PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Katil kim?.

Kemal Burkay

Dedektifler bir olayda düğümü çözmeye çalışırken, ”bu eylem kime yarar?” diye sorar ve dikkatlerini bu açıdan kuşkuların yöneldiği kişiler üzerinde toplarlar. Bir cinayetten yararlanan, bizzat katil olmasa bile, azmettiren olabilir.. Ayrıca ”her katil, ne denli usta olursa olsun, mutlaka bir iz bırakır,” derler..

Türkiye’de kamuoyunu galeyana getiren son eylemlere bu açıdan bakalım: onlar kimin işine yaramakta? Besbelli militarist devletin, demokrasi karşıtı güçlerin ve Kürt düşmanlarının… Bu güçler, aylar ve yıllardır ki Türk toplumunu Kürt halkına, Güney Kürdistan’a, Ermenilere ve AB’ye  karşı kışkırtmak için elden geleni yapıyorlar.

Bu nedenle, Şemdinli ve Hakkari yöresinde bir bölümü sivil halka,  bazıları ise vali, savcı gibi üst düzey devlet memurlarına karşı bir dizi bombalama eylemleri yaşandığında biz devletin istihbarat güçlerinden, onlarla iç içe geçmiş Kontrgerilla, JİTEM gibi organizasyonlardan şüphelendik ve dile getirdik. Şemdinli’deki kitabevi bombalama olayında eylemi yapanlar halk tarafından suç üstü yakalanınca gerçek de ortaya çıktı. Bombacılar JİTEM elemanıydı.

Danıştay’a baskın olduğu zaman da bunun ardında, toplumu germek isteyen aynı militarist odaklar var dedik. Yakalanan katil, başlangıçta dindar bir meczup numarası yapsa da öyle olmadığı kısa zamanda anlaşıldı; ”Vatansever Kuvvetler” denen, ”ulusalcı” geçinen ırkçı ve faşist kesimden olduğu, aynı kaynaklardan gelen emekli subaylar örgütlenmesiyle de iç içe geçmiş ilişkileri ortaya döküldü.

Hrant Dink katledildiği zaman, yakalanan çocuk yaşta tetikçi için emniyet güçleri alel acele, ”kendi başına ve milliyetçi duygularla yapmış!” deyiverdiler, eylemin sorumluluğunu ona ve bir davulcuya yükleyip orada sınırlandırmak istediler. Böyle olmadığını, mutlaka arkasında onu yönlendiren çok daha derin odaklar olduğunu söyledik. Öyle olduğu da kısa zamanda ortaya çıktı. Cinayet hazırlığından Trabzon, Ankara ve İstanbul emniyetinin ve Jandarma istihbaratının haberi olduğu, engellemek şurda kalsın, onlarca yönlendirildiği  anlaşıldı.

Ya kitlelerde heyecan, korku ve panik yaratmaya yönelik olarak Ulus çarışsında patlatılan ve ilk andan itibaren PKK’ya yüklenen bomba? Ya ondan sonra iki minübüste yakalanan onca patlayıcı?.. Neyse ki bu minübüslerden en azından birinin Makina Kimya’ya ait olduğu anlaşıldı da üstü kapatıldı…

Aynı günlerde General Büyükanıt gaipten bilgi alır gibi, ”yakında büyük kentlerde çok daha büyük, çok daha kanlı, eylemler olacak” diyordu…

O zamanki Anayasa Mahkemesi Başkanı Tuğcu’nun ve bazı başka insanların verilmiş sadakası varmış ki, böylesi bir senaryo Vaşington’da deşifre oldu da, herhalde böylece önü kesildi. Tabi bunun da garantisi yok, korku filmi oynamaya devam ediyor..

Ama olayların durmayacağı belliydi ve durmadı. İyi saatte olsunlar 22 Temmuz seçimleriyle biraz duraklasalar bile, ardından hızla harekete geçtiler. Şırnak’ın Hemkan köyünde 12 köylünün bir minübüste taranıp, her biri onlarca mermi ile öldürülüp PKK’ya yüklenmesi bunun ilk işareti idi. (Bu eylemi PKK üstlenmedi. Bölgede inceleme yapan TBMM heyeti de, korucubaşları ile görüştürülerek yanlış yönlendirilmek istense de, olayın PKK tarafından yapılmadığı sonucuna vardı..)

Ardından Yine Şırnak’ta 13 askerin sözde PKK pususu sonucu öldürülmesi gündeme girdi. Bu da, PKK üstlennmesine rağmen inandırıcı olmadı. Askerlerin 10 kadarı Kürttü. Savcı, her birinin bedeninde ondan fazla kurşun yarası olduğunu söyledi. PKK bir komando birliğinin bu kadar yakınına sokulamaz ve çatışmada bir asker – bu olayda 13 asker birden- bu kadar kurşun yarası alamaz; bir ya da iki yara alır ve düşer… Bu da gösteriyor ki yakından vurulmuşlardı. Çok sayıda kurşun yarası ise ölümlerini garanti altına alarak konuşmalarını engellemek içindir… Belli ki, onları kurşuna dizenler, bazilarının yaralı kurtulup konuşmasıyla gerçeğin ortaya çıkmasından korkuyordu.. Bu olayda da, köylülere yönelik eylemde olduğu gibi çok iz bırakılmıştı..

Daha sonraki Hakkari olayı ise daha profesyonelce… Kaçırılan askerlerin PKK elinde olması eylemin PKK tarafından yapıldığını doğruluyor. Ancak bunda da bir bit yeniği var. Nitekim yaralı kurtulan erlerden biri, üstlerinden birinin onlara, ”içimizden, bizi bilen biri, savunma yok deyip bizi oraya çekti” dediğini aktarıyor. Yani işin içinde bir ajan provokatör var. Bu ajan provokatör kim acaba, PKK içindeki Türk istihbaratına bağlı biri mi? Asker, ”bizi bilen, bizden biri” dediğine göre, büyük ihtimal bu…

Bu eylemle ilgili olarak Irak Dişişleri Bakanı Hoşyar Zibari’nin dedikleri de oldukça ilginç: ”PKK içinde Türkiye’nin, İran’ın ajanları var; bu eylemde onlar rol oynamış olabilir…”

Yani PKK bir tür taşeron örgüt olarak kullanılmış olabilir, Türkiye veya İran istihbaratı tarafından… Belki de Kürtlerle Türkleri çatıştırmayı çıkarlarına uygun bulan bazı başka güçler tarafından... Örneğin ABD’nin neo- con’larından Michael Rubin densizine baksanıza, aynen kendini bilmez Ertuğrul Özkök gibi Barzani’nin kellesini istiyor! Son dönemde işi tam bir provokatörlüğe döken Özkök şovenini anladık da, bu Rubin’e ne oluyor, Kürtlere ağız atması ilk değil.. Sanırım Barzani’nin onurlu tavrını İran planlarının önünde bir engel gibi görüyor. Hani Güney Kürdistan ve Kerkük’le ilgili olarak Türk militarizminin istekleri karşılansa, Kürtler sorun çıkarmasalar, o zaman Türkiye’yi İran macerasına sokmak, ortak saldırıya ikna etmek belki çok daha kolay olur…

Ya Türk şovenlerince nicedir Güney Kürdistan yönetimine destek vermekle suçlanan İsrail’in, Türkiye’nin operasyon heveslerine destek veren tek ülke olması, ilginç değil mi?.

Satrancın vatanı İran’ın oyunu ise şu olabilir: Türkiye’yi Güney Kürdistan’a saldırtıp, Kürdistan Bölgesel Yönetimi, hatta ABD ile çatıştırmak... Yani bir taşla iki kuş… Hani bu, çok da incelikli bir plan sayılmaz; İran’ın bu konudaki tecrübeleri fazladır. 2500 yıla uzanan ve Bizansı aratmayan, kurnazlık ve hileyle, tuzaklar ve komplolarla örülü, zengin bir imparatorluk geleneği var..

Ama bunu bizzat Türk derin devleti de tezgahlamış olabilir. Bu derin devletin Türkiye’yi daha da germek, militarize etmek, belki olağanüstü hal, belki sıkıyönetim koşulları yaratmak; ardından da AKP’nin defterini dürüp ipleri tümden ele almak ve AB sürecini de rafa kaldırıp statükoyu bir güzel sürdürmek işine gelmez mi?. Öteden beri böyle bir hesabın içinde değil mi?.  Bir miktar ”vatan evladının” canına mal olsa da, buna değmez mi?.. Şu yoksul Kürt ve Türk çocukları için kopardıkları şehit edebiyatı gürültüsüne bakmayın, vatan evlatları zaten mebzul miktarda var, hayatları ucuz ve onlar bu günler için değiller mi?..

Hani ne demişti, İstanbul Üniversitesi’nin eski rektörü, şu intihalcı, yani yabancı bilim adamlarının yazdıklarını aşırıp kendi malı gibi gösteren Prof. Kemal Alemdaroğlu: ”Gerekirse 125 bin ölü daha verir, Atina’yı alırız!”  Bir zamanlar ziyaret edip tanıştığım, nazik ve hoş Yunanistan Dışişleri Bakanı sayın Dora Bakoyanni’nin kulakları çınlasın!. Geçenlerde İstanbul’da Türklerin gönlünü hoş etmek için şöyle demiş: ”Terörün kötülüklerini ben de çok iyi bilirim, eşimi 17 Kasım Örgütü öldürdü.” 

Doğrudur, 17 Kasim Örgütü çok kötü.. Biz de sayın Bakoyanni’nin duygularını anlıyoruz. Ama ya Kıbrıs’ta çözüme gideceklerine, 125 bin gencin hayatını daha verip üstüne Atina’yı da almayı düşünenler?. Ya PKK’nın eylemlerini kullanıp, hatta çoğu zaman da PKK yerine eylem yapıp kitleleri kışkırtarak hem Kuzey’deki 20 milyon Kürdü ezmeye, hem de Güney Kürdistan’ı işgale heveslenenler? Onlar çok iyiler mi?..

Bu ülkede birhayli yaygın olan bu mantığa, Türk militaristlerinin, Türk Kontrgerillası’nın, JİTEM’in geçmişte yaptıklarına bakınca, Şırnak ve Hakkari’de yaşanan türden eylemleri de gözlerini kırpmadan kendi elleriyle tezgahlayabileceklerinden kuşku olmasın! Türk militaristleri, ”devlet için” kendi kardeşlerini, beşikteki çocuklarını bile katletmeyi yasa haline getirmiş bir gelenekten geliyorlar. Onlar Makyavel’in en iyi öğrencileri…

Bütün bu ihtimaller üzerinde düşünmeye değer…

Bu olaylarda katil hem çok iz bırakıyor, ”hem de bu eylemler kime yaradı?” diye sorduğumuzda, eller işte oralara, yukarda saydıklarımıza uzanıyor… Bu olaylarda bir çıkarı olmayanlar varsa o da en başta biz Kürtleriz.

Basında bu eylemlerin iç yüzü tartışılırken, az da olsa resmi beyanlara karşı kuşkular ortaya dökülünce, medyaya bu konuda sansür getirilmesi çabası boşuna mı?.

Yazarın önceki yazılarından:

PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 
 
PSK Bulten © 2007