2024-03-28
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Üniter Devlet, Kafayı Yemiş Toplum
2012-09-28 14:10
Yılmaz Çamlıbel
Deng Yayınları tarafından 2008 yılında basılan bir kitabıma „Üniter Devlet, Kafayı Yemiş Toplum“ adını koymuştum. Bu kitapta Türk üniter devletinin, toplumu nasıl delirttiğini, çıldırttığını, sürüleştirdiğini anlatmaya çalışmıştım.

Üniter, fransızca bir kelimedir. Tek bölüm, tek birim, teklik anlamına geliyor. Kafayı yemek ise, Türkçe bir idiyumdur. Manyaklaşmak, delirmek, çıldırmak, aklını yitirmek anlamına geliyor.

Bilindiği gibi TC, çok kimlikli Osmanlı yıkıntısı üzerine kuruldu. Kemalistler, bu çoğulculuğa inat toplumu, kapitalizm, İslamiyet, Türk ırkçılığı, Türk dili ve kültürünün içine hapseden üniter bir rejim kurdular.

Devlet, seçtiği kimliklere yandaş olurken, diğer kimlikleri yok saydı ve yok etmeye kalktı. Düzen sahipleri, oluşturulan resmi ideolojiye itiraz edenleri ezdiler, gerektiğinde katlettiler. İnsanlık dışı bir baskı uyguladılar. İnsanların kimyasını bozdular. İnsanların beynini geriye itip, duygularını öne çikardılar. Toplumu, beynini kullanamayan, intikam ve kanla beslenen bir sürüye çevirdiler.

Kürtler, bu vahşi tabloya itiraz eden en dinamik toplumsal gruptu. Çünkü Kürtler, ulusu, ülkesi ve tarihi geçmişiyle bu zulme baş kaldıracak deneyim, beceri ve donanıma sahip olan bir halktı. 90 yıl boyunca sürdürülen başkaldırılar sürecinde köyler, ormanlar, tarlalar yakılıp yıkıldı. Kürt önder aileleri batıya sürüldü. 100 civarında Kürt önderi idam edildi. Yüz binlerce sivil öldürüldü, Kürdistan kan gölü haline getirildi.

Kemalistler, düzen karşıtı olan iki ana dinamiği yok etmek için, önderlerini illegaliteye ve şiddete yönlendirdiler. Türk solu adına DEV-GENÇ, Kürt ulusalcılığı adına da PKK bu tuzağa düştüler. Devlet Türk solunu, bir daha belini doğrultamayacak hale getirdi.

Onlar, Kürt ulusal dinamiğini de aynı hale getireceklerini düşünüyorlardı. Ama öyle olmadı. Tersine, Kürt ulusal mücadelesi daha da büyüdü, gelişti ve güçlendi. Çünkü Türk solunun arkasında sınıf bilincine erişmiş, kavgaya hazır bir işçi kitlesi yoktu. Ama Kürt ulusalcılarının arkasında, ulusal kaderini tayin etmek isteyen, deneyimli, direngen ve savaşçı bir halk vardı.

Kürt ulusal mücadelesini bastırmak ve teslim almak isteyen Kemalistler, Kürtlerin önüne akıl almaz tuzaklar kurdular. Mücadeleyi kazanmak için toplumsal grupları birbirine karşı kışkırttılar ve gerektiğinde vuruşturdular. Bu gruplar, kendilerini korumak için kabuğuna çekilerek cemaatleştiler. Aklıyla değil duygularıyla hareket eder duruma geldiler. Sonuçta, kafayı yemiş bir toplum ortaya çıktı. Türk üniter devletinin toplumu ne hale getirdiğine bir bakalım.

Darbe yanlısı bir general, darbe karşıtı olan bir generali öldürür mü? Evet, kafayı yemişse öldürür.

Bir subay, pimi çekilmiş el bonbasını bir erin eline verip ortalıkta dolaştırır mı? Kafayı yemişse dolaştırır.

Bir ordu, darbe şartları oluşsun diye, müzeye giden çocukları, camiye giden müslümanları bonbalama planı yapar mı? Hem de nasıl yapar.

Bir iktidar, kaçakçılık yapan vatandaşlarını uçaklarla bonbalayıp öldürür mü? Üüüüf hem de nasıl.

Savaş yanlısı bir insan, savaş karşıtı olan soydaşlarını öldürür mü? Üniterciyse, evet.

Bir Müslüman, ayrı tarikata mensup başka bir Müslümanı, domuz bağıyla öldürüp, evinin bodrumuna gömer mi? Gömer, ruhuna da bir fatiha okur.

İnsanlar, ses getirsin propaganda olsun diye, çoluk çocuğu öldürür mü? Az gelir bile.

Bir subay, dedesi yaşındaki bir köylüye bok yedirir mi? Kafayı yemişse, yedirir.

Bir halk, ırk ve inanç kimliğine soykırım uygulayan bir partinin fanetik yandaşı olur mu? Cevabını siz verin.

Hayatında tapu sahibi olmamış fakir bir insan, şehit cenazelerinde sürekli olarak „Vatan soğolsun“ diye bağırır mı? Kafayı yemişse, der.

Bir anne, oğlunun cenazesinde „Bir oğlum daha var, onu da vatana kurban ederim.“ der mi? Canavarlaştırılmış bir anneyse der.

Binlerce insan, Türkiye’nin tapusu cebindeymiş gibi boyuna “Şehitler ölmez, vatan bölünmez.” diye bağırır mı? Atılan naraların sesi kulağınıza gelmiyor mu?

Mektep medrese görmüş, kamil bir yaşa ulaşmış on binlerce insan, 90 yıl boyunca durmadan “Kürt diye bir halk, Kürtçe diye bir dil yoktur.” der mi? Aptal demez, ama kafayı yiyen birisi der.

Bu tablo, Türkiye’de yaşayan toplumun kafayı yediğini göstermiyor mu? Kısacası üniter Türk devleti, toplumu bir canavara, ülkeyi de vahşi bir gezegene çevirmiş bulunuyor.

Hani, böyle başa böyle traş derler ya, işte o hesap. Böyle devlete, böyle toplum.





Print