PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
Bir protesto yazısı

Kemal Burkay

Sevgili okurlar, epeydir yazmadım, canım yazmak istemedi. Oysa kamuoyunu meşgul eden konular az değildi. Son günlerde Öcalan yine sahnedeydi ve medyanın ağzına nice sakızlar verdi. HPG yine tehditler savurdu. Wikileaks uluslararası kirli çamaşırların bir bölümünü ortaya döktü, dünyanın efendileri hop oturup hop kalktılar. Son olarak da Türkiye’de öğrenci olayları ve gündeme gelen 68’liler tartışması… Ben de bir 68’li olmasam bile, ki onlardan kıdemliyim, o yılların canlı bir tanığıyım.

Bu konuların her biri üzerine yazmayı düşündüm, ama elim varmadı.

Her gün köşe yazısı yazanlardan değilim. İyi ki değilim. Her gün gönlünce yazı konusu bulmak, onu dil ve içerik olarak okuyucunun beğeneceği biçimde hazırlayıp sunmak kolay değil. Her gün yazmaya zorunlu biri kendini bir dolap beygiri gibi hissedebilir. Buna rağmen çok yazan biriyim. Yazmak benim için, zorunlu olmasa da bir tür yaşama biçimi. Bahçesiyle uğraşmayı seven bir bahçıvan gibi... Yazmadığım günler bahçemden uzak düşmüşüm, yediğim ekmeği hak etmemişim gibi gelir bana, sıkıntı ve yorgunluk duyarım.

Kuşkusuz, bir yazar için yazmak, aynı zamanda bir vicdan borcudur. Dünyanın her yerinde insanlara acı veren nice sorunlar vardır. Haksızlıklar, kötülükler, zulüm vardır. Onlara karşı sessiz kalabilir misiniz?

Yaptığımız iş bir bakıma karanlığa, karanlıkta gizlenen, perdelenen gerçeğe bir ışık tutmaktır. Mazlumlara, sömürülenlere, ezilenlere çıkış yolu göstermektir... Bu yüzden zalimlerin hışmına uğrarız.

Bu dünyada Hayyam türünden bir yazar olmak ender görülen bir şeydir. Yazdığı rubailer güllere, güzellere ve şaraba övgünün yanı sıra, hayat ve ölüm üzerine derin bir felsefeyi de içerirler; bu yüzden çarpıcı ve kalıcıdırlar. Yoksulların, acı çekenlerin, hakkı yenenlerin öyküsü ise yoktur onlarda. Ama Hayyam bile en azından iğnelerini softalara batırmış ve onların şimşeklerini çekmiştir.

Evet, kimse beni yazmak için zorlamadığı ve yaptığım işi sevdiğim, yazacağım şeyi seçmekte özgür olduğum halde, bazen dönüp dönüp aynı şeyleri söylediğimi düşünürüm. Acılar, haksızlıklar ve zulüm sürdükçe, yazmaya değer olaylar gündeme girdikçe, ki bunlar çoğu zaman benzerdirler, biz de ister istemez benzer şeyler söyleriz. Bu tür tekrarlar zamanla insana bıktırıcı gelir. Söz bir işe yaramadıkça, yaptığım iş bana havanda su dövmek gibi görünür. Zaman zaman bu duyguyu yaşarım. İnsanların, yalnızca bizzat hakkı yenen sıradan insanların değil, aydın, yazar, sanatçı geçinip de sokaktaki adama tepeden bakanların, olaylar karşısındaki şaşkın tutumuna bakar, bunalırım.

Nazım bu duyguyla bir şiirinde ezilenleri, uğrunda nice çilelere katlandığı dostlarını eleştirir, onlara sitem eder:

Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm

senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!

Ama diyelim ki bu dostların, yani ezilenlerin, hakkı yenenlerin çoğu “derya içre balık” gibidirler; yıllar yılı nice yalan dolanla aldatılmış, bilinçleri karartılmış, nice zulümle gözleri korkutulmuş, sindirilmişlerdir. Ya o sıradan olmayanlar, kendilerini sıradışı sayanlar, kabına sığmayan siyaset adamları, yazar, çizer takımı?.. Onların gerçekleri görmesi ve dile getirmesi için ne yapmalı?

Bu sözde siyaset adamlarının ve aydınların bir bölümü zaten düzenin emrindedir, çarkın bir dişlisidir; ne yapsanız boş. Onların işi gerçeği gizlemektir; her türlü kanlı zulmü, her türlü acımasız oyunu...

Diğer bir bölümünün ise tutumu umut kırıcıdır. Bunlar Karamazof Kardeşler’den şu iyi yürekli Alyoşa rolü oynarlar, barışçı ve demokrattırlar. Ama sözü götürüp getirir, dolandırır, kediye kedi diyemezler bir türlü. Bizzat kendi hayatlarında yaşadıkları, gözlerinin önünde cereyan eden nice darbe, komplo, tuzak sanki gözlerini açmaya yetmemiştir. Egemen sınıfların yıllar yılıdır tekrarlanan oyununun farkında değil gibidirler. Karagöz perdesi önündeki saf bir çocuk gibi...

Böyleleri Türkler arasında da çok, Kürtler arasında da...

İşte bu nedenle, hayatı örgütlü çalışmanın yanı sıra, konuşmak ve yazmakla geçen, üstelik bunu baskılara, tehditlere aldırmadan, böyle şeylere metelik vermeden, dobra dobra yapan bir yazar ve siyaset adamı olarak, zaman zaman bazı konuları yazmak ya da o konularda konuşmak bana sıkıntı verir. Her şeyi protesto ederek köşeme çekilmeyi düşünürüm. Böyle zamanlarda toplumdan kaçıp bir mağaraya sığınan keşişlere, dervişlere özenirim... Onların yaptığı belki insanlara küsmekti, belki gerçeklerden kaçmaktı...

Elbet, aklımdan geçse bile bugüne kadar yapmadım bunu, bu yaştan sonra yapar mıyım, bilemem...

Belki de böylesi bir tepkiyle, son günlerde çeşitli gezete ve ajanslardan, tanıdığım gazeteci dostlardan gelen yorum önerilerine olumlu cevap vermedim.

Bunlardan biri Bay Öcalan’ın Osman Baydemir’le ilgili azarlama ve tehditlerine dairdi. Bir diğeri seçimde CHP-BDP işbirliği ihtimaline... Bir başkası HPG’nin, yani PKK’nın silahlı kanadının Orhan Miroğlu’na yönelik tehditi ile ilgiliydi. Söz konusu gazeteci dostlardan birine yazdığım 2 Aralık tarihli notta şöyle demiştim:

“Değerli dost, ne yazık ki bu kez söylediğin konuda yorum yapmak istemiyorum. Son birkaç günde Star, Bugün ve Sabah'tan da aradılar, onlara da aynı şeyi söyledim.
 
”Biliyorsun, ortaya çıktığı andan beri, yani 32 yıldır PKK ve Öcalan'la ilgili çok yazdım, çok konuştum. Bunlar son yıllarda Türkiye medyasına da yansıdı ve bunda senin gibi dostların özellikle payı oldu. Ayrıca, fili bir yana koyup, kulak ya da kuyruk üzerine yorum yapmak istemiyorum. Fil üzerine ise bugüne kadar yeterince yorum yaptım. Sitedeki arşivim de bu nitelikte yazılarla dolu. Olaylar ve kişiler değişse de konu özünde hep aynı. Bu nedenle söylediklerim bir bakıma tekrar oluyor. Ama ne yazık ki Kürt ve Türk aydınları, siyaset adamları, ezici çoğunlukla bu konudaki ezberlerini değiştirmiyorlar. Kimisi gerçekleri görmez, anlamaz gibi davranıyor (eğer gerçekten görüp anlamıyorlarsa acınacak bir durum), kimi de görüp anladığı halde gerçeği dile getirmekten ya korkuyor, ya da bu işine gelmiyor; yani gerçeği gizlemeyi tercih ediyor. (Bu sonuncusu daha da vahim bir durum). Kimisi için bu "devlet sırrı", yani kirli, gizli kapaklı dosyaların konusu... Ben ise havanda su döver gibi gerçekleri tekrarlamaktan bıktım.
 
”Hükümetin elinin altında devletin gizli arşivleri var ve PKK ile, Öcalan'la ilgili gerçekleri kamuoyuna açıklayabilir; bunu yapmalı.
 
“Türk derin devletinin, PKK ve Öcalan gibi bir araç kullanıp (elbet yalnızca o değil)  Kürdü ve Türküyle koca bir toplumla yıllardır böylesine oynayabilmesi doğrusu artık ağrıma gidiyor...
 
“Bu kez beni anlayışla karşılayacağını umarım.
 
“Selamlar ve en iyi dileklerimle...”

Yazarın önceki yazılarından:

Kurban Bayramı, Gizli Anayasa, Irak’ın içişleri vs…
HES’ler; Önce insan ve doğa mı, yoksa para mı?
Dışardan Türkiye manzaraları
Cumhuriyetin 87. yılında ilginç Türkiye manzaraları
Wek rexne li ser pêşangeha Bottropê
Bottrop’ta, 4. Kürt Kitapları Fuarı’nda
Anadilde eğitime bile karşı çıkanlar
Kürt sorununu nasıl çözecek?
Barışa ve demokrasiye susamışız
Boykot haklıdır
Anadilde eğitim anasütümüz kadar helaldır
Kurdun sevdiği dumanlı havalar
Referandumla iyi bir rüzgar yakaladık
Kılıçdaroğlu ve yanlış tarafta duranlar…
Kim kime karşı, kim kime rakip?
3. bölüm
Niçin PKK ve Öcalan üstüne yazıyorum?
Kim kime karşı, kim kime rakip?
2. Bölüm
Siyasetten ne bekliyorum?
Kim kime karşı, kim kime rakip?
”Demokratik Özerklik” üzerine
Siyam İkizleri: Derin Devlet ve PKK
Militarist-faşist güçlerin son çırpınışları
Biz hiç susmadık;Ama bizi görüp duymadınız…
Kimlik sorunu- 3
Kadın sorunu ve sosyalizm
Kimlik sorunu -2
Kimlik sorunu -1
27 Mayıs “Devrimi”

Anılarımın 2. Cildi ve
Gerçeğin aynasına öfke duyanlar... (1. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Pusulayı şaşıranlar...
(2. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
Zeki Adsız’la ilgili tepkiler (3. Bölüm)

Anılarımın 2. Cildi ve
İki kazı bile güdemeyecek adam...

(Bölüm 4)

Viyana-İzlanda, Dil ve Şiir
Bir Dünyalıyım
Kovancılar Depremi, Lazaref, Dema Nû ve Newroz...
Geçmişten bir sayfa...
Çok laf değil, somut adımlar...
KÜRT SORUNUNDA BU DURUMA NASIL GELİNDİ? 1960 VE SONRASI...
Pervasızlığın bu kadarı:
“Balyoz” derbe planı...
Kar – Şiir
Ali Baba Kırk Haramiler Mağarasında
Açılımda eksikler ve yanlışlar
İki ihtimal
Ergenekon eylemde
Tüm barış ve demokrasi güçleri uyanık olmalı
TBMM’de Kürt Sorunu ve Dersim…
Statükocu güçler, Ergenekon ve şiddet birbirine bağlı
Hey, Hürriyet! Orada kimse yok mu?..
Aptallık insana özgüdür
Alevi sorununu çözmeye Munzur’dan başlayın!
Abdülmelik Fırat’ın ardından
Aldatanlar ve aldananlar...
Sisteme kurban edilenler...
Ayıp diye bir şey vardır, Bay Akyol!
Şu bölme, bölünme hikâyesi...
Dema Nu ile söyleşi
Ne yazmalı?
Bu nasıl devlet, bu nasıl yargı?!
Statüko ile değişim arasında
Ahmet Altan sapla samanı karıştırıyor
Kelepir fiyatına çözüm!
Barış ve çözüm ortamı var mı?
Mardin olayı üzerine
Nesimi, Mahzuni, İhsani…
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...
Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 
PSK Bulten © 2010