PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı

Kemal Burkay

Batman’daki Kürtçe kursun görünürde ilgisizlik ve maddi olanaksızlıklar nedeniyle kapanması, ya da “ara vermesi” Türkiye’de pek çok çevreyi sevindirmiş görünüyor. Bunlar arasında demokrat bilinen kişiler, Kürtçe kursların açılışına destek vermiş olanlar da var. “Baksanıza, korkacak bir şey yokmuş…” diyorlar. Kimisi de Kürtlerin çocuklarını İngilizce kurslarına göndermeyi tercih ettiklerini söyleyerek, “İngilizce Kürtçeyi yendi” diye alaylı başlıklar atıyorlar…

“Görünürde” diyorum, çünkü gerçek nedenler bu görünen ya da gösterilenler değil. Kürt halkı kendi anadiliyle eğitim istemese, bu kurslar açıldığı gün Batman’da 30 bin kişi toplanıp sevinç gösterileri yapmazdı.

Buna rağmen bu kurslara ilgi belki bazılarınca beklenen, bazılarınca da kaygı duyulan yoğunlukta olmadı. Ancak Batman’da yaşanan ve belki öteki yerlerde de yaşanabilecek durum bence sürpriz değil. Bu kurs işi daha baştan göstermelikti.

Anadilde eğitimin kurs biçiminde olması, paralı olmasa bile zaten sakattı. 20 milyonluk bir halka anadilde eğitim böylesine üç-beş kentte açılan birer kursla olmaz. Bu insanlarla alay etmektir. Kursun paralı olması ayrıca, elbet bütçeleri zaten sınırlı, geçim derdi çeken bu insanlar için bir başka engel.

Kaldı ki engeller bundan ibaret değil. İlköğrenim çağındaki çocukların ve  gençlerin bu kurslara gitmeleri yasak. Sistem Kürt çocukları ve gençleri için sadece Türk diliyle eğitime izin veriyor, daha doğrusu bunu zorunlu tutuyor. Yetişkinler içinse koca ülkede birkaç paralı kurs…

Ama o bile rahat ve risksiz değil. Kapı-pencere engeli aşılsa bile, asker polis gözetimi, fişlenme, baskı tehdit devam ediyor.

Öte yandan, Kürt diliyle eğitimin asıl engelleri bunun ötesinde, bundan çok daha önemli. Eğitim öncelikle, ilkokuldan üniversiteye kadar, meslek okulları da dahil, çocukların ve gençlerin 15-20 yılını kapsar. İnsan anadilini kullanmasını da böylesine bir eğitim süreci içinde öğrenir, geliştirir. Yani eğitim en başta devletin örgütlediği bir hizmet ve onun görevi. Ama Kürtlerin Türkiye sınırları içinde, kendi ülkelerinde böyle bir olanağı yok. Bu ülkede bir tek Kürt okulu yok, bu yasak!

Üstelik bu okullarda Kürtçeyi unutup Türkçeyi perçinlemeleri için, Kürdistan’da Türkçe dil dersleri haftada iki satten beş-altı saate çıkarılıyor! Diğer dersler de zaten tümüyle Türkçe.

Ayrıca Kürt çocukları daha bebek yaşta ailelerinden, Kürt dili ve kültüründen koparılıp yatılı bölge okullarında Türkleştirilmeye tabi tutuluyor.

Kürtçe devlet dairelerinde, parlamentoda, siyasi toplantılarda yasak. Parti toplantısında Kürtçe konuşmayı göze alan birine daha yeni yedi ay hapis cezası verildi. HAK-PAR yönetimi bu nedenle yargılanıyor.

İş bununla bitmiyor. Onlarca resmi ve özel televizyon kanalı 24 saat Türkçe yayın yaparken, bir tek televizyon kanalında, o da haftada yarım saat ve de sabahın köründe, yarım saatlik bir Kürtçe yayınla Kürtlerin de ihtiyacı karşılanmış oluyor!

Böyle bir ülkede Kürtçe kursa ilgi elbet az olur; ona kullanım alanı bırakılmamış ki! Rejim Kürtleri asimile etmek için binbir engele, baskıya başvuruyor. Kürt dilinin önüne Çin sedleri dikilmiş. Sonra da Kürtçe kurs kapandı diye, yalnız sistemin ağzı kanlı kurtları değil, demokrat geçinen baylar bile keyifleniyorlar: “Korkacak bir şey yok, Kürtler asimilasyon yolunda…”

Peki ama bu nasıl bir asimilasyondur? Hangi dil ve kültür böylesi bir uygulamaya; yasağa, baskıya, cendereye dayanır?

Bir dilin yaşama gücü eşitlik, özgürlük koşullarında belli olur. Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı.

Baylar, kökleri binlerce yıla uzanan, bir dili ve kültürü, onunla birlikte bir halkın kimliğini yok etmek size mutluluk mu veriyor?

Siz kendi kültürünüzü biz de kendimizinkini yaşatsak ve dostça yan yana yaşayıp gönüllüce kültür alışverişi yapsak daha insanca, daha çağdaş olmaz mı?.

Bir an için böyle bir uygulamanın Türklere yapıldığını düşünün: Türk okulları tümden yasak; 40 yıl, elli yıl, yüz yıl!.. Türkçe gazete, kitap bile yasak… Ülkeyi yönetenlerin dili, örneğin Kürtçe, Rumca veya Arapça resmi dilken, Türkçe okulda, camide, devlet dairesinde yasak… Radyoda, televizyonda yasak…

Bu yasağa itiraz edenler yakalanıp işkenceden geçiriliyor, “vatanı ve milleti bölmek, Türk devleti kurmak istemek”le suçlanıyor…

Eğer buna karşı direnirlerse Türk köy ve kasabaları yerle bir edilip, Türkler kırımdan geçirilip, sürülüp “asi” ve “terörist” ilan ediliyorlar…

Türklere -bırakın 80 yıl, yüz yıl- acaba 20 yıl süreyle bile bu bize yapılanlar yapılsa ortada Türkçe diye bir dil kalır mıydı?

Biz Kürtler yine de iyi dayanmışız, bravo bize! Cigerxwin’in deyişiyle:

Yüzlerce, binlerce yıl dilimiz
Bizim gibi tutsak kaldı
Ne denli dirençli, yiğitmiş ki
Yenilmedi kılıca ve mızrağa

---------------------------------------------------------------------------

Yazarın önceki yazılarından:

Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığı
ürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
 
PSK Bulten © 2005