|
Orhan Çetin |
|
|
|
|
|
|
|
Hendek atlamakla gerçeği atlamak
|
2016-02-07 12:06
|
Orhan Çetin
|
|
Acımasız bir devlet terörüne kalkan ve hedef yapılan halkımızın şu sıralar yaşadıkları herkesin malumü. Burada yaşananları gereksiz bir tekrar etme niyetinde değilim. Ancak, bu savaşın Kürtlerin hayrına olmadığı, dahası, onların kıyımına yolaçtıği fikri, başta bu savaşın bire bir mağdurları ve akli selimle hareket eden herkesin ortak görüşü.
Zaten bunun yansımalarını halkın, PKK ve onun yörüngesinden bir türlü çıkamayan HDP"ye olan rahatsızlığından anlamak mümkün. Öyle ki, bu kopuş ilk kez bu kadar derin ve açık yaşanıyor. Bu kez ciddi ve kayda değer bir kırılma sözkonusu. Yıllcarca süren savaşın doğal sonucu gereği, seçeneksiz ve PKK"ye "mecbur" kalan halk, artık kendilerine açtığı "krediyi" geri çekiyor; sadece ve sadece kendi kıyımına yol açan bu uğursuz planı dipten gelen derin homurtularla, açıktan açığa sorgulamaya başlıyor.
Silahların sustuğu dönemde ölmeden, kurban vermeden, barış moduna giren, ekonomik ve günlük yaşamını ona göre kurgulayan Kürtler; bu psikolojiyle, gözlerini evlerinin önüne açılan hendeklerde açtı. Bölgenin en büyük Nato vurucu gücü Türkiye"nin ağır ve teknik silahlarına karşı; Kürt gençlerinin eline tutuşturulan tüfeklerlerle, "Devrimci Halk Savaşı" saçmalığıyla bu gençler ve bizzat halk hedef haline getirilmiş durumda. Harebeye çevrilen kentlerden geride yüzlerce ölümler bırakarak kitlesel bir göç, bir kaçış, büyük bir dram, içler acısı bir trajedidir yaşanan. Kürt Halkı"nı kırdırmadır.
Sol literatürde "devrimci durum", "devrim anı" gibi tabirler vardı. Sol Komünizm"de ifadesini bulan erken kalkışmalar, halk ayaklanmaya henüz hazır değilken start vermek, sol jargonda intiharla eşamlamlı sayılır, provokasyon olarak nitelenirilirdi. Köylerde ise iki aile veya iki aşiretin ilişkileri gerildiğinde zayıf tarafça, güçlü taraftan gelebilecek muhtemel saldırılar göz önünde bulundurulur ve aile fertlerine, " Kuro mala filankesê ji se û kûçikan zahftirin, wê gund di serê me da hilweşinin" (Falancalar itten, köpekten çokturlar , köyü başımıza yıkarlar) der, kavgadan kaçınmaları telkin edilirdi. Evet sevgili okurlar, herşey bu kadar net ortadayken, sizce PKK"nın kurmayları bu basit hesabi bile yapamayacak kadar aciz midirler? Ya da geçici bir heyecan ve akıl tutulmasından mı ibarettir bu hata?. Kaldı ki, bunu yanlış ve hata olarak bile değerlendirmekten uzak, nobran, buyurgan, eleştirilere karşı tehditkar; yetmedi, Kürt halkına çıkış yolu gösterenlere "hain" deme küstahlığınında bulunabilecek kadar pervasız olan bir örgütle karşı karşıyayız.
Oysa, Öcalan"ın ağzından defaeten, PKK" nin devlet menşeli olduğu, görevlerinin barışçıl ve demokratik yollarla kitleselleşen Kürt örgütlerine karşı savaşmak olduğu dillendirildi. Bügün, Kürdistan"ın diğer parçalarında gelişen ulusal her yapıya amansızca saldırdırarak Güney"deki yapıyı destabilize etmek için içerde ve dışarda hergün yeni bir provokasyon ve fitne peşinde koşuyor. Plan, adım adım hayata geçirilerek örgütün kuruluş amacına uygun davranılıyor. Şengal, şu sıralarda Kerkük"ü "kanton" ya da "özyönetim" adı altında Kürdistan"dan koparıp sömürgeci Irak yönetimine bağlama girişimleri; Suriye"de savaş başladığında, Esad"ın kendilerine sağladığı olanaklarla Kürdistan"ın o parçasında Suriye"ye karşı oluşan muhalefeti ezdikleri, YPG"nin Suriye ordusunun bir kanadı olduğunu utanmadan sıkılmadan söyleyerek, yine bu görevin gereği olarak savaşı mazlum Kürt halkının sırtına vurdukları, hendekleri halkımıza mezar ettikleri her vicdanlı insanın bildiği gerçeklerdir. Bu uğursuz vesayet ya da vekalet savaşının Kürtlerin değil, şii orijinli İran, Irak, Suriye ve patronları Rusya"nın savaşı olduğu gerçeği orta yerde bütün çıplaklığıyla duruyor.
Değerli okuyucular, hal böyleyken; kimi "Kürdistani" kesimlerin PKK gibi tarih boyunca Kürtlerin başına gelmiş/gelebilecek en büyük belayı "Kürt Ulusal Kurtuluş Hareketi" olarak nitelemeleri neyle izah edilebilir? Kürdistan"ın her dört parçasında sömürgeciler hesabına, Kürtlerin tüm ulusal kazanımlarını boşa çıkarmaya çalışan bu kirli taşeron yapı her vesileyle "Kürdistani" olmadıklarını dile getirdikleri halde, birilerinin ille de PKK"yi ve türevlerini "Kürt Partileri" gibi lanse ederek harcadıkları enerji ve zorlama oldukça düşündürücü ve manidardır. E, haliyle bu yapı böyle görülürse son "Hendek Savaşı" ile ilgili sözde eleştiriler de bu minvalde değerlendirilmeli. Dostlar alışverişte görsün kabilinden yapılan ve öze ilişkin olmayan, peşlerine taktıkları iyi niyetli onlarca insanın tepkilerini törpülemeye dönük bu tutum, esas itibarıyle PKK ile girdikleri angajmanı perdelemekten öte bir şey değildir. Ne yazik ki, PKK"nin yaptıklarını ve niyetini deşifre etmeden, zülfü yare dokunmadan girişılen her angajman bu durumun surgit devam etmesine katkı sağlar. Halk feveran ederken, PKK"nın asıl niyetine dokunmadan hendek siyasetini eleştirmek samimiyetsizliktir. PKK"yi incitmeden, kızdırmadan, karşısına almadan siyaset yapmak, esas işlevine dokunmamak Kürtlerin ulusal davasına hizmet etmez. Yalaka bir siyaset tarzı ulusal zeminde patinajdır.
Hendeklerin etrafında dolanmakla gerçeğin üstünden atlamak ve "birlik" rituelleri eşliğinde sergilenenler, birileri için samimiyet testi işlevi görüyor. Halka öncülük, halkın gerisinde kalarak yapılmaz; onlara çıkış yolu göstererek, cesur ve kişilikli bir siyaset tarzıyla mümkündür. Değilse, sıradan her insanın dile getirdiği "PKK silah bırakmalıdır, PKK yanlış yapıyor" türünden temenni ve serzenişlerle yetinip, bu yapının arkasındaki güçleri ve amacını gizlemekle; onurlu, halka güven veren "Kürdistani" bir duruş sergilenemez.
|
|
|
|
|
|
|