PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…

 Kemal Burkay

Sevgili okurlar, geçen yıl temmuz ayında İstanbul’un Güngören semtinde bombalar patlamış, 17 kişi ölürken 150 kişi de yaralanmıştı. Kamuoyunu sarsan bu kanlı olay yetkililer ve basın tarafından hemen PKK’ya fatura edilmişti.

Okurlarım bilir, ben PKK denen örgüte kefil olmam, onun avukatlığı bana düşmez. Ancak öteden beri bu tür olayların genellikle kimler tarafından ve ne amaçla tezgahlandığını, neden PKK ve benzeri örgütlere mal edildiğini de bilir ve söylerim. Güngören bombalamasının hemen ardından yazdığım ”Sistemde Açılan Bu Gedik Önemlidir” başlıklı yazımda ”Can Çıkmayınca” ara başlığı altında şu yorumu yapmıştım:

”27 Temmuzda Güngören’de patlayan iki bomba 17 masum insanın ölümüne 150 dolayında kişinin de yaralanmasına yol açtı. Eylemin hemen ardından, Türk basını, bildik huyu ile, henüz ortada bir kanıt yokken, eylemi PKK’ya yükledi.

”Böyle bir durumda bizim yöntemimiz basittir: ’Bu eylem kimin işine yarar?’ diye sorarız. Eğer eylem sömürgeci, statükocu, militarist güçlere yarıyorsa ardında onların parmağı vardır. Ya doğrudan onların Kontrgerilla-JİTEM türü elemanları tarafından yapılmıştır, ya da sağ ve soldaki çeşitli örgütlere sızdırdıkları ajan provokatörler tarafından… Geçmişte bu yöntem bizi yanıltmadı.

”Son eylemin de ne Kürt halkına, ne barış ve demokrasi mücadelesine bir yararı olmadığı ortada. Böyle bir eylem, şimdiye kadarki benzerlerinde olduğu gibi derin devlet güçlerine, statükoculara, militaristlere, Ergenekon türü çetelere yarar. Özellikle de şu dönemde, Ergenekon örgütüne karşı süren operasyon ve açılan dava nedeniyle bu güçlerin kuyruğu köşeye sıkışmış bulunuyor. Bununla hem karşıtlarına mesaj vermiş, ’üstümüze gelmeyin, ortalığı kana bularız,’ demiş olabilirler, hem de kamuyonun dikkatini başka yana çevirip kendilerini yeniden kıymete bindirmeyi düşünmüş olabilirler. Hani nasıl olsa bu işleri geçmişten beri yapan bir kötü adam, bir ’terör örgütü’ var, onlar ise geçmişten beri ’teröre karşı savaşmış’ kahramanlar…

”Bu medya geçmişte de hep böyle yaptı. Kemalist aydınlara karşı işlenen cinayetleri dincilere, İran’a, Hizbullah’a, kitlelerde nefret uyandıran bu tür bombalama eylemlerini ise PKK’ya fatura etti.

”Oysa şimdi bu tür cinayetlerin, komploların arkasında devlet içinde yuvalanmış çetelerin olduğu, bizzat kendi savcılarının ağzından ortaya konmakta.

”Ama Türk medyasının huyu değişmiyor. Bu medya psikolojik savaşın hizmetine koşullanmış ve ortaya dökülen bunca kirli çamaşıra rağmen, hâlâ bu tavrını sürdürüyor. Hani ’can çıkmadıkça huy çıkmaz’  derler, tam da o.

”Yani bu eylemin de, derin devlet güdümündeki çeteler tarafından yapıldığını öğrenmemiz için beş-on yıl daha mı geçmesi gerekiyor?

”Kısacası, bu medya kamuoyunu bir kez daha aptal yerine koyuyor.

”Geçmişte bu tavır utanmazlıktı, şimdi ise utanmazlıktan da öte bir şey.”
                      *   *   *
O yazıyı yazdığımda tarih 29 Temmuz 2008’di, şimdi ise 22 Nisan 2009. Yani aradan ”beş-on yıl” geçmesine gerek kalmadan, hatta bir yıl bile dolmadan gerçekler ortaya döküldü. Taraf Gazetesi birkaç gün önce olayı yeniden gündeme getirdi. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın ve İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın yaptıkları açıklamaya göre, bu eylemi yapanlarla Beylikdüzü’ndeki eylemi yapanlar aynı kişilerdi.

Beylikdüzü’nde de 15 Haziran 2008’de bir çay bahçesine atılan bir ses bombası ile 10 kişi yaralanmıştı. Bu olay nedeniyle yapılan soruşturmanın ardından İstanbul polisi kısa süre önce yaptığı operasyonda, Beylikdüzü Eski Belediye Başkanı Vehbi Orakçı ve iki emekli polisin de içinde olduğu bir çeteyi yakaladı ve çetenin söz konusu eylemi rant amacıyla yaptığı açıklandı.

Görülüyor ki bu eylemi yapan çetenin PKK ile bir ilgisi yok.

Çay bahçesine yönelik eylem rant veya haraç amacıyla yapılmış olsa bile, aynı çetenin yaptığı belirtilen ve 17 kişinin ölümüne ve 150 kişinin yaralanmasına yol açan Güngören eyleminin kamuoyunu sarsmaya, etkilemeye yönelik olduğuna kuşku olamaz. Eylemin ardından Türk medyasının düğmesine basılmış gibi elbirliğiyle PKK’yı hedef göstermesi de bunun kanıtı.

Son gelişmeler, sağda solda patlatılan bombaların, masum insanların hayatına, mal olan acımasız ve hunharca eylemlerin derin devlet ürünü olduğunu, böylece toplumun aldatıldığını, kışkırtıldığını ortaya koyan yeni örneklerdir.

Gaz patlaması gibi bir olayın yol açtığı can kayıplarını ve yıkımı bile, açık bilirkişi raporlarına rağmen, Pınar Selek gibi barışçı insanların üzerine yıkan bu rejim, bu tür eylemlerde neler yapmaz…

Ama komplo, provokasyon ne denli ustaca tezgahlanmış olsa da gerçekler eninde sonunda ortaya çıkıyor. İşte 33 asker olayı, Güçlükonak, Aktütün, Güngören, Danıştay Baskını, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar ve daha niceleri…

Türk basını tüm bu olaylarla ilgili kötü bir sınav verdi, militarizmin borazanı, psikolojik savaş çarkının bir dişlisi gibi davrandı, gerçekleri bile bile gizledi, kitlelerin beynini yıkadı. Bu nedenle, gerçekler ortaya çıktıkça onun da güvenilirliği beş para oldu. İşin kötüsü, bu basın tüm olup bitenlere rağmen bugün bile, en azından bir bölümüyle, militarizmin söz konusu beyin yıkama çabalarına araç olmayı sürdürüyor; hatta, orta yere saçılmış olan Ergenekon çetesini savunuyor, onun bunca kıyımını, cinayetini, suçunu, bunca kiri pisliği örtmeye çalışıyor.

Yani arsız, pişkin, utanmaz…

                      *   *   *

Dema Nu 9. yıla girerken...

Yurt içinde, Diyarbakır’da yayımlanan Dema Nu gazetesi bu sayısı ile 300. sayıya ulaşıyor. İlk sayısı 15 Mart 2001’de yayımlandı, şimdi ise Nisan 2009. Yani aradan sekiz yıldan fazla zaman geçmiş. Dema Nu bir dönem 15 günlüktü, sonra haftalığa döndü. Bu bizim koşullarımızda oldukça uzun soluklu bir yayın ve yapılan iş az değil. Ona emek veren, katkıda bulunan herkesi kutlarım ve kendisine daha uzun bir ömür dilerim.

Dema Nu’nun böylesine uzun ömürlü olabilmesi, aynı zamanda Türkiye’de, küçük de olsa, Kürt basını bakımından bir değişimi gösteriyor. Malum, yarı yarıya Kürtçe-Türkçe yayımlanan ve Kürt sorununu işleyen önceki periyodik yayınların ömrü, kapatmalar nedeniyle hep kısa olmuştu; bazısı 6 ay, bazısı bir yıl, çok çok iki yıl... Bu nedenle bir gazete diğerini izliyor, yeni bir isim bulmak bile sorun oluyordu.

Demek ki, şu uzay ve bilgisayar çağında kaplumbağa hızıyla da olsa bu ülkede bile bir değişim var... Nazar değmesin!

Yazarın önceki yazılarından:

Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar...
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 

 
 
PSK Bulten © 2009