2024-12-08
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Kemal Burkay
 
STOCKHOLM’DAN MEKTUP
2016-05-24 21:35
Kemal Burkay
Günler vızır vızır geçiyor.

Birkaç gün önce İsveç’in güneyinde, Helsinborg’de, dostum ve yoldaşım Orhan’larda idim. Onlar şimdi kızları Stran’ın müzikteki başarısını kutluyorlar.

İki gün önce de oğlum Baran ve ailesiyle idim. Onlarla iki gün geçirdim. Torunum Liyam daha da büyümüş. Altı ay önce henüz emeklemekte olan Kevin ise artık yürüyor, hatta koşturuyor.

Bugün Mustafa ve eşi Fatoş’la 30-40 kilometre ötede Sigtuna adında küçük bir kente gittik.

İsveçlilerin ilk kurdukları şehir ve ilk başkentleri imiş.

Melaren denen körfezin kıyısında.

Bu Melaren denen körfez Stockholm"un içinden bir ahtapotun kolları gibi salkım saçak dörtbir yana uzanır.

Yani dört bir yanımız deniz. Ama tatlı sularla, yani ırmaklarla beslendiği için de bir tür tatlı su denizi...

Şirin mi şirin bu küçük şehrin tarihi dokusunu korumuş ve restore etmişler. Turist kaynıyordu.

Orada yemek yiyecek bir yer ararken girdiğimiz pizzacı Diyarbakırlı bir Kürt çıktı!

Biz Kürtler de Darendelilere döndük, her yerde bitiyoruz.

Benim çocukluk yıllarımda Darendeliler işportacı idiler ve esans satarlar, ülkenin dörtbir yanını dolaşırlardı.

Bu yüzden, "Hindistan"da bir taş kaldırmışlar, altından bir Darendeli çıkmış!" diye bir söz vardı.

Şimdi bunu tüm Türkler ve Kürtler için kullanabilirsiniz. Avustralya, Kanada gibi en uzak yerlerde de varız.

Hatta dört bir yana kaçışan, Hristiyan diyarlarına sığınmak için akıl almaz bir efor harcayan, bu yollarda Odysseus‘un maceralarını bile gölgede bırakan Müslümanlar"ın adım atmadığı Suudi Arabistan"da ve Katar"da bile varız.

Ne ilginçtir, Müslümanların cehennemi kendi ülkeleri, cenneti ise Alp dağlarının ötesinde... Umuda yolculuk doğuya değil, batıya doğru…

Onları bu duruma düşüren ise kendi kralları, emirleri, diktatörleri…

Ah onları bir devirebilseler! Devirdikten sonra bir benzerini, hatta daha beterini değil, demokratik, adil bir düzen kurmayı da başarsalar her şey çok farklı olurdu; cehennem cennete dönerdi.

Ama belli ki buna daha çok zaman var. Bu hamur daha çok su götürür. Bu iş belki de yüzyıllar alacak…

Batı Avrupa’nın geldiği yol böylesine uzun değil mi? Onlar da yüzlerce yıl süren dinsel ve mezhepsel boğuşmaları, etnik savaşları, faşizm dönemlerini yaşamadılar mı?

Ne yazık ki böyle!

Birkaç güne kadar dönüyorum. "Kendi rızamla ve kendi cehennemime" diyecektim ama, cennet de cehennem de bir yönüyle insanın kendi içinde, ya da kendi elinde.

Beyni özgür insan zindanda bile özgürdür, beyni tutsak olanı ise saraya, ya da gül bahçesine koysan hiçtir.

Şu dörtlükte dile getirildiği gibi:

Gözü tok ol, dünya malı hepten senin olsa ne çıkar
Sevenin olmasa, çevrende binler dolansa ne çıkar
Kimi zindanda bile özgürdür, alnı ak, başı diktir
Kimi de at gibidir, sultan ya da halifenin olsa ne çıkar


Rubainin Kürtçe orijinali:

Çavtêr be, malê dinê hemû yê te bin çi
Ger dildar nebe, li dor te hezar hebin çi
Hin di zindanê da serbilind in, azad in
Hin wek hesp in, yê sultan û xelîfe bin çi


-------------------------------------------------------------


24 Mayıs 2016




Print