PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Bir Kez Daha Birlik Üstüne

Mesud Tek

Sivili ve askeriyle TC devleti yöneticilerinin, muhalefet partileriyle sivil toplum örgütleri ve Türk medyasının Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani’nin şahsında, Kürtlerin haklı ve analarının ak sütü kadar helal olan taleplerine saldırmaları, biz Kürtleri bir kez daha bir araya getirdi.

Legali ve illegaliyle Kürdistanlı siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, Kürdistanlı aydın, yazar ve sanatçılar tek başlarına ya da ortaklaşa yaptıkları açıklamalarla sayın Barzani’ye desteklerini dile getirdiler.

Kuşku yok ki yapılan açıklamalar anlamlı, yerinde ve gerekliydi.

Ama Kürdistanlı parti ve örgüt ve şahsiyetlerin, böylesine geniş bir yelpazede biraraya gelmesi için, Kürt halkına, değerleri ve liderlerine dışardan bir saldırının yapılması mı gerekiyor?

Bugüne kadar yaşananların da gösterdiği gibi, bu soruya verilecek cevap ne yazık ki “evet”tir.

Bazan sömürgecilere teşükkür etmek, “Allah başta TC yöneticileri olmak üzere öteki sömürgecilerden razı olsun, eğer onların saldırıları da olmazsa bizim böylesine geniş bir yelpazede bir araya geleceğimiz yok” diyesim geliyor.

Oysa biliyor ve sık sık dile getiriyoruz ki, böylesini geniş tabanlı birliklerin oluşturulması, ulusal baskıdan kurtulmamız, ulusal ve demokratik haklarımızı elde etmemiz için, olmazsa olmaz koşulların başında bulunuyor.

Ortadoğu’daki ve özellikle de ülkemizin her bir parçasını elinde tutan ülkelerde yaşananlar ve olası siyasal gelişmeler, her parçadaki Kürtlerin biraraya gelip ortak politikalar oluşturmasını, her zamankinden daha yakıcı hale getiriyor.

Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle yükselen, yükseltilen siyasi tansiyon biliniyor.

Kürt halkının yeminli düşmanları, Avrupa Birliği (AB), demokrasi ve değişim karşıtları, bir başka değişle ırkçı ve şovenler, üniformalısı ve kravatlısıyla tüm militaristlerle ulusalcılar atağa geçmiş bulunuyorlar.

Kemalistler, tapulu malı olarak gördükleri ve biz Kürtler için baskı, zulüm, imha, inkar ve asimilasyonun sembolü haline gelen Cumhurbaşkanlığı makamını, kemalist olmayan birisine kaptırmamak için cansıparane savaşıyorlar.

“Özde değil sözde” demokrasiyle yönetilen Türkiye’de, atanmış bir memur olan Genelkurmay Başkanı, siyasi parti lideri gibi davranıyor.

Yaşar Büyükanıt düzenlediği basın toplantısında Kuzeyi ve Güneyiyle Kürtlere yönelik savaş planlarını açıklıyor.

Darbe planları yapan meslektaşlarının sırtını sıvazlamakla kalmıyor, olayı açığa çıkartan Nokta Dergisi’nin basılması için de düğmeye basıyor.

Mustekbel Cumhurbaşkanı’nın “özde değil sözde” laik olması gerektiğini buyuruyor.

MHP, CHP, DSP, ANAP gibi düzen partileri savaş tamtamlarını çalıyorlar.

Güney Kürdistan’ın işgal edilmesini istiyorlar.

“Ordumuz hazır, saldırı kararı için ne bekliyorsunuz” diyerek AKP’yi sıkıştırıyorlar.

 Cumhurbaşkanı ise “zinde güçlerin” en zinde kesimini oluşturan genç subaylara yaptığı konuşmada, rejimin çok büyük bir tehlike altında olduğunu söylüyor.

Tüm bunlar demokrasi ve değişimin önünü tıkamak, emekli bir generalin itiraf ettiği gibi “Bağımsız Kürdistanı engellemek” için..

AKP hükümeti ise kulağı üzerine yatmış durumda; baltayı ayağına vurmaya devam ediyor.

Güney Kürdistan Siyasi Önderliği’nin uzattığı dostluk elini tutmuyor; sorunların diyalog ve görüşmeler yoluyla çözülmesi çağrısını cevapsız bırakıyor.

Emrindeki üniformalı memurlara söz geçirme yerine, Çankaya Köşkü’ne giden köprüden geçene kadar ayıya dayı demeyi tercih ediyor.

AB üyeliği amacıyla attığı adımlarla övünen, “AB şampiyonu” diye caka satan AKP hükümeti, basın özgürlüğünün ayaklar altına almasından daha vahim bir olay olan ve askeri savcının istemi doğrultusunda gerçekleştirilen Nokta Dergisi’nin basılması karşısında kılını dahi kıpırtdatmıyor!..

Ve tüm bunlar AKP’nin resmi ideolojiye ve bu ideolojiden kaynaklanan politikaya karşı koyacak, onun dışına çıkacak nefesi ve ufku olmadığını bir kez daha ortaya koyuyor.

Türkiye’yi gerçekten demokratikleştirecek, Kürt sorununu çözüm yoluna sokacak demokratik ve sol güçler ise dağınık ve dolayısıyla da yeterince güçlü değiller.

Biz Kuzeyli Kürtlerin durumu da onlarınkinden pek farklı değil.

Ulusal bilinç ve hareketin ulaştığı noktanın gerektirdiği bir iş ve güçbirliğine sahip olduğumuzu söylemek çok zor.

Bu nedenle DTP, KADEP ve Hak-Par genel başkanlarının katıldıkları bir toplantıda verdikleri birlik mesajları büyük bir önem taşıyor; ileriye yönelik umutları artırıyor.

Legal Kürt (orijinli) partilerinin birlik çabalarını sadece seçimle sınırlandırmamaları, Kürtlerin ulusal demokratik haklarının elde edilmesine yönelik bir çerçeveye oturtmaları, kuşkusuz gereklidir ve umutlarımızı daha da artıracaktır.

Yakın bir tarihte düzenleyeceği bir konferansla çalışmalarını taçlandıracak olan Kürt Ulusal Demokratik Çalışma Grubu’nun mücadelesi de öyle..

Unutmamalıyız ki siyasi parti, örgüt ve birliklerin, demokratik kitle örgütleriyle sivi toplum kuruluşlarının, Kürtlerin temel amacını gözden kaçırmadan, kısa vadeli hedeflerin gerçekçi bir tarzda tesbit edilmesi zemininde oluşturacakları bir “Kürdi Zeytin Dalı”, Kürtlerin Türkiye siyasetinde  ağırlığını artırır.

“Kürdi Zeytin Dalı” ulusal demokratik mücadeleye ivme kazandırır.

Türk devrimci ve demokratik gücleriyle iş ve güçbirliği yapılmasını kolaylaştırır.

Diğer parçalara, Kürt değerleri ve liderlerine yönelik saldırılara karşı kalkan görevi görür.

Ortadoğu’da yaşanan ve beklenen gelişmeler, tüm parçalardan Kürtleri biraraya gelmelerini zorunlu kılıyor.

Kuzey’de oluşturulacak Kürdi Zeytin Dalı, tüm Kürdistanlı örgütleri bir araya getirecek yapının oluşturulmasına yardımcı olmakla kalmayacak, beni, saldırılarıyla bizi biraraya getiren sömürgecilere duacı olmaktan da kurtaracaktır.

Yazarın önceki yazılarından:

Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2007