Ağız Bir Kere Yanmaya Görsün
Mesud Tek
AKP’nin son MKYK toplantısında, aleyhine açılan
kapatma davasına yönelik yapacaklarını, değim
yerindeyse karşı hamlelerini planladığı
bilgisi medyaya yansıdı.
Eğer basına yansıyanlar doğrusu ise,
AKP geri çekilme yerine, “yargı darbesini” demokratikleşme
ile karşılamaya hazırlanıyor.
Belki 301 kere değiştirileceği belirtilen
ama halen daha bir kaya gibi yerinde duran 301. maddenin değiştirilmesi
başta olmak üzere, din derslerini zorunlu olmaktan çıkartan,
parti kapatılmasını zorlaştıran Anayasal
değişiklikleri için AKP düğmeye basmış.
İnşallah öyledir!..
Eminim, sadece ben değil, benim gibi yüz binlerce insan
inşallah çekiyor.
Haksız mıyız?
AK Parti sütünden ağzı yananların yoğurdu
üfleyerek yemesinden daha doğal ne olabilir ki?
Diyarbakır’da, “benim sorunum” dediği Kürt sorununun
daha fazla demokratikleşme ile çözüleceğini söyledikten
sonra kılını kıpırdatması, bunun
yerine gösterilere reşit olmayan genç ve çocukların
katılması engellemek için, ailelerin de cezalandırılmasını
ön gören yasa değişiklikleri yapan, yüreği
yanık ana-babaları “çocuklarınıza sahip
çıkın, devlet kendisine karşı olanlara
merhamet göstermez” diyerek tehdit Erdoğan’ın söylediklerine,
gözü kapalı inanmak için hiçbir neden yok.
Erdoğan, “gideceği yere kadar gidecek” dediği
her olayda herhangi bir ciddi gelişme olmadığını,
hiçbir yere gidilmediğini Mısır’daki Sağır
Sultanlar bile duydu.
Şemdinli Davası’nda 39 yıla mahkum olan Büyükanıt’ın
“iyi çocukları” Yargıtay ve askeri mahkeme marifetiyle
serbest bırakıldılar ve görev yerlerine gittiler!
Hrant Dink ve Malatya Katliamı’nın kaderi de aynı
olmayacağının garantisi yok.
Şemdinli Davası’nda güvenirliğini yitiren
Erdoğan, ziyaret ettiği Dink ailesinin yanında
aynı nakaratı tekrarlamış, gideceği
yere kadar gidileceğini söylemişti.
Ortaya dökülen belgeler, Hrant Dink cinayeti ve Malatya Katliamının
üst düzey askeri sivil yetkililerinin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini,
delillerin karartıldığını, yargının
da devleti temize çıkartmak amacıyla olayların
üzerine gitmediğini ortaya koyuyor.
Ama Erdoğan’dan da, hükümetinden de tıs yok; sivil
ve askeri yetkililer görevlerinin başında, terfilerine
terfi ekliyorlar.
Ergenekon Davası’nda da benzeri gelişmeler yaşanıyor.
Davanın adı ayyuka çıkmış bazı
piyonları yargılayıp mahkum etmeden öte gitmeyeceği
kanısı kamuoyunda yaygın bir biçimde paylaşılıyor.
Gazetecinin birisi Ergenekon’un bir numarasını
bildiğini, muvazzaf bir subay olduğunu iddia ediyor.
Nokta Dergisi’nin kapatılmasına neden olan haberlerin
doğru olduğu, yani kuvvet komutanlarının
darbe hazırlığı içinde oldukları
devletin resmi kurumları tarafından teyit ediliyor.
Ama AKP hükümeti bu gelişmeler karşısında
3 maymunları oynamaya devam ediyor.
Generaller, bugüne kadar biri post modern, biri sanal olmak
üzere 5 kez siyasete müdahale ettiler, darbe yaptılar.
Ama hiçbir general yargılanmadı, hiçbir hükümet
generalleri yargılamayı göze al(a)madı.
General Evren hakkında dava açtığında
Sacit Karasu adlı savcının başına
gelenler ise pişmiş tavuğun başına
gelmedi.
AKP hükümetinin generalleri yargılamayı göze alacağını,
bu amaçla gerekli yasal değişiklikleri yapacağını
düşünmek için bir neden yok.
Çünkü AKP bu ve benzerlerini gerçekleştirecek demokratik
geleneğe, program ve ufka sahip değil.
Olmadığını Erdoğan son Avrupa gezisinde
bir kez daha gösterdi.
İsveç’te katıldığı bir toplantıda,
Kürt kimliğinin tanınmasına, Kürtçe eğitime
karşı çıkıyor. Erdoğan, Kopenhag
Siyasi Kriterleri'nden bu yana dillerini istedikleri gibi
kullanan Kürtlerin, istedikleri gibi eğlendiklerini söylüyor;
Kürt sorununu çözmeyi dert edinmediklerini bir kez daha itiraf
ediyor.
Asimilasyon insanlık suçu”dur diyen TC Başbakanı,
insanlık suçu işlemeye devam edeceklerini bir kez
daha gösteriyor.
Aynı toplantıda, "Tek ülke, tek millet, tek
bayrak, tek devlet... Bundan daha doğal ne olabilir?"
diye soran Erdoğan, resmi ideolojinin dışına
çıkılmayacağını, bu nedenle de yapılacak
değişikliklerin “sözde” olmaktan öteye gitmeyeceğini
itiraf ediyor.
Türkiye’de, tüm toplumsal, siyasal ve kültürel sorunların,
tekçi devlet anlayışından kaynaklandığı
bilmeyen kimse kaldı mı, acaba?
Sorunlara neden olan temel anlayış , "tek
ülke, tek millet, tek bayrak, tek devlet” anlayışı
değişmeden, bu anlayışa dokunulmadan,
yapılacak her değişiklik “sözde” kalmaya mahkumdur.
Bu nedenle AKP sütünden ağzı yananların, yoğurdu
üfleyerek yemesinden “daha doğal ne olabilir” ki..
Yeri gelmişken, eğer kabul ederse Erdoğan’dan
bir ricam var.
TC Başbakanı İsveç’teki toplantıda, “Kürt
kökenli vatandaşlarımızı azınlık
gibi görüyor Avrupalı. Hayır, azınlık
değiller onlar. Kürt kökenli vatandaşlarımıza,
'Siz azınlıksınız' dediğiniz zaman
sizi tekme tokat dışarı atar. Çünkü onlar bizim
asli unsurlarımız, asli yapımızın
içerisinde onlar" diyerek, daha önce defalarca dile getirdiği
bir söylemi tekrarladı.
Sayın Erdoğan,
Kürtlerin Türkiye’deki statüsü asli unsur olmanın gereği
ise, asli unsur olduğumuz için dilimizle eğitim
yapamıyorsak, kimliğimizle siyasal, sosyal ve kültürel
kurum ve kuruluşlar oluşturamıyorsak, kendi
dilimizle belediye hizmetleri veremiyor ve alamıyorsak,
hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın
Kürtçe radyo ve televizyon yayını yapamıyorsak,
kendi temsilcilerimizi meclise göndermek için bin bir yola
başvuruyorsak, biz bu tür asli unsur olmayı istemiyoruz.
Sayın Erdoğan,
“Aslı unsur”u Kürtlerin asimilasyonunu hedefleyen devlet
politikasının, kirli emellerinin perdesi yapmaktan,
bizim adımıza “Kürtlere azınlık derseniz
sizi döverler” diyerek, haklarımızdan bahseden yabancıları
tehdit etmekten vazgeçin.
Kürtler, doğru ya da yanlış, eksik ya da fazla
haklarından bahsedenleri bugüne kadar dövmediler.
Kuşkunuz olmasın, biz, zorunlu kaldığımızda
kimi döveceğimizi çok iyi biliyoruz.
Yazarın
önceki yazılarından:
“Bir
Musibet Bin Nasihattan Evladır”
Şehitler
Günü
Kendisine
Dokunulunca
Aklına Hukuk Ve Demokrasi Gelenler
Hasan
Cemal, Çocuk ve Berekete Dair
Haydi
Şaşırt Bizi Erdoğan!..
Kara Harekatı ve Acı
Gerçeklerimiz
Türk
Medyası, Çifte Standart ve Çocuk
“Türk
Devleti İnsanlık Suçu İşliyor”
Zorlukların
Üstesinden Gelmek İçin..
Allah
Söyletiyor!.
Sevinmek İçin Erken
“Gelin
Canlar Bir Olalım”
Havuç-Sopa
ve AKP’ye Dair
“Hak
İçin Haklıdan Yana Olmak”
Sorti,
Bombalama ve Bilime Katkıya Dair..
"Müslüman
Mahallesinde Salyangoz Satmak"
"Ya
Hezar Ya Sıfır"
Erdoğan
ve Nobel
Baykal’ın
Başına Düşen Taş
Samimiyet
Sınavı-2
Türkiye
Paşalar Cumhuriyeti
PKK
Ateşkes İlan Etmelidir (*)
Tezkere
ve Kararlılık
Çıkmaz
Sokak
Olması
Gereken..
Kemalizm
İçin Kaygılanmak Kimin İşi?
Perşembenin
Gelişi
Gerginlik
Kapıda
Sözcüklerin
Önemi!..
Şeyh
Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü
Masalları
Kıyamet
Koparken...
Anayasa
ve Kürtler
Qandil’e
Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı
Kendimize Batırmalıyız
Seçimler
ve Sonrası..
Rektörün
Tuttuğu Ayna
Öcalan
İçin Fırsat
Sular
Giderek Isınırken..
Lafla
Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi
Çocuklar”a İş Çıktı
Polis
Devleti
Papatya
Falı
İran-ABD
İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu
Süreç
Hazır
Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir
Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen
Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız
Kürdistan
Newrozu
Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun
İlani
Evren
Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul
ve Tokmak
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|