2024-05-19
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Ali Kızılay
 
MUHALİF KÜRT SİYASETİ,ALBENİLİ CAKALAR VE SEMBOLLER
2013-10-05 23:31
Ali Kızılay
Samuel Smile’nin basit görünen ancak düşündürücü bir öngörüsü var.’Kendine yardım edene Allah’da yardım eder.’Özdeğiş niteliğindeki bu sözler,kendine yardım yetisinin geliştiği insanlardan meydana gelen toplumların,her zaman içinden azimli ve kudretli önderler çıkarma yetisine de sahip olduğunu açıklar gibidir.Çünkü önder,yol göstericiliğiyle toplumun dinamiklerini harekete geçirerek ufkunu açar ve can veririr.Böylece başkaları tarafından yönetilmeye,sömürülmeye tahannüllü fiziki yollar tıkanır.

Buna karşın,kendine yardım yetisi köreltilmiş,eski ile yeni arasındaki farkı algılamasına izin verilmemiş toplumların dinamikleri ne kadar güçlü olursa olsun,demokratik geleneklere,demokrasinin öngörülerine tahammülü olmayan iç işgalci katmanların insafına terkedilmiş ise bırakın demokratik yapının nasıl oluşacağı,sosyal ve iktisadi adaletsizliğin nasıl giderileceği…Bu kirli ağların nasıl mutlaklaştırılacağı üzerinde dayatmalar ve politikalar üretilecektir.

Günümüzde Kürt çoğunluğun haklarına ipotek koyanların,sahte demokrasi mücadelesi verenlerin her yerde ‘demokrasi’diye çığlık atmakla kendi inanmadıkları yalana toplum inandırılmaya zorlanıyorsa,Kürtler çatışmalı ortamın yarattığı komplikasyonlarla yaşamaya alıştırılıp kendine yabancılaştırılıyor,bayatlamış hilelerle kirlilikler,failleri aramızda cinayetler ört bas ediliyor,toplu mezarlar üzerinde tepiniliyor ve Kürt siyaseti ciddi anlamda kirletiliyorsa,bu Kemalist trajedi karşısında muhalif Kürt siyasetinin kendi içindeki zikzakların,küçük şahsi esrikliği bırakıp ayıkarak ortak paydada siyasi mevzi oluşturamayışının payı ve günahı küçümsenir gibi değil.

Demekki olmuyor.Muhalif Kürt siyasetinin,her seçim öncesi kısmet arayışına çıkmış gelin adayı gibi süslenip püslenerek albenili cakalarla birilerine ‘al beni al beni’diye kırıtıp göz kırpmalarla Kürtlerin trajedisi sona ermiyor.

Oysa yaşanan süreç,otuz yıllık değer yitiminin boyutlarını önümüze sermiş.Bu sürecin önümüze serdiği en önemli boyutun,Kürtlerin temel insan hak ve hürriyetlerinden yoksun bırakılışın kanıksanmak istencinin,çatışmalı ortam süresince edinilen ayrıcalık ve rant siyasetiyle sosyal ve iktisadi talan dokunulmazlığı ve yaratısı yokluğun,sefaletin,ahlaki çöküntünün insani tepkiye dönüşmesinin adeta yasaklanışıdır.Öyle ki tepkisini çaresizlikten dilencilikle dışa vuranlar için bile’bunlar Kürt değil.Dışarıdan yönlendirilen dilenci çetesinin süreci baltalama tuzağı,’deniliyor.Süreç bu.Elbette baltalanmamalı ve yoksulların elindeki gizemli balta alınmalı.

Dünyanın neresinde olursa olsun,siyaset boşluk kaldırmazken,Kürt coğrafyasında siyaset arenası o kadar boş ki,kemalizm inkarcılığına sığınmalarla insani,ahlaki hak ve taleplerinden caydırıcı diktatoryal bileşenle esrimiş,korku psikozundan kurtulamamış Kürtlerden bu kez ‘hııı’mantığıyla bir Arap geleneği olan ‘hülobi’yle liderin hayali etrafında def çalarak hiçbir şey sorgulamadan şıkır şıkır oynaması isteniyor.Aslında bu istenç,kişiye duyulan saygıdan değil.Dayatmaların yaşam bulması için ihtiyaçtan kaynaklanıyor.Çünkü kemalizm otoritesine dur diyecek anti otorite anlayışıyla denge oluşturacak muhalif Kürt siyaseti canlanmak istemiyor.Eh. Bazen klavye başında kükrüyor,o kadar.

Öyleki ergenekon soruşturmasıyla çatısından başlanan tasfiyeyle bu yapıdan her tuğla çekildiğinde ,rota Kürt ergenekonuna yöneldikçe,Kürt siyasetini biçimlendiren sömürgeciliğin alt yapısı,gölgesine sığındığı kemalizmin gücüyle AKP ve Kürt muhalefetinin üstüne çullanıyor.En son gerekli veya gereksiz başlayan Gezi eylemlerinde her ne kadar laf canbazlığıyla söz ustalığı farklı şeyler olsa bile,kendini söz ustası merhum Osman Bölükbaşı sanan veya sananlar,celep mantığıyla Kürt gençlerini eylemlere katmak için az mı çabaladılar?O çatışmalarda bir iki Kürt genci de yaşamını yitirseydi ergenekonun tam istediği gibi Kürt coğrafyası cehenneme dönüp süreç yara almayacak mıydı.Neymiş efendim.Amaç demokrasi güçleriyle itifak arayışıymış.Bir kere o güçler her sahneye çıktığında Türk solu tabir edilen kemalist kuşatmadan kurtulamadığı,darbelerde kırımdan geçtiği için öyle bıkkın ki sandığa gidip oy bile kullanmıyor.Bu eylemlerde Kürtleri kullanmadaki amaç,Kemalizm adına AKP’nin tabanından tuğla çekmekle ergenekonvari hizaya getirmek ve muhalif Kürt siyasetine ayar vermekle sürece müdahaleden uzaklaştırmaktı.

Zaten kemalizm 1935’ten beridir feodal yapının egemenliği için inanılmaz efor harcıyor.Böylece Kürt çoğunluğun hakları çürütülüyor,toplumların yaşam kaynağı adaletten mahrum bırakılıyor.

Kürtler hiç kuşkusuz büyük önderler yetiştirmiş kadim bir halktır.Ancak önderlik ve siyaseti ortak paydada yoğurma olanağı bulamadıkları için başarılı olamamışlar.Günümüz Kürt siyasetine değişen dengeler gözetilerek bakıp tarafsız bir bakışla elimizi vicdanımıza koyarak Kürtlerin ruhi ve fiziki durumunda yaratılan tahribattan yararlanmak yerine trajedisini onma aşkıyla zaman makarasını geriye sarıp tekrara başa doğru izlediğimiz zaman,Kürt siyasetinin ihtiyaç duyduğu bir lider profili karşımıza çıkar.Her ne kadar kendisinden fazla söz edilmesinden hoşlanmadığını biliyor olmama rağmen bunun Sayın Kemal Burkay olduğunu söylemeyi vicdani sorumluluk sayıyorum.Bu söylediğim siyasi anlamda taraf olmaktan kaynaklanmıyor.Sosyal demokrat bakış açımla Kürt siyasetinin ihtiyacındandır.Artık olmuyor.Meydanlar ve sandık dururken ruhsal dengesi bozulmuş,psikolojik desteğe ihtiyaç duyacak boyutta insiyatifçilik anlayışıyla kura torbasından kısmek beklemekle Kürtlere yazık ediliyor.

Dünyanın her yerinde halklar,sembolleşen liderleriyle anılır.Sembol olmak zoraki dayatmalarla değil,hak edilir.

Roma’yı yakıp yükselen yalımlar karşısında zevkle tar çalan Neron da liderdi,kendi döneminde Roma imparatorluğuna en parlak dönemini yaşatan ve Diyarbakır surlarını da inşa eden (M.S.320-339) I. Konstanstin de liderdi.

Print