2024-03-29
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Gökhan Bacık
 
Kürt devleti kaçınılmaz hale gelir mi?
2016-07-12 21:36
Gökhan Bacık
Günlük ve komplocu düşünmeye alışan zihin, her olayı bir aktörün eseri olarak görmek istiyor. Halbuki dış politikada makro sonuçlar karmaşık süreçlerin sonucudur. Mesela 20. yüzyılın başında Osmanlı topraklarındaki Araplar koparak kendi milli devletlerini kurdular. Halbuki bu sonuç, yüz yılı aşkın süre devam eden karmaşık bir karışıklık devrinin sonucudur. O nedenle “Arap devletinin kurulmasının sorumlusu kim?” sorusu anlamsızdır. Yüzlerce karar, binlerce hata ve dinamik sonucunda zaman, bir Arap devletini doğurmuştur.

Kürt devleti olgusu da siyasilerin hatası/sevabı olmaktan ziyade böyle bir karmaşık sürecin sonucunda bir gün kaçınılmaz olarak karşımıza çıkar mı? Önce Arap örneği olayına devam edelim. İyi okuyan birisi 19. Yüzyıl Arap-Osmanlı ilişkilerini okuyunca şunu görür: Bir sürü gelişme, bir sürü yerde isyan, Osmanlı’nın karşı atakları, öldürülen insanlar, devreye giren büyük güçler ve özellikle İngiltere, daha sonra değişen Osmanlı idarecileri ve bu değişime göre soruna güya çare olacağı düşünülen yeni ajandalar…. Bütün bunlar yüzyıl sürmüş ama sonunda Araplar, Osmanlı devletinden kopmuş ve devletlerini kurmuştur. Bu ayrıntı karmaşası içinde hep sabit giden bir çizgi vardır: Bu gidişli gelişli, inişli çıkışlı zaman seyrinde bir sabit Arap devleti gerçeğinin hızla ortaya çıkmasıdır.

19. Yüzyıl tarihindeki Araplar kelimesi yerine Kürtleri koyarsanız büyük bir benzerlik görürsünüz. 1980’ler, isyanlar, PKK olayları, yeni siyasetler, uzlaşı, tekrar savaş, kent savaşları, Suriye krizi, şu bu derken süreç her geçen gün daha zor bir aşamaya gelmektedir. Hal böyle olunca bir gün artık “Bütün bunlara kim yol açtı?” sorusu anlamını yitirir ve asıl mesele, devletleşme aşamasına gelmiş Kürt gerçeği olur.

Pakistan’dan başlayan ve Libya’ya kadar uzanan bir alanda devletler çökmüştür. Bu gelişme sonucu büyük etnik gruplar, etnik kimliklerine geri dönüyor. Bu dönüşü ters yönde ikna edecek bir ulus devlet örneği yok. Suriye böyle bir örnek değil, Irak da değil. Artık Irak, merkezi bir Şii devlet. Sünnilerin ve Kürtlerin ne yapacağını bilmiyoruz.

Dolayısıyla Kürtlerin hangi siyasi kalıp içinde kalacağı sorusuna cevap vermek gittikçe zorlaşıyor. Hem Suriye’de hem Türkiye’de Kürt nüfusun yaşadığı yerlerde ordular, tanklar boy göstermekte. Bu büyük bir kriz demektir. Normal bir devlet, vergi memuruyla, trafik polisiyle yahut hemşire, öğretmen gibi aktörlerle varlığını ispat eder. Bir kentin sokaklarında, çocukların oyun oynadığı parklarında tanklar boy gösteriyorsa büyük bir kriz var demektir.

Türkiye projesinin, Kürtlere yönelik ikna edici argümanları artık nedir? Refah mı, güvenlik mi, istikrar mı? Demokrasi mi? Yoksa sonsuza kadar sürecek bir çatışma ile korkutmak mı?

Daha önemlisi şudur: 2016 yılında Kürt sorununun vardığı eşik artık büyük ölçüde geri dönülmesi mümkün olmayan bir yolun sonudur. Tekerleği buradan geriye götürmek artık çok zor hatta imkânsızdır. Burada bir durup “siyasal ve sosyal düşünce kampı” yapılmazsa bu tekerlek büyük ihtimalle eşiğin öbür tarafına doğru yuvarlanmaya devam edecektir.

----------------------------------------------

Yeni Hayat-11 Temmuz
Print