PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Kıyamet Koparken...

Mesud Tek

Eger 28 Ağustos tarihine kadar Ortadoğu’da Arap-İsrail savaşı başlamaz, Türkiye, “devletleşmeye doğru giden Güneyli Kürtleri” engellemek amacıyla, ABD ordusuyla çatışmayı da göze alarak Güney Kürdistanı işgal edip, bölgesel bir savaşın fitilini ateşlemezse, Abdullah Gül TC’nin 11. Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’ne çıkacak.

Bir de durumdan vazife çıkartan, “sözde değil özde laik” cumhurbaşkanı isteyen ve bu istemini muhtıra biçiminde ifade ederek kendi sitesinde yayınlayan Türk ordusu darbe yapmazsa, eşi türbanlı birisi, cumhurbaşkanlığı makamına oturmuş olacak.

Böylelikle bilumum demokrasi ve AB karşıtları, her soydan ve boydan kemalistler, Çankaya Savaş’ında yenilgiye uğramış, tapulu malı olarak gördükleri Çankaya’yı da kaybetmiş olacaklar.

Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’ne çıkması, turbanlı bir bayanın, hele de turban için TC’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet etmiş bir bayanın  First Leydi olması, ulusalcılar, emekli generallerin yönettiği Atatürkçü Düşünce Dernekleri ve laiklikle, cumhuriyetin korunması amacıyla demokrasiden vazgeçenler için kıyametin kopması anlamına geliyor.

Bu kesimlerin son çabaları ise, kıyameti geciktirmeye yöneliktir.

Oysa, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte bazıları için kopan kıyamet, Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcı olabilir, eğer Gül Sezer gibi demokrasinin, AB sürecinin önünü tıkayan bir takoz olmazsa, Dışişleri Bakanı olarak AB üyeliği için yürüttüğü çalışmalara cumhurbaşkanı olarak devam eder, destek sunarsa..

Eger Gül, Dışişleri Bakanı iken, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın engeline takılan Güney Kürdistan Siyasi Önderliği ile diyalog arayışı çabalarını sürdürür, cumhurbaşkanı olarak AKP hükümetini bu doğrultuda için teşvik ederse, Ortadoğu’da barış, huzur ve güvenin sağlanmasına büyük bir katkıda bulunmuş olur.

Abdullah Gül, cumhurbaşkanı adaylığı gündeme geldiği andan itibaren dile getirdiği görüşlerinde samimi davranır, sadece turban takanları değil, başta Aleviler olmak üzere, diğer dinlere mensub olan ve dini vecibelerini özgürce yerine getiremeyenleri de anlar, cumhurbaşkanı olarak sorunlarının çözümü doğrultusunda çaba sarfederse, kardeşliğe, birarada yaşamaya büyük bir katkıda bulunmuş olur.

Eğer Gül, alışılmışın dışına çıkıp, devleti halka karşı koruma yerine, halkı devlete karşı korumayı şiar edinen bir cumhurbaşkanı olur ve bu şiar doğrultusunda davranırsa, daha şimdiden adını tarihe altın harflerle yazdırır..

Abdullah Gül, Kürt sorununda ezberi bozar, sorunun askeri çözümüne karşı çıkıp barışçıl ve demokratik çözümünden yana tavır koyar ve bu amaçla diyalog yolunu açarsa, sadece Kuzeylilerin değil, tüm Kürtlerin desteğini alır, gönüllerinde taht kurar.

Elbette, bu ve benzeri işlerin yapılması, Abdullah Gül’ün resmi söylemden vazgeçmesini, resmi devlet politikalarından uzak durmasını gerektiriyor.

Geldiği siyasi geleneğin programı ve yapısının bu işe uygun olup olmadığı bir yana.

Abdulah Gül böylesi davranışların getireceği riskleri göze alacak kadar cesaretli mi?

Gönlüm Abdullah Gül’ün bu cesareti gösterip Kemalistler için kıyametin kopması anlamına gelen yeni bir dönemi başlatmasından yana.

**

Son dönemde, özellikle de AKP’nin seçim başarısından sonra, PKK ve çevresinin bu partiye yönelik eleştiri ve saldırılarında belirli bir artış gözleniyor.

Seçim sonrası gerçekleştirilen ilk avukat görüşmesinde Öcalan 'Bir takım bireysel haklar AKP eliyle halka verilerek, kendilerince Kürt halkını kandırarak Kürt Hareketi, demokratik cumhuriyet projemiz boğulmaya çalışılacak” diyor ve AKP’yi başlıca hedef olarak gösteriyor.

Bununla yetinmeyen Öcalan, AKP ve kemalistler arasındaki çekişmenin tavana vurduğu bir dönemde, Mustafa Kemal övgüsüne devam ediyor.

Öcalan böyle derse Karayılan boş durur mu?

O da Qandil’de kendisiyle yapılan bir söyleşide, “AKP içindeki Kürtler, Kürtlüğe ihanet eden Kürtlerdir, Kürtlüğe ihanet eden, dolayısıyla Kürtlüğün altını oyan, Kürtlüğe düşmanlık projelerine zemin olan bireysel ve ailesel çıkarları için her şeyi yapabilecek kişilerden oluştuğu iyi bilinmektedir” diyor.

Murat Karayılan’ın dili sürçmüş olacak!.

O, AKP içinde yer alan, ona gönül veren, bel bağlayıp oy veren yüzbinlerce Kürdü “hain” ilan etmeyecek kadar deneyimli bir politikacı, gerilla komutanıdır..

Elbette Kürtler kırk katır ya da kırk satırdan birini tercih etmek zorunda değiller.

Ne AKP’nin satırı, ne de kemalistlerin katırı deme hakkımız var.

Ama katır ile satırın karşı karşıya geldiği bir dönemde, 84 yıllık inkar ve imha politikasının tek sorumlusu AKP’mişcesine bu partiye yapılan saldırılar, Mustefa Kemal’e dizilen övgüler, aynı zamanda taraf olmak anlamına gelmektedir.

Ki, kanımca Kürtlerin, cumhurbaşkanlığı nedeniyle kopartılan fırtınada  kemalistlerin tarafını tutmasını gerektiren hiç bir neden yok.

Böylesi bir taraf  tutma, Mustafa Kemal’e yapılan her övgü, bugüne kadar Kürt halkına zarar vermekten öte bir işe yaramadı.

Bu nedenle DTP Meclis Gurubu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçimde (Aysel Tuğluk beni hoş görsün) “dik duruş” sergilemesi, kemalistlere payanda olmak yerine Kürtlerin ulusal taleplerini dile getirip bu doğrultuda davranması halinde,  kazanacak taraf, Türkiye’nin özgürlük, demokrasi ve barışçıl güçleriye Kürt yurtseverleri olacaktır.

Yazarın önceki yazılarından:

Anayasa ve Kürtler
Qandil’e Uzanmanın Ne Gereği Var?..
Çuvaldızı Kendimize Batırmalıyız
Seçimler ve Sonrası..
Rektörün Tuttuğu Ayna
Öcalan İçin Fırsat
Sular Giderek Isınırken..
Lafla Peynir Gemisi Yüzdürmek..
“İyi Çocuklar”a İş Çıktı
Polis Devleti
Papatya Falı
İran-ABD İlişkileri Açısından Ortadoğu
Zorlu Süreç
Hazır Başlamışken..
“Ne Şeriat Ne Darbe”
Malatya Katliamı ve Uğur Kaymaz
Bir Kez Daha Birlik Üstüne
Bremen Mızıkacıları
Şehidler Günü
Bağımsız Kürdistan
Newrozu Özüne Uygun Kutlamak İçin..
Malumun İlani
Evren Vakası ve Eli Taşın Altına Koymak
Kürtlere Ateş Etmek Serbest..
Davul ve Tokmak
Atı Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik Yarışı
Ben Erdoğan Hayranıyım!..
Katil Kim?
Zor Günler
Samimiyet Sınavı
Yeni Yıl
Ankara Kriterleri-2
Geç Olmadan
Gelenek
“Ne Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol mü?
Demokrasi
Hayalleri Yasaklamak
Erken Ölüm
Törkiş İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar Cumhuriyeti”
Cadı Kazanı
Sıcak Günler
Başbakan’ın TİT Aşkı
“Bayrak Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık Üçüzler
Kirlenme, Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta İsrar
“İyi Çocuk”lar Cenneti..
Filmi Başa Sarmak
Erdoğan’ın Sınavı
Süreç ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe Un Sermek
Güneyli Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba Öyle mi?
Halepçe Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının Ucu (Mu?)
Aynaya Bakmak
Saygı Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm Ve Çürüme
Yavaş Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol General Ve Ağca
Gel De Niyazi Usta’yı Anma

MGK’nin Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı Olmak
Gündemimizin Değişmeyeni..
Fırıldak
15 Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi ve Ortadoğu
İyi Asker
Ayna Tutmak
Alışmakta Fayda Var
Üçüncü Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3 Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3 Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne yazmalı?
DİSK
Zorlu Süreç ve Görevler
Yoğurdu Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in kafası Karışık?
Başbakan Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin Olur"
Sorun Kürt aydınları mı?
Ülkenin Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım

Aydınların Çağrısı ve Geçmişi Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak Başka İşler De Var
Bayrak Ve Ekmek
Endişe
Ar Damarı
Kürdistan Parlamentosu
“Sözde”
Darısı Başımıza!...
Bayrak ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”

 

 
 
PSK Bulten © 2007