|
Umur Talu |
|
|
|
|
|
|
|
Hakikaten yazık, çok yazık!
|
2016-07-05 19:33
|
Umur Talu
|
|
Müsaadenizle şöyle özetleyeyim:
Bir fesadın büyümesine göz yumuldu…
Sonra da şaşkın şaşkın oturuldu:
Bu karga benim gözümü niye oydu?
***
Keşke onca insan değil, sadece göz olsaydı, iki gözüm.
Lakin “sıfır sorun”un, “barış”ın teğetine gelmiş memleket, kan olmuş akıyor ve efendiler hala tepeden bakıyorsa…
Bırak tenkidi menkidi; önce çuvaldızı alıp...
***
Müsaadenizle şöyle özetleyeyim:
1.Suriye ve Esad “aşırı” dostumuzdu; önceki iktidarları “kuşku ve korku yüzünden” düşmanlık yaratmakla suçlayacak kadar.
2. Suudi ve Katar ittirmesi, “Sünni Blok” gazı, şimdi ıslık çalan Batı’nın dürtmesiyle “Suriye iç savaşı”na yazıldık.
3. Taraftardan öte, “büyük oyuncu” işte.
4. “Kendi çözüm ve barışı” eşiğine gelmiş bir devletin kadim korkusu, “Suriye sınırında bir Kürt şeyi” büyüdü. (Öteki sınırda Irak Kürtlerine karşı o korku kalmamıştı artık. Ama Suriye Kürtleri fazla akrabaydı!)
5. Hesapta en iyisi, Esed indirilirken, sınırda da “kırmızıçizgili devlet geleneği zekâsı”yla bir Arap-Türkmen hattı olsun, kalsındı.
6. “Kobani’nin düştü düşecek hali” o yüzden müjde gibi dolaştı yurdu.
7. Fiilen kim düşürecekti Kobani’yi? O sıra orada hangi “Sünni grup” varsa; işte Havalimanı’ndakiler mesela!
8. İçeride “barış” eşiğinde olduğu sanılan memleket, Suriye’nin tamamı bir yana, bilhassa Kobani-Rojava üzerinden “bir nevi iç savaş” halindeydi.
9. Hem de ABD baskısıyla İncirlik “Kobani direnişine destek için” açılırken; “Kobani’de Işid’le savaşmak üzere” Iraklı Peşmergeler Türkiye’den geçirilirken.
10. Kobani orada düşmeyince, iki yönden “buraya” düştü: PKK, Kobani’yi içeriye taşımak istedi; devlet de “Kobani’yi içeride çözmek.”
11. Işid de Kobani’yi, önce 7 Haziran seçimi arifesinde Diyarbakır bombasıyla, sonra Suruç’la Türkiye’ye taşıdı hepsinden önce. Hedefleri birinde HDP mitingi, diğerinde “düşmemiş Kobani”ye yardım için toplanmış insanlardı.
12. Yetmedi, Işid Kobani’yi Türkiye’nin kalbine, Ankara’ya da taşıdı.
***
O sıra, hatta Sultanahmet ve İstiklal saldırıları olduğunda da, devletin en üstten inancı şuydu:
Işid Türkiye’de sadece belirli hedeflere saldırıyor! Tercümesi: Kürtler, Aleviler, turistler!
Yani yanılgı, illüzyon bildiğimiz gibi değil!
Işid, katliamları adıyla üstlenmediği için, devletimiz, iktidarımız da telaffuzda güçlük çekiyordu. Ankara Garı Katliamı’na “terör örgütlerinin kolektif eylemi” denmesi gibi!
Havalimanı Katliamı’nda bile o kelimenin zor çıkması, Havuz’da “Rusya ve İsrail’le barışa karşı ABD, yok İngiliz, yok İran eylemi” denmesi gibi. ***
Reyhanlı, Suriye’yi sınırın az içine; Suruç, Ankara Garı katliamları Kobani’yi Türkiye’ye, ama devletin sandığı-sunduğu şekliyle, “sadece belirli kesimlere karşı” taşımıştı…
Havalimanı Katliamı artık adını koyuyor:
Işid’i tamamen Türkiye’ye taşıdı.
Artık devletin o teşhisi gibi, “Aleviler, Kürtler, turistler” gibi hedefler yok; eğer “Dış Hatlar”da sadece yabancılar olur zannedilmemişse!
***
Artık yukarıdaki 1. maddeye, yenide başa veya başaltına dönebiliriz.
“Devlet kibri” şu sıra Rusya’dan İsrail’e, hava sahası ihlalini yutarak, Mavi Marmara’yı batırarak “dostluk” kovalıyor.
Yeni müjde: Darbeci Sisi’yle de, Kobani’yi şey yapsın, Diktatör Esed ile de barışabiliriz!
“Bböbürlenme süreci” tavsadı, başa dönme telaşındayız. Tamam, olur.
Ama şunca “şehit”, yüzlerce ölü, bunca kayıp, onca nefret ve acı birikimi, şunca enerji, duygu, güven, kaynak kaybı; daha da büyüyen endişe ve tehlikeler; memleketin yarılması; Türkiye’nin bütün dünyada yitirdiği itibar, güven, sempati; her yerde “soykırımcı” Işid ile anılması; buharlaşan çözüm ve barış umudu; dışta komşuların da içeride komşuluğun da sıfırlanması…
Hepsi hepsi n’olacak?
***
Vallahi benim aklıma da o geliyor:
Suriye’den Mısır’a, Rusya’dan İsrail’e; Kobani’den Ankara Garı’na; kırılmış, kaybedilmiş, bir öyle bir şöyle denmiş ne varsa…
Hepsini Davutoğlu’nun eşantiyon başbakanlığına yüklersiniz, olur biter!
Tabii kendisi de kabul ederse ama, hiçbir şeye pek itiraz etmediğine göre…
***
Biz Moskova’ya şeker lokum helva dağıtıyoruz; hala “PKK ile PYD aynı” diyoruz…
Rusya Dışişleri Bakanı ise, Işid ve diğerlerini kastedip diyor ki, “Türkiye topraklarının teröristler tarafından kullanılmasına son verilmeli.”
Havalimanı Katliamı madde madde koşup düştüğümüz son menzil işte!
Hakikaten, paramparça düşmüş onca insana yazık.
***
Şunu da söyleyeyim: Kimseyle barışılmasına, yumuşamaya karşı değilim. Ama esas olan, burası, kendimiz!
----------------------------------------------------------
Habertürk- 3 Tek-mmuz
|
|
|
|
|
|
|