2024-05-20
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Ali Kızılay
 
Kürtler, krizleri baskılama förmülü sayıldıkça
2015-11-21 11:11
Ali Kızılay
7 Haziran seçim sonuçlarının ekarte edilerek, faturasının derin bir düşünle Kürtlere kesildiği beş aylık acılı ve sancılı dönemin sonunda, 1 Kasım seçim sonuçlarıyla yüzleşildi nihayet.

Seçmenin, aklın yoluyla hangi kıstasları öne çıkarıp bu bol ölümlü ve acılı dönemde Kürt orjinini yaban gören şaşı solcularla lale devri yaşayan HDP’yi direkten döndürürken, AKP’yi nasıl bir trentin içine çektiği sular durulunca anlaşılacak.

Türkiye’de kararmaya yüz tutmuş demokrasi mordan siyaha mı yoksa pembeye mi bürünecek? Bunu belirleyecek olan, vaad edilen demokrasinin her kesime mi yoksa toplumun endişeleri gözetilmeden, şimdiden başlayan inşallah ve maşallahlarla birey tercihli otokrasiye dönüşüp dönüşmeyeceği önümüzdeki dönem gösterecek.

HDP ve evvelliyatının siyasi yaşamı boyunca, ergenekon-feodalizm mağduru mazlumlara karşın güçlünün sopasını oynamasına rağmen, Kürtlerin yaşadığı fiziki ve ruhi travmaları nasıl oya devşirdiğine bir an için nokta koyalım ve önceliği AKP’ye verelim. Çünkü orta doğuya da damgasını vuracak, başta AB olmak üzere dünyanın da Türkiye’ye bakış açısını sorgulayacak olan, sarayın komutasındaki AKP’nin şekillendirip sarayın onayına sunacağı kabinenin izleyeceği seyir, kamuoyunda endişeli bekleyişe dönüşmüş bulunmakta. Öyle ki her iktidarı döneminde toplumun farklı bir AKP’yle yüzleşmesi ve en son, varlık nedeni muhafazakar müslüman öğretisinden de uzaklaşıp ülkücüleşerek başlattığı süreci kontrollü bir şekilde özel savaş konseptinin insafına terkedişi, endişeleri katlamaktadır.

17-25 Aralık sendromundan kimyasının bozulması üzerine, önce müslüman Kürtlere kör bir cepheden bakmakla kimlik ve misyon kaybı yaşamasına rağmen, en kabadayı AKP’liyi bile şaşırtan bu sonucun hala tahlil ve tanımının yapılmadığı, barış umutlarını krize sokucu yoksul Kürt mahallelere dayatılan orantısız güç ve cenkçi anlatımlardan anlaşılıyor. Oysa islamı güzel ahlak ve cömertlikle anlamlandıran, ibadeti başta müslümanları kavmiyete göre ayrıştırmayı ve ötekileştirmeyi, yolsuzluk, siyasi ihtiras olmak üzere Allah’ın yasakladığı haramdan uzaklaşmak olduğunu kabul eden muhafazakar müslümanların, on yıllık zaman dilimi sonrası vicdani mekanizması nefsinin eline geçmiş varsaydığı AKP’den uzaklaştığı 7 Haziran seçim sonuçları göstermiştir. Muhafazakar müslüman desteğinde erozyon yaşandığı gözlenirken, AKP’yi ikinci bir seçime zorlamanın ivme kazanmak yerine aynı döngüde eriyeceği bilinmesine rağmen, gidilecek seçimin elbette matematiksel bir hesabı olacaktı.

Bu hesapların ne yazık ki en hazini, otuz yıllık yıkım, talan ve zamana yayılmış jenosidi çağrıştırıcı failleri aramızda cinayetlerle sırtına yüklenmiş yükün tonajı hafiflenmemiş Kürtleri, ikinci bir yıkım getirici hendeklerle başlayan bir savaş provasının içine sokulmuş olmasıdır. Bu savaş provasının, özellikle ergenekon-feodalizm ortaklığının gazabıyla barınakları başlarına yıkılmış, çalışabilir aile bireyleri katledilip kimi yol kenarlarına, kimi jitem ağababaların topraklarında kazılan çukurlara gömülmüş, bu gazaptan kurtulan kadın ve çocukların sığındığı kent varoşlarında ancak barınabildikleri sağlıksız mahallelerde başlaması, aynı gazabı yaşayıp metropol varoşlarına sığınan Kürtlerde ve muhafazakar müslümanlığı merhametle anlamlandıran dindar kesimde kaygılara neden olmuştur.

Bu kirli savaş provasında bir buçuk aylık bebeklikten yetmiş dört yaş arası onlarca insan, isabetli atışlarla katledilmesine rağmen Kürtlerin havarı hiç duyulmadı. Orantısız güç kullanımı karşısında yaşamları bir kez daha paramparça olmuş mazlumlar, kurtarabildikleri yatak yorganlarıyla sonu belirsiz göç yollarına düşerken, HDP’nin Kürt kanadı hindu rahipler gibi ellerini kavuşturmuş vahiy inmesini bekledi. Bunu fırsat bilen ve yıllardır bulanık havalara hasret kalmış şaşı solcular, durumdan vazife çıkarırcasına slogancı söylem ve nutuklarla ortamı gerdikçe AKP, yaşanan tahribatların faturasın da HDP’ye çıkardı. Diğer yandan dünya ile ahiret arasındaki dengeyi ciddiyetle haramdan kaçınmada gören islamın red ettiği Türk-Islam sentezciliği ile arasında nasıl bentler kurulu olduğunu düşünmeden, kendisinden yana yükselen ırkçılığı kullanarak MHP’yi potasına almaya çalıştı. Yetmiyormuş gibi en yetkili ağızdan beyaz toros itirafı ve binlerce masum insanı katletmiş bu cinayet aracı suvarilerin dolaşımda olmaları ve Kürt siyasetinde yaşanan krizin belirginleşmesi hem metropol Kürtlerinde hem AKP’ye ikircikli bakan muhafazakar müslümanlarda seçim algısının ters-yüz edilmesine neden oldu.

Dolayısıyla ortaya çıkan % 49’luk traji-komik sonuç, ne saraya duyulan güvenin yarattığı sinerjinin, ne de seçmenin AKP’ye duyduğu tevazunun sonucu değil.

AKP’nin toplumun her katmanına kattığı artı değer, başlattığı ergenekon karabasanına yönelik soruşturma ve geleceğe yönelik sağladığı çatışmasızlık ortamı idi. Ancak 17-25 Aralık soruşturmasına neden saydığı, kırılan kolu yen içinden çıkartan yumurta ikiziyle yaşadığı bu fetret döneminde şekilde okunur hesaplarla süreci ters-yüz etmesi karşısında öncelikle muhafazakarlar şaşkına döndü. HDP’nin ne hikmetse tekrar Hindu rahipleri oynaması karşısında da Kürtler, siyaseten nasıl bir krizle karşı karşıya olduklarını bir kez daha gördü. Yaşanan acılar üzerinde sadece rant devşirmenin, acıları yaşayanlara başka türlü acı verdiğini gören Kürtler ve bu konsept mağduru yoksul muhafazakarlar, piyasaya sürülen trollere rağmen HAK-PAR’ın önemini kavramaya başladı. Rahmetli ABDULMELIK FIRAT’ın engin islam bilgisi ve dünyanın takdirle izlediği sayın KEMAL BURKAY’ın siyasi bilgeliğiyle bütünleşen yetkin kadrolarla şekillenen HAK-PAR, Kürt sorununun demokrasi içinde dostluk ve ortaklık temelinde çözülmesi bağlamında irade ve vizyon sahibi olduğunu bu son seçimde gösterdi.

HAK-PAR’a göre demokrasilerde ana tema, insan onurunun korunmasıdır. Bu da demokratik kültürün vazgeçilmezi adalet ve barışın insan odaklı paylaşılmasıyla mümkündür.

ALI KIZILAY
Emekli Öğretmen-YAZAR
Print