PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Pirs û Bersiv
Soru - Cevap
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Kim(ler)in kafası Karışık?

Mesud Tek

Eğer ezberin bozulması anlamında ise, kafa karışıklığın hiç bir zararı yok. Aksine hayırlıdır. Eski düşünce kalıplarını, çağı geçmiş söylemleri bir kenara bırakırken, olaylara önyargısız,  siyasal sablonlara bağlı kalmaksızın yaklaşırken, tabulara kafa tutarken yaşanacak kafa karışıklığının faydaları sayılmayacak kadar çoktur.

Ama Erdoğan’ın son açıklamalarının Kürtlerin kafasını karıştırdığı ıddıası bundan dolayı değil ve bu nedenle de Kürtlere yapılan bir haksızlık olarak görüyorum.

Erdoğan’ın aydınlarla yaptığı toplantı ve sonrasında gerçekleştirdiği Diyarbakır ziyaretinde dile getirdikleriyle ilgili olarak kaleme alınan bazı makalelerde, televizyon programlarının bazılarında yapılan konuşmalarda, son açıklamaların Kürtleri ofsayta düşürdüğü ıddıa ediliyor.

Özellikle hükümete ve AKP’ye yakın kalemler, Kürtlerin söylemlerini ağırlıkla insan hakları ihlali üzerine kurduklarını, Kürt sorununun kabulü, Kürt sorunu ile PKK terörünün birbirinden ayırd edilmesinin belirtilmesiyle birlikte kafa karışıklığı içine düştüklerini söylüyorlar. Onlara göre AB sürecinde yapılan reformlar ve Başbakan’ın son çıkışı Kürtlerin ezberini bozmuş!...

El insaf!..

Kürtlerin zaman zaman hak ihlallerine ağırlık verdikleri doğru elbette. Ve bu gerekliydi de.. Hak ihlallerinin rutin bir hale geldiği, hergün yüzlerce hak ihlalinin yaşandığı dönemde başka türlüsü olamazdı zaten. İlginçtir, bugün Kürtleri kafa karışıklığına düşmekle itham eden kalemler, o dönemde sessiz kalmışlar, hak ihlallerinin üzerine gitme cesaretini gösterememişlerdi...

Ayrıca Kürtlerin tüm taleplerini insan haklarıyla sınırlandırdıklarını söylemek, en azından insafsızlıktır. Aksine Kürtler (buna PKK de dahil) sorunu siyasal, kültürel ve ekonomik yönleri de olan bir ulusal sorun olarak gördüler, söylemlerini bu temel üzerine bina ettiler. Iddıa sahiplerini yalanlayan binlerce sayfalık raporların, bildirilerin mürekebi henüz kurumadı. Görmek isteyenler için herşey ayan beyan ortada iken, Kürtlerin kafasının karıştığını ıddıa etmek, mukaddes değerler açısından da cayiz değildir; günahtır!...

Kaldı ki, AKP ve ona yakın kalemler, Kürtlerin kafasının karışık olduğunu söylemeye hakkı olanların son sırasında bulunuyorlar. Daha düne kadar -ister “milli görüş” gereği, ister ümmetci kaygılar ve isterse kemalistlerden duyulan korkudan olsun-, sorunun adını koymamak için bin dereden su getiren, Kürt sorununu “eğer düşünmezseniz yoktur”dan “sanal bir soruna” yükselten Erdoğan ve kalemşörlerinin mi kafası karışıktı, yoksa Kürtlerin mi?

Kimlerin kafasının karışık olduğunu, ya da ezberini bozmak zorunda kalanların kimler olduğunu tesbit etmek o kadar zor değil. Doğrudur, Türkiye “nisyan ile malul olan hafızaların” çoğunluğu oluşturduğu bir ülke. Ama yaşananlar da öyle fi tarihinde değil, birkaç ay önce yaşandı.

Diğer yandan “PKK terörüyle Kürt sorununu ayırd etme”, üzerinde en çok spekülasyon yapılan konuların başında geliyor. Tüm Kürtler –barışçıl olduklarını ispatlamak için!-,  “PKK terörüne” karşı gelmeye, bu örgütle aralarına sınır koymaya çağrılıyor.

Ama “PKK ile Kürt sorununun ayırd edilmesinden” dem vuran Başbakan’ın kendisi “bazı adımlar atmak için terörün durması gerekir” diye buyuruyor. Hani “PKK terörü ile Kürt sorununu” ayrıydı? “Devlete şart koşulmaz” diyen Erdoğan’ın, itiraf ettiği Kürt sorununun çözümü için adımlar atmayı, PKK’nin eylemlerini durdurma şartına bağlanması kafa karışıklığı değilse,  nedir?

Kaldı ki “PKK terörü”yle Kürt sorununu bir birinden ayırmak, ayırmaya çalışmak gerçekçi de değildir. PKK’nin, ülkede ve Avrupa yaptıklarıyla “terörist” yaftasını hak etmesi bir yana. PKK’nin kendisi de “terörü” de devletin bilinçli politikası nedeniyle çözümsüz kalan ve kalması için çaba serfedilen Kürt sorununun ürüdünür. Bu nedenle gerekli adımların atılmasını PKK eylemlerinin durmasına bağlamak, suyu yokuşa sürmenin bir başka ifadesidir.

Bu konuda da kafası karışık olanlar Kürtler değil, daha yeni yeni ezberini bozmaya çalışanlardır. PKK dışında kalan Kürt tarafı devletin PKK eliyle Kürt sorununu terörize ettiğini ve böylelikle PKK eşittir Kürt sorunu o da eşittir terör denklemini kurduğunu bıktıracak kadar tekrarladılar. “PKK’nin kendisi de Kürt meselesinin ürünüdür, Kürt sorunu asimile, baskı ve savaşla çözülmez” diyen Kürtlerin dilinde tüy bitti.

Görüldüğü gibi kafası karışık olanlar, ya da ezberi bozması gerekenler Kürtler değil, Kürt sorununu çözmeye soyunan AKP ve hükümetidir. Ama ne yazık ki son gelişmeler bu konuda iyimser olmamızı engelliyor.

Aydınlar başta olmak üzere Kürt ve Türk toplumunun değişik kesimlerinden yükselen çatışmaların durdurulması talebine yönelik cevabını açıklamak isteyen Kongra Gel’in basın toplantısını engellemek, bazı konulardaki ezberin bozulmadığını gösteriyor. PKK’nin değimiyle “eylemsizlik”, “pasif savunmaya geçme” kararının açıklanacağı basın toplantısını yasaklatmak, 2004 yılından beri kırmızı bültenle aranan Kongra Gel Başkanı Zübeyir Aydar’ın toplantının yapılacağı Brüksel’e gitmesini önlemek, belirli bir süre de olsa çatışmaların durduğunu duymak dahi istemeyen odakların hükümet içindeki varlığını ve ne kadar güçlü olduklarını ortaya koyuyor.

Erdoğan, aydınların yerel radyo ve televizyonlarda Kürtçe yayın talebine yönelik cevabında topu Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)’e atmış, yapılacak değişikliklerle bu istemin karşılanabileceğini söylemişti. RTÜK de kendine atılan topu iyi değerlendirerek gole çevirdi. Ama Erdoğan açısından kendi kalesine atılmış bir gole!..

RTÜK yerel kanallardan ''kuruluşun farklı dil ve lehçelerde yaptığı yayın süresince stüdyo düzenini, mevcut logoyu değiştirmeyeceği, tanıtıcı ses ve işaretler dışındaki simgelere yer vermeyeceği, gerekirse sadece Türkiye Cumhuriyeti simgesi niteliğindeki görüntü ve işaretleri kullanacağı, çocuklara yönelik programların yapılamayacağı, sadece yetişkinler için haber, ekonomi, spor ve müzik yayını yapılacağı, ayrıca bu dil ve lehçelerin öğretilmesine yönelik yayın yapılmayacağına dair” taahhütname istemeyi karalaştırdı.

Görüldüğü gibi ezberi bozup Kürt sorununu adıyla anmak yetmiyor, gerekli adımları atmak gerekiyor. Oysa bu konuda devletin bazı kurumları ezberi bozmaya hiç niyetli görünmüyorlar.

Hükümetin de Başbakanı’na rağmen ezberini bozmaya pek niyetli olmadığı anlaşılıyor. Hükümet, generallerin sık sık gündeme getirdikleri eski yetkilerini, biraz yumuşarak kendilerine iade etmeyi amaçlayan yasayı 23 Ağustos’da toplanacak olan MGK toplantısına yetiştirmek için gaza basmış durumda..

Emekli olan ya da birkaç hafta sonra emekli olacak generaller, yani hükümetin eski ve yeni memurları da ezberi bozmaya hiç de niyetli değiller. Erdoğan’ın yeni söylemine ters belirlemelerde bulunmaya devam ediyorlar. Başbakanla görüşen aydınları “cumhuriyetin temel nitelikleri”yle “üniter yapı”yı bozmaya çalışanlar olarak değerlendirip kınıyorlar.

Üniter devletin temeline dinamit koymakla suçlanıp kınanan aydınlarla görüşen Erdoğan paşalar nezdinde ne olur diye merak ediyorum, doğrusu.

Erdoğan’ın son açıklamaları şimdilik Kürt sorunu konusunda ezberin bozulmaya başladığını göstermenin ötesinde bir  anlam ifade etmiyor. Bir anlam ifade etmesi ise, en başta Erdoğan’ın toplumdan, kendi partisinden ve özellikle de devletten gelen tepkilere göstereceği dirence, tavıra bağlıdır.

Silah alıp dağa çıkmadan dem vuran susurluk kahramanı emekli subay Veli Küçük’den, “daha fazla demokrasi terör sorunu çözmez diyen” Baykal’a kadar ezberini bozmayanların, kafası net olanların safları belli. Onlara söylenecek bir şey yok. 

Ama yeni bir sayfa açtığını söyleyenlerle onların medyadaki kalemşörleri, “Kürtlerin kafası karıştı” ve benzeri söylemleri bir kenara bırakıp, kızıl elmacıların söylemlerini halk nezdinde boşa çıkartmak için çalışmalıdırlar. Yeni ve temiz sayfaya yazılacaklar konusunda kafa yormalı, sorunu tarafı olan Kürtlerle diyalog kurmak için çaba sarfetmelidirler.

Bugün uzak olduğumuz bu noktaya gelmek için belirli bir zamana ihtiyaç var. Ama yine de ezberin bozulması başlangıç için iyidir. Hele bu ezber Kürtlerin asimile ve imha edilmesini temel politika haline getiren bir devletin Başbakanı tarafından, kısmen de olsa bozuluyorsa...

Elbette az da olsa biz Kürtlerin arasında kafası karışanlarla, eski alışkanlıklar ve düşünce kalıplarını sürdürme anlamında ezberini bozmayanlar, Erdoğan’ın söyledikleri ve önemini görmezden gelenler var.

Bu kesimlerin tavırları ise bir başka yazının konusu.

......................................................
Yazarın önceki yazılarından:

Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2005