PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
“Korku imparatorluğu”
ve arkadaşım Turgut Kazan...

Kemal Burkay

Bazıları ergenekon soruşturması nedeniyle ortaya çıkan durumu “korku imparatorluğu” olarak niteliyorlar.

Hayır, Ergenekon’un, JİTEM’in yaptıkları ve yapmak istedikleri nedeniyle değil. Yani geçmişteki nice suikastler, 18 bin “faili meçhul” cinayet, yargısız infazlar, öldürülüp yol kenarlarına, kuyulara atılan, toprağa gömülen, yakılan insanların öyküleri, kemikleri... Adlarına tören düzenlemek, kamuoyunu kışkırtmak, darbe ortamı hazırlamak için öldürülen gazeteciler, bilim adamları... Sağda solda patlatılan bombalarla pek çok masum insanın ölümüne yol açan eylemler (Şemdinli, Diyarbakır Koşuyolu, Güngören, Ulus Çarşısı’nın bombalanması vb.), danıştay baskını, darbe hazırlıkları, evlerde ve toprak altında ele geçen cephanelikler, karargah evleri, suikast hazırlıkları, krokiler vb...

Bunlar gerçekten de, değme korku filminden beter korkulacak şeyler. Derin devlet ve onun Kontrgerilla örgütü, yeni dönemdeki adıyla Ergenekon, geçmişten bu yana yaptıkları ve son dönemde yapmayı düşündükleriyle tam bir korku imparatorluğu.

Ama baylarımızı korkutan bu durum değil. Bütün bunlar ne onları rahatsız ediyor, ne de korkutuyor. Onları tedirgin eden, korkutan, bütün bunların ortaya çıkması ve bu yüzden birçok kişinin yakayı ele vermesi... Bu kişilerin telefonlarının dinlenmiş olması... Evlerinin basılması; günlüklerin, belgelerin, evlerdeki veya toprak altındaki silahların ortaya çıkması... Bu kişilerin ve bunlara destek olanların gözaltına alınması... Bazılarının tutuklanması...

Yani bu, kendilerinin veya dostlarının yakalanma korkusudur. Nice umutlar bağlanan darbenin boşa çıkmış olmasının düşkırıklığıdır.

Bu yüzden Atatürkçülük üstüne, çağdaşlık üstüne ağıtlar yakıyorlar ki deme gitsin!

Onların “korku imparatorluğu” dediği işte bu. Üstelik bunu dile getirenler arasında benim bazı eski dostlarım, TİP’te bir dönem birlikte sosyalizm ve demokrasi için mücadele ettiğimiz, kurucularından olduğum Çağdaş Hukukçular Derneği’nin adayı olarak İstanbul Barosu Başkanlığı da yapan değerli hukukçu Turgut Kazan gibileri de yok mu?!.

Meğer yıllar içinde, yani biz görmeyeli bu ülke ve bu insanlar nasıl da değişmiş! Dün TİP’li solcuları katledenlerle dünkü TİP’li bazı solcular nasıl da bir araya gelmişler!.. Dün Kontrgerilla’nın Ziverbey Köşkü’nde işkence görenler ile onlara işkence edenler bugün nasıl da yan yana, ele ele, omuz omuzalar!..

Bir şeyin kendi zıddına dönüşmesi dedikleri tam da bu işte. Diyalektiğin ustası Marks, sen yine de haklı çıktın!

                      *   *   *

Ergenekon soruşturması başladıktan bu yana çok ilginç şeyler olmakta ve bunlardan biri işte yukardaki türden.

Bazıları bu soruşturmadan korkmakta gerçekten haklılar. Eli suça batanlar, düne kadar “Bin tane kellem var!” diye açık açık TV kameraları önünde övünenler... “Riskini de göze alarak binlerce operasyon yaptık!” diyenler... Yeni operasyonların, komploların, cinayetlerin, yeni darbelerin peşinde olup yakayı ele verenler... Onların medyadaki, yargıdaki, üniversitedeki, iş dünyası ve siyasetteki suç ortakları... Bunlar düne kadar kendilerini pek güçlü ve dokunulmaz sayıyorlardı. Ama gün geldi, devran döndü ve şimdi bir bölümü kendilerini ansızın soruşturmalarda, göz altında ve demir parmaklıklar ardında buldular...

Bunu havsalaları almıyor. Düne kadar astığı astık, kestiği kestik olan, devlet gücünü arkalarında bilen, hatta kendilerini devlet sayan bu adamlar şimdi çok şaşkınlar. Saçları kesilen Samson gibi kendilerini pek zayıf hisseder, cümbür cemaat hastaneye düşer oldular. Tansiyonu çıkan, kalbi tekleyen, merdivenlerden düşen... Hepsi klinik vaka!

Bu adamların, bunların yakınlarının ve dostlarının korkmaları doğal. Bu soruşturma onlar için ürkütücü...

Dışarda olup hâlâ yakayı ele vermemiş olanların telaşı da şaşırtıcı değil. Her gün şurda burda yol kenarlarına, apartman boşluklarına, tenhalara bırakılan bomba ve mermi dolu torbalar neyi anlatıyor? Ya Çiller Hatun’un önce telaşla Amerika’ya kaçıp bir süre oralarda oyalanması, döndükten sonra da yüzlerce klasörlük arşivini bir çukurda yaktırıp gömme çabası...

Ya bir başka kaçağın, Dalan’ın toprağında bulunan cephanelikler?..

Evet, bu adamların korkması son derece doğal; onlar suçlarını biliyorlar. Ahtapota kol kanat geren Demirel’le Baykal da ne yaptıklarını biliyorlar, gösterdikleri telaşta haklılar. Ergenekon yıllar yılı onların koruyucu kanatları altında icrai faaliyette bulundu.

İyi ama, sevgili dostum Kazan, seni korkutan ne? Bu şebekeden olmadıktan, eli suça bulaşmadıktan sonra insan neden korksun? İçerde ve dışarda uygun koşullar oluştu da yargı -belki de bu ülkenin tarihinde ilk kez- sola, Kürtlere, Alevilere, aydınlara karşı yıllar yılı suç işleyen bu pervasız şebekeye karşı harekete geçti. Buna sevinmek ki, üzülmek mi gerekir?

Belki bir hukuk adamı olarak çok hassassın, hukukun bunlara bile uygulanmasını istersin... Elbet, ben de aynı şeyi istiyorum.

Ama bu bakımdan yapılanları “korku imparatorluğu” diye nitelemek için ne oldu ki? Bu insanlara, yıllar yılı bize, ülkenin solcularına, Kürt yurtseverlerine, sistem muhalifi aydınlara, emekçilere, garibanlara yapıldığı gibi, kötü bir davranış mı söz konusu, sorguları işkence altında mı yapılmakta?..

Aksine, polisin davranışı bunlara karşı oldukça nazik. Çünkü bu suçlular çok da güçlüler, kalantorlar... Suç ve ceza gibi, işkence de bizim gibilere göre. İşkence, kötü muamele halktan insanlar için...

Sen de bu adamlar için adalet isteyen koroya katılmışsın, bu yolda hukukçuluğunu ve hitabet sanatını konuşturuyorsun...

Evde arama, göz altına alma doğal değil mi? Mahkeme suçlu görünce tutuklanmaları çok mu şaşırtıcı? Bunda adalete aykırı ne var?..

Bu adamlar, ülkeyi cehenneme çevirebilecek bir eylem hazırlığından, darbe girişiminden yargılanıyorlar. Geçmişte bunu başaranlar ülkeyi cehenneme çevirmediler mi? Ben de sen de, elimiz silaha ve şiddete bulaşmadığı halde onların zindanlarından geçmedik mi? Yüzlerce insan darbecilerin işkencelerinde, ya da güdümlü askeri mahkemelerin ardından ipte can vermediler mi?

Sen ki Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi davalarında müdahil avukatısın. Bu iki seçkin gazeteci ve aydının da Kontrgerilla eylemlerinin kurbanı olduğunun farkında değil misin?  Bu eylemlerin perde gerisinin daha da aydınlanması iyi olmaz mı?

Bu ülkede korkunun son bulması için, en başta, devlet ve toplum içinde dal budak salmış bu türden suç şebekelerinin temizlenmesi gerekmiyor mu?

Değerli dostum Kazan, senin onlar hesabına korku duymana şaşıyor ve üzülüyorum. Yoksa sen de bu ülkenin solunda pek çok örgütün ve kişinin geçmişten beri bir türlü kurtulamadığı şu ünlü hastalığa mı yakalandın? Kemalizmi sol sayma, kendinden sayma hastalığına?..

Bugün eski solcuların pek çoğu, İslamcı AKP bu soruşturmayı desteklediği için ondan kuşku duyuyor ve darbeci Kemalistlerin yanında yer alıyorlar... Peki, bizzat darbenin hedefi olan AKP’nin başka türlü davranması beklenebilir mi? Hem, AKP de yapsa, bu iyi bir şey değil mi?

Dün, Erbakan Susurluk’un üstüne gitmedi, fasa-fiso dedi diye ona ne kadar çullandık; AKP Ergenekon’un üstüne gidince neden telaşlanıyoruz?

Yoksa sen de, aklını peynir ekmekle yemiş, hâlâ 20-30 yıl geride, tünelin öbür ucunda kalan kimi ezberci, şabloncu solcular gibi, darbeci generallerin “anti-emperyalist” cazibesine mi kapıldın?

Bu, Türkiye’nin solcuları için acınacak bir durumdur ve onlar bu duruma ne yazık ki ilk kez düşmüyorlar. Bu “Kadrocu” hastalığı pek eskidir. Onlara göre Mustafa Suphi ve yoldaşlarını yurda bile sokmayıp Karadeniz’de boğduran Mustafa Kemal ve ekibi de çok iyi anti emperyalistlerdi!

Yazarın önceki yazılarından:

Hizbullah-PKK, Jandarma silahları;
DTP’ye yönelik son operasyon

Güngören bombaları
Ve bir kez daha haklı çıkarken…
Ergenekon davası
Ve hukuk adına telaşlı çığlıklar..
.
Obama’nın ziyareti derde derman oldu mu?
29 Mart Yerel Seçimlerinin Sonuçları
Gül Kürdistan deyince...
Kar, bahar ve Newroz üzerine…
DTP sorumluları bu işlere ne der?
Bir hastane yazısı
Yerel Seçimler Üzerine
“Ergenekon”un kısa bir tarihçesi
İşte buna şaşıyorum!
Ergenekon üstüne titreyenler...
Bu telaş neyin nesi?
Onlar yalnız Ermenilerin değil, kendi halklarının da düşmanı
Din-siyaset ilişkileri
Ergenekon ve 33 asker
Din üzerine bir sohbet
Takke düştü, kel göründü
Türkiye sorunlarını neden çözemiyor?
Bezele de Dağlıca gibi bir provokasyon
Ergenekon ve Sol
Pirçandî û Pirsa Kurd
İçe kapanma olayı ya da kaplumbağa politikası
Kürtçe ve Türkçe yazma üzerine
Cambaza mı bakalım, hırsıza mı?
Komplolar, cinayetler, provokasyonlar… ”Devlet sırları!”
Sistemde açılan bu gedik önemlidir
Abant Platformu ve sömürgeci tezlerin yeni versiyonları
Ergenekon ve Dağlıca
”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 

 
 
PSK Bulten © 2009