biliyor.

Ama uzun zamandır dokunulamıyordu. O hem suçlu, hem güçlüydü… ”Ordumuzun göz bebeği” idi…

Zaten Türkiye de ”Kendi ordusunun işgali altında bir ülke” idi…

Ama sonunda dokunuldu işte. Önce, iki yıldır yürütülmekte olan Ergenekon davası ile, son olarak da Özel Kuvvetler’in Kirazlıdere’deki merkezine yapılan bir yargı baskınıyla…

İlginçtir, bu ülkede yargı çoktandır yargı olmaktan çıkmış olmasına ve Ergenokoncu unsurların suikastlerine hedef olan Danıştay dahil, üst yargının derin devlet ve Ergenekon yanlısı bir tutum sargilemesine rağmen, yargının bir bölümü hâlâ hukuku korumaya çalışıyor ve çetelerin üstüne gitme cesaretini gösteriyor.

Buna rağmen ben de pek çok kişi gibi, yargının birkaç gün önce Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın, yani Kırk Haramiler’in merkezine girebilmesine, orada ”Kozmik Oda”ya ulaşmasına şaşırdım.

Elbet bu kolay olmadı. Orayı savunan silahşörler, arama için gelen savcı ve polis ekibini ilk aşamada püskürttüler. Sonra yürekli bir yargıç, kovboy filmlerini andırır biçimde oraya ulaşmayı başardı! Genelkurmay Başkanlığı da bu aramaya izin vermiş olmalı… Yoksa Yargıtay’ı ve Anayasa Mahkemesi de içinde, cümle yargıçlar toplanıp gitseler o kapıdan içeri giremezlerdi. Zaten onlar ”karargaha” daha çok brifing almaya giderler!

Ama tüm bu olup bitenlerden sonra Genelkurmay yargı kararına direnebilir miydi? O da ayrı mesele…

Her neyse, sonunda bir yargıç büyüyü bozdu, Ali Baba misali kapıdan içeri daldı ve de Kozmik odaya ulaştı. Uzun zaman alan bir arama yaptı…

Peki, yaptı da sevgili okurlar, sizce bu işten bir şey çıkar mı?

Benca fazla bir şey çıkmaz. Çünkü atı alan Üsküdar’ı geçmiştir, minareyi çalanlar kılıfını hazırlamıştır. Arınc’ın sokağında suçüstü yakalanan albay ve binbaşı, hani şu ellerindeki kağıdı yutup suç delilini yok etmeye çalışanlar, daha o akşam serbest bırakıldılar. Onlar da merkeze gidip gereğini yaptılar. Arama ise günler sonra yapılabildi. Bu arada bilgisayarlar temizlenmiş veya kaçırılmıştı. Dosyalar belki çoktan Genelkurmay’daki gibi yakılmış, ya da başka yerlere taşınmıştı. Belki de dosyalar hâlâ orada, çok gizli, şifreli, görünmez bölmelerde, duvar içlerindedir… Onu ancak bu işlerde uzman bir heyet, uzun zaman isteyen rahat bir çalışmanın sonunda ortaya çıkarabilir. “Yalnız ve cesur” yargıcımız bir başına o araştırmayı nasıl yapabilir, nasıl işin içinden çıkabilir?..

Genelkurmay da büyük ihtimalle, ancak söz konusu tüm “tedbirler” alındıktan sonra, bir yargıcın oraya girmesine izin vermiş, “buyur!” demiştir…

Kahraman ordumuz, bugün de hâlâ, Ergenekonu ve onun nice marifetlerini, yani Türk Gladyosu’nu, ayrıca onca melanetler işlemiş orta yerdeki JİTEM’i yok sayarak bu ülkenin cümle insanıyla dalga geçmektedir.

İşte bu nedenle, ben söz konusu aramanın sonuçları, “Kozmik Oda’nın sırları” ile ilgili olarak pek umutlu değilim. Bir kapıdan alınan da zaten öteki kapıdan bırakılıyor. Yine de Özel Harp Dairesi’ndeki bu aramayı çok önemli buluyorum. Her şeye rağmen bu bir tabunun yıkılmasıdır. Kendilerini dokunulmaz sananlar, hesap vermeyi akıllarından bile geçirmeyenler, bütün bunların olabileceğini gördüler.

Bundan sonra plan yapmak, komplo düzenlemek, suikastler ve darbe tezgahları onlar için kolay olmayacaktır. Bugüne kadar, vatan-millet adına başkalarının canını kolayca alabilme hakkını kendilerinde görenler; bir savcı gibi suçayıp, bir yargıç gibi karar verip, bir cellat gibi infaz edenler, şimdi kendi canlarının telaşına düşmüşlerdir ve suçun ağırlığı altında ezilmekte, kendi kafalarına sıkmaktalar.

Ama elbet, yapılması gereken en önemli iş, bu suç ve melanet odağının, Özel Harp Dairesi’nin tümden dağıtılması, toplum içindeki kollarının temizlenmesi, büyük küçük tüm suçlulardan hesap sorulmasıdır. Bu olmadan çetenin melanetleri son bulmaz.

----------------------------

Not: Yeni yıl dolayısiyle mesaj gönderenlerin yanı sıra, tüm dost ve okurlarımın yeni yılını kutlarım. Dilerim 2010 ülkemize barış getirsin, çocuklarımız iyi günler de görsün…

31 Aralık 2009

 Yazarın önceki yazılarından:

Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki ihtimal
Ergenekon eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı
TBMM’de Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey, Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık insana özgüdür
Alevi sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik Fırat’ın ardından
Aldatanlar ve aldananlar...
Sisteme kurban edilenler...
Ayıp diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu bölme, bölünme hikâyesi...
Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
PSK Bulten © 2009