PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Kedinin boynuna çanı kim takacak?

Kemal Burkay

Taraf Gazetesi, “Savcı Dört Generali Sorgulasın” diye manşet atmış.

Baştan sona kadar haklı. Bu dört general 2003-2004 yıllarında darbe tezgahlamış, ama başaramamış olan dört kuvvet komutanı. O dönemdeki Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ve Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur. Önce dördü birden “Sarıkız” adıyla bir darbe tezgahlamışlar; ama o dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök karşı çıktığı için başaramamışlar. Ardından Şener Eruygur, bu kez kendi başına “Ayışığı” diye bir darbe tezgahlamış, ama yine muradına ulaşamamış.

Tüm bu bilgiler Org. Özden Örnek’in günlüğünden anlaşılıyor. Nokta Dergisi, bir yıl kadar önce bunu kamuoyuna yansıttı. Ama Nokta’nın üstüne hışımla gidip dergiyi kapadılar. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş bu yüzden ağır hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Bu davayla birlikte olayın üstünü de kapamaya çalıştılar.

Ama gerçekler direngendir. Ergenekon hakkındaki son soruşturmalarla günlüğün Orgeneral Örnek’e ait olduğu ve onun bilgisayarından çıktığı teknik olarak kanıtlandı.

Şimdi ne olacak? Bu dört general, Taraf Gazatesi’nin manşetinde dile getirildiği gibi yargılanabilecek mi? Malum, darbecilik yönetime gayrimeşru biçimde el koymak, anayasayı ve bir bütün olarak demokratik sistemi işlemez hale getirmek, hükümeti ve parlamentoyu dağıtmak demektir. Bunun cezası ise çok ağırdır.

Taraf Gazetesi, Ahmet Altan’ın yönetiminde yayın hayatına başladığı günden bu yana yürekli, onurlu bir demokrasi mücadelesi veriyor. Bu manşet de son derece yerinde. Bu ülkede sahte demokrat olmayan herkesin de bu isteme katılması gerekir.

Ama bunu hangi güç yapacak, bu hesabı hangi güç soracak? Taraf’ın manşeti aklımıza La Fountaine’nin şu ünlü “fare-kedi” masalını getirdi.

Hani fareler toplanıp kedinin kötülüklerinden nasıl kurtulacaklarını tartışmışlar ve ortaya ilginç bir öneri çıkmış. Farenin biri, “kedinin boynuna bir çan takalım, gelişinden haberimiz olur”, demiş. Ötekiler bu fikri çok beğenmişler. Ama sıra, çanı kedinin boynuna takma meselesine gelince, iş orada tıkanmış. Öyle ya, bunu göze alacak ve kediyi uyandırmadan başaracak kahraman kim?..

Evet, bu ülkede de, emekli olsalar bile kuvvet komutanı dört orgenerali yargının önüne çıkarabilecek hangi güç? Şemdinli’de, bomba atıp adam öldürürken halk tarafından suçüstü edilen assubayları bile cezalandırmak mümkün olmamışken...

Bu ülkede, şu son elli yıl içinde darbeciler kaç kez yönetime el koydular, hükümetin işine son verdiler, halk tarfından seçilmiş parlamentoyu dağıttılar, siyasi partileri kapadılar, işkence ettiler, kan döktüler; ama kendilerinden hesap sorulamadı. Aksine bunu başaranların başına hep devlet kuşu kondu. Türkiye’nin Pinotchesi General Evren hâlâ el üstünde tutulmuyor mu? Başaramıyanlardan bazıları, (Talat Aydemir ve arkadaşları) ya hayatlarıyla ödediler, ya da ağır cezalara mahkum oldular. Bazıları (Org. Faruk Gürler, Org. Muhsin Batur) başaramadılar, ama çok güçlüydüler, onlara kimse dokunamadı.

Buna karşılık Deniz Gezmiş ve iki arkadaşı (Hüseyin, Yusuf), “anayasayı debdil ve tağyire teşebbüs”ten asıldılar. Mahir Çayan ve Arkadaşları aynı gerekçelerle, yakalanıp yargılanmaya bile gerek görülmeden infaz edildiler. Oysa bu gençler ne anayasaya bir şey yapmışlardı, ne de kimseyi öldürmüşlerdi. Kimse darbeci Gürler ve Batur’un kılına dokunamazken gençler acımasızca kıyıldılar.

Bu kez de suç ve suçlular ortada. Ama kim bu darbecilerden hesap sorabilecek? JİTEM’ci assubay Ali Kaya’nın üstüne gidemeyen sistem dört orgenerale mi dokunacak? Mevcut iki başlı yargı sisteminde bu mümkün mü? Generaller kendileri için özel yargı sistemi kurmuşlar. Bir sivil savcı onlar hakkında soruşturma istese bile bunu Genelkurmay’a iletecek. Genelkurmay da “ortada soruşturmayı gerektirir bir durum yok,” diye kestirip atacak. Tekirimiz farelerini avlamaya devam edecek!

Bakmayın şu anda, emekli general Veli Küçük ve bazı emekli albay, binbaşı ve yüzbaşılar dahil, bir grup Ergenekoncunun yakayı kaptırmış olmasına. Onlar için de umut tükenmiş değil. Nitekim karşı atakla AKP’yi kapamanın eşiğine getirdiler. Bunlar da katil Alparslan Arslan da yarın öbür gün kahraman pozunda serbest bırakılmayı bekliyorlar...

Ergenekon’un, eski adıyla Kontrgerilla örgütünün, kolları ordu ve polis içinde yukarılara, tepelere kadar uzanıyor. Suç örgütü yargıda, üniversitede, medyada dalbudak salmış. Bunun içindir ki yıllar önce bu örgüt tarafından öldürülen Abdi İpekçi’ye gazetesi Milliyet bile doğru dürüst sahip çıkmadı. Arı kovanına parmak sokmaktan uzak durdu. Cumhuriyet Gazetesi de Uğur Mumcu cinayetinin izini başka yerlerde aradı. Daha geçen yıl kendisine atılan bombaların izini de başka yerde aradığı gibi... Aynı şeyi Danıştay yaptı. Danıştay’ı basıp yargıçları kurşuna dizen katilin, kontrgerilla ilişkili bir “ulusalcı” olduğu ortadayken, onun şeriat yanlısı olduğu masalına kandı, ya da kanar görünmeyi tercih etti...

Çünkü her şey statükoyu korumaya yönelik darbe planlarının hatırana idi. Darbeciliğin bürokrasi ve medyadaki kolları da uygun psikolojik ortamı yaratmak için kolları sıvamışlardı.

Siyasi planda ise tek parti iktidarının ve İttihatçılığın mirasçısı Baykal ve onun CHP’si çeteye kol kanat geriyor. Kaç kez iktidar koltuğundan paldır küldür alaşağı edilen şu pişkin Demirel bile, cuntacıların yanında saf tutuyor.

Demek ki bu ülkede temizlik kolay değil. En azından o temizlik bu sistemle; bu orduyla, bu polisle, bu yargıyla, bu üniversite ile, bu düzen partileriyle olmaz. Tamam, bunlar zaman zaman iktidar hırsıyla kendi aralarında çekişirler, boğuşurlar ve kirli çamaşırlar ortaya dökülür, hırpalanan da olur; ama bu, çetelerin temizlenmesine, hukukun egemen olmasına, bu ülkeye barış ve demokrasinin gelmesine yetmez.

Kendi aralarında tepişen bu güçlerin hiçbiri gerçek bir hukuk düzeninden, demokrasiden, barıştan yana değil. Bunlar halkın kafasını da karman çorman etmişler. Kitlelerin önemli bir bölümü şoven, ırkçı simgelerin, bir kısmı ortaçağa özgü dinci simgelerin artından koşturuyor.

Sonuç olarak ülkenin barışı, demokrasiyi, hukuku amaç edinen etkin ve güçlü bir siyasi harekete ihtiyacı var. Halka öncülük edecek, onu aydınlatacak, ırkçı-şoven, ve çağdışı hertürlü koşullanmadan kurtaracak bir siyasi harekete. Böylesi bir demokratik programın anahatlarını bir önceki yazımda belirtmiştim.

Elbet böylesi bir siyasi hareketin güçlenmesi, kitleleri kazanması zaman ister. Ama Türkiye demokrasi güçlerinin bu yolda bir başlangıç yapmaları gerekir. Kanımca koşullar buna uygun. Şu anda tam da buna ihtiyaç var.

Türkiye solu ve demokrasi güçleri geçmişte bunu başaramadılar. Örneğin 1990’lı yılların başında HEP bu yolda bir adımdı, ne yazık ki yönetici kadrolar böylesi bir birikimden, yolgöstericilik yeteneğinden, ufuktan yoksundular ve bu girişimi heder ettiler. Türk solu da Kürt hareketi de bu birliği sağlayamadı. Rejim, çeşitli kanallardan sızarak HEP’i çığırından çıkarmayı, yozlaştırıp dağıtmayı başardı.

Bence aynı görev bugün de gündemdedir ve gerçekten tutarlı, dürüst, yetenekli öncülerini bekliyor. Ülkeyi özgür, laik, barışçı bir ortama ulaştırmak için köklü, demokratik bir program üzerinde birleşmeli. Demokrasi güçleri mevcut düzenle, bu kokuşmuş, yozlaşmış sistemle arasına net bir çizgi çekmeli.

Kitleleri sahte kurtarıcıların ve sahte umut tüccarlarının elinden kurtarıp ona, ülkenin gerek duyduğu köklü reformları gerçekleştirebilecek bir seçenek sunmanın yolu budur.

Yazarın önceki yazılarından:

Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

.

 

 

 

 
 
PSK Bulten © 2008