2024-03-28
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Cengiz Aktar
 
İstanbul ve İstanbullular kazandı
2013-09-13 20:30
Cengiz Aktar
Dualar kabul oldu, şehir ve şehirliler şimdilik bir nebze nefes aldı. Darısı başta Kanal olmak üzere diğer “lüzumsuz projelerin” başına inşallah. Olimpiyat denince ortaya saçılıveren millî gururla başedebilmek kolay değil. Birkaç Donkişotun dışında Olimpiyat denince akan sular duruyor. Ne kimsenin ödenecek bedelden haberi var, ne de umurunda. Millî gurur böyle köreltici ve öldürücü bir duygu. Kapadokya’da öldürülen Japon turist Tokyo’ya kurban mı gitti acaba? Allahtan başka kıstaslar var ve devreye girdikleri anda millî ve siyasî kibir, öküze benzemeye çalışan kurbağa misâli berhava oluveriyor. Dikkat edilirse, Türkiye ne zaman uluslararası kıstaslarla değerlendirilse daima soru ve sorunlar peydahlanıyor. FIFA, IAAF, AİHM, BM, AB ve diğer bütün uluslararası kıyas mekanizmalarında kan uyuşmazlığı gösteren bir “Türkiye meşrebi” beliriveriyor. Değerli yalnızlık!

Kıstas spor ahlâkı, sportif başarılar olunca bugün memleket şike ve doping ile anılıyor. Bunlar bize mahsus hastalıklar değil ama mesele Olimpiyat organizasyonu olunca ağırlıkları artıyor. Futbol mâlum, hiç açmayalım. Spor derken, Olimpiyat rantı olarak harcanması düşünülen 20 milyarı “spor âşığı” Başbakan acaba spor altyapısına tahsis eder mi? Tabii ki etmez. Zira o yatırımın getirisi uzun vâdeli, kibri ve rantı ânında tatmin edebilecek kapasitesi olmaz.

Genel siyasî tablo daha olumlu değil. Türkiye şu aralar uçsuz bucaksız bir kibir, Suriye’de savaş kışkırtıcılığı, otoriterlik, hoşgörüsüzlük, sorun çözme beceriksizliği, tekadamlık ve iyice yalpalamaya başlayan ekonomisiyle anılıyor. İktidar partisinin 2002’den bu yana tek başına seçim kazanarak ülkeyi siyasî istikrar havzasına dönüştürdüğü algısı artık dışarıda geçerli değil.

Üçüncüsü mâlum çifte standart. Tokyo’nun kazanmasından sonra “bizi sevmiyolar” nakaratı yine dolaşıma girdi. Özellikle Avrupalıların Madrid elendikten sonra İstanbul’a oy vermediği söylendi. Olabilir. Peki, hükümet yetkililerinin Avrupa’ya mütemadiyen ayar verdiği, AB’ye hakaret ettiği Türkiye kendini Avrupa’nın adaylarından biri olarak mı konumlandırdı? Acaba “Olimpiyat düzenleyecek ilk Müslüman şehir” vurgusuyla tam aksi yönde ve yanlış bir taktik izlenmiş olmasın? Hem de Başbakan’ın “İslâm dünyasıyla bağları kesiyorlar” serzenişi Müslüman Senegal’in İstanbul’a karşı oyuyla anlamsızlaşmışken...

Sonuçta 20 milyarlık ağız sulandıran bütçe bile yetmedi demek ki. Yoksa Olimpiyat lobisi İstanbul’un beşerî, kentsel ve doğal dokusunu görmez. Yabancı şirketler ise yıllardır ve giderek daha açık bir biçimde yapılan danışsız ve denetsiz devasa ihalelere bayılırlar.

Bugün artık pek kimse Başbakan’ın “Hoşgörü şehri İstanbul’dan samimi bir selam göndermek istiyoruz” lakırdılarını yutmuyor. Aksine Buenos Aires’te sokak “Türkiye Olimpiyatlar’a aday olacağına önce Gezi olayları sırasında öldürülen beş kişinin katilini yargılasın” diye slogan atıyordu. Keza dünyada artık pek kimselerin Erdoğan’la tamamen özdeşleşmiş bir Türkiye’ye armağanda bulunmasını beklememek lâzım.

Bu sevimsiz tabloya mukabil bu cuma dünyanın en takdir edilen ikinci bienali olan, İKSV’nin düzenlediği Uluslararası İstanbul Bienali’nin on üçüncüsü başlıyor. Afrika, Asya, Avrupa, Müslüman kardeşlerimiz herkes İstanbul’a akın ediyor bu hafta. Spor ve siyasetteki lagarlığımıza karşı sanatsal yaratıcılığımızın maşallahı var ama prestiji Olimpiyat’ta arayan gafillerin indinde değeri yok. “Anne ben barbar mıyım?”


cengizaktar@gmail.com

-----------------------------------------

Taraf-10 Eylül



Print