PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Kemalizm İçin Kaygılanmak Kimin İşi?

Mesud Tek

Kemalizmin ne olduğu çok iyi biliniyor.

Bu konuda yazılmış yüzlerce kitap ve yapılmış araştırma var.

Yapılan çalışmalar Kemalizmin tekçi olduğunu, toplumun çok sesli, çok renkli yapısını inkar ettiğini, topluma tek tip elbise giydirmeyi amaçladığını ortaya koyuyor.

Mustafa Kemal’in samimi olmadığı, Kürtlerin desteğini almak amacıyla verdiği sözde durmadığı, amacına ulaştıktan sonra Kürtlere yöneldiği, araştırmaların ortaya koyduğu bir gerçektir; Kürt kalemlerin üzerinde en çok durdukları konuların başında gelmektedir.

Kemalizmi korumayı amaç edinen kurum ve kuruluşların sayısı ise bilinmiyor.

Bunların başında tüm kurum ve kuruluşlarıyla devlet geliyor.

CHP ve öteki düzen partileri, Atatürkçü Düşünce Dernekleri, sendikalar, meslek odaları, emekli generallerin kurdukları dernek ve benzerleri, kemalizmi korumayı amaç edinen kurumların belli başlılarını oluşturuyorlar.

Kemalizmi, Mustafa Kemal’in düşüncelerini koruyup yaymak sözkonusu yapıların görevlerinin başında yer alıyor.

Abdullah Öcalan da bir başka cepheden, dili, tarihi ve kültürüyle Kürtleri un ufak eden kemalizmin değirmenine su taşıyor.

Öcalan’ın Mustafa Kemal’dan bahsetmediği, kemalizmi Kürtler nezdinde şirin gösterme çabası içine girmediği avukat görüşmesi yok gibi.

14 Eylül 2007 tarihinde basına yansıyan avukat görüşmesinde "Bugün artık M. Kemal'in cumhuriyeti bitmiştir, Ilımlı İslam dönemi başlamıştır" diyor Öcalan.

Aynı tarihdeki görüşmede, “Demokratik Cumhuriyet üniter yapıyla da, sınırlarla da çelişmiyor. Bu söylediğim Kemalizm ile de çelişmiyor. M. Kemal cumhuriyeti kurmuştur, otoriter cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçişi sağlamak gerekiyor. Benim söylediğim de otoriter cumhuriyetten demokratik cumhuriyete geçiştir. Ama şu an AKP'nin duruşu cumhuriyetin bütün kazanımlarını tehdit etmektedir; Atatürk'ün cumhuriyeti demokratik cumhuriyete dönüştürüleceğine siyasal İslam'a teslim edilmiştir” diyen Öcalan kemalist cumhuriyet için nasıl kaygılandığını, bu konuda değme kemalistlere taş çıkartığını ortaya koyuyor.

Öcalan, Mustafa Kemal döneminde ve onun emriyle başlatılan Kürt katlimları konusunda da kemalistler gibi düşünüyor, Mustafa Kemal’i anlamadıkları için Kürtlere yükleniyor.

Mustafa Kemal’in bir diktatöre dönüşmesinde, kemalist ideolojinin otoriter bir hal almasında Nakşi Kürt şeyhlerini suçluyor.

Öcalan’ın, 22 Eylül günü basına yansıyan aşağıdaki görüşleri hiç bir yorumu gerektirmeyecek kadar açık ve net:

“M. Kemal de Kürt meselesinin demokratik bir şekilde çözülmesi gerektiğini biliyor. Ancak bu şekilde cumhuriyet Avrupai ve güçlü bir demokrasiye dönüşebilir. Ancak bu isyanlar (Kürt isyanları) süreci değiştiriyor, M. Kemal kafasındakileri uygulayamıyor. (…) 1925’de Şeyh Sait ayaklanması patlak veriyor. (…) Şeyh Sait de zaten Nakşî’dir, Nehri tarikatındandır. Bu isyan da 200 yıllık süreçten bağımsız değildir. Kürtçülük yönü de vardır ama zayıftır, ön planda değildir. (…) Netice itibariyle Kürtler M. Kemal ile cumhuriyeti demokratikleştirme konusunda müzakere yapacaklarına, bu konuda zorlayacaklarına söylediğim şekilde hareket etmişlerdir. Bu isyanlar neticesinde de M. Kemal kafasındakileri uygulayamamış ve daha yeni doğmakta olan cumhuriyeti koruma duygusuyla sert bir şekilde isyanları bastırmaya yönelmiştir.“

Görüldüğü gibi Öcalan ulusal zulm ve baskıya karşı mücadele eden Kürtleri, Mustafa kemal ile uzlaşma aramadıkları için suçluyor, Mustafa Kemal döneminde gerçekleştirilen Kürt katliamlarını “cumhuriyeti koruma” adına anlayışla karşılıyor!..

Öcalan, Mustafa Kemal ile aynı düşüncelere sahip olmaktan, O’na yakın durmaktan haz duyuyor.

Şu sözler Öcalan’a ait.

“Ben toprağa dayalı federasyonun çözüm olmayacağını söyledim. M. Kemal de federasyonun çözüm olmayacağını düşünüyor, o yüzden bir nevi muhtariyet diyordu. Hatta soranlara federasyonun neden uygun olmayacağını açıklarken, “Konya Kürtleri ne olacak?” diyordu. Doğrudur, bugün bu iç içelik daha da gelişmiştir. Toprağa dayalı federasyon çözüm getirmez, Kosova bu duruma iyi bir örnektir. Ben kopuştan yana da değilim.”

Görüldüğü gibi, Öcalan, Kürtleri uzadığında kesilip atılan tırmak gibi gören “et-tırnak” anlayışını bir kez daha dillendiriyor, görüşlerinin doğruluğunu göstermek amacıyla Mustafa Kemal’e baş vuruyor.

Öcalan kendisini kemalist olmakla suçlayanları cevaplarken kemalist söylemlere baş vurmaktan geri kalmıyor, şöyle diyor:

“Ben Kemalist falan değilim ama M. Kemal’in Kurtuluş Savaşı’nda Kürtlerle yaptığı ittifakı görmek gerekiyor. Tarihi doğru değerlendirmeden bugüne ilişkin doğru politika üretilemez. M. Kemal o dönem gidip Kürt büyüklerinin ellerini bile öpmüştür. Kürtlerle ittifak yapmaktan çekinmemiştir, bunun için ısrarla anlatıyorum. Kürt varlığını inkâr etmemiştir. Ben de bugün bu ittifakın tekrar yapılması gerektiğini söylüyorum. Tarihte de Kürtler ve Türkler hep ittifak yapmıştır. M. Kemal’in kendi sözüdür: Türkiye Kürtsüz olmaz, Kürdistan da Türksüz olmaz! Bugünde artık çok hassas bir noktadan geçiyoruz, Irak’ın hali ortadadır. Eğer bugünkü süreç barışa evrilmez ise Türkiye bir süre sonra Yugoslavya ya da Iraklaşacaktır. Ben bunun önüne geçmek istiyorum. Zamanında Yunanistan ve Kıbrıs kurularak Türkiye’nin Avrupa ve Akdeniz’le bağı kesilmiştir. Ermenistan kurularak Orta Asya ve Rusya ile ilişkileri kesilmiştir. Şimdi de Güney’de kurulacak Kürdistan ile Türkiye’nin Arap dünyası ve İran ile bağları kesilecektir.”

Öcalan da öteki kemalistler gibi Kıbrıs, Yunan ve Ermeni devletlerinin kurulmasında bu halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkı ve arzusunu görmezden geliyor, sözkonusu devletlerin Türkiye’nin dünya ile ilişkilerini kesme amacıyla kurulduklarını söylüyor.

Öcalan’ın dile getirdikleri, resmi söylemin tekrarından başka bir şey değil.

TC yetkililerini, “şimdi de Güney’de kurulacak Kürdistan ile Türkiye’nin Arap dünyası ve İran ile bağları kesilecektir” diye uyaran Öcalan’ın da, herkes gibi elbette düşünme ve düşündüklerini ifade edip yayma hakkı var.

AKP’nin seçim başarısını değerlendirirken “bugün artık M. Kemal'in cumhuriyeti bitmiştir” diyen Öcalan kemalizm için kaygı duyabilir, NATO’da yer aldığı, ABD ile ilişki içinde olduğu için “askerin tavrı gerçek anlamda Kemalist değildir. Kemalizm tam bağımsızlıkçıdır” diyebilir.

Ama hiçbir kimsenin, Kürtlerden cellatlarını sevmesini isteme hakkı olmamalıdır.

Kürtlere Türklük elbisesini zorla giydirmek isteyen ve bu amaçla amansız bir baskı, zulüm ve asimilasyon politikasını uygulayan kemalizm için üzülmemizi, yas tutmamızı kimse beklemesin.

Kürtler kemalizmin ne olduğunu yaşadıklarından dolayı çok iyi biliyorlar; kemalizmin “Ilımlı İslamı” getirmek isteyen AKP’nin alternatifi olmadığını da..

Yazarın önceki yazılarından:

Perşembenin Gelişi
Gerginlik Kapıda
Sözcüklerin Önemi!..
Şeyh Elo’nun Söyledikleri..
Bölücü Masalları
Kıyamet Koparken...
Anayasa ve Kürtler
Qandil’e Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı Kendimize Batırmalıyız
Seçimler ve Sonrası..
Rektörün Tuttuğu Ayna
Öcalan İçin Fırsat
Sular Giderek Isınırken..
Lafla Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi Çocuklar”a İş Çıktı
Polis Devleti
Papatya Falı
İran-ABD İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu Süreç
Hazır Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2007