2024-03-29
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Baran Kartal
 
HAK-PAR’ı kitlelerle buluşturmak için seferber olunmalıdır
2016-10-16 18:56
Baran Kartal
Sosyal medya da HAK-PAR/ PSK ayrışması nedeniyle bitmek bilmeyen, karşılıklı suçlamalarla devam eden tartışmalar sürüyor.

Yıllarca aynı dava uğruna aynı çatı altında mücadele eden insanlar bu gün yaptıkları tartışmalarla birbirilerinin yurtseverliğini ve samimiyetini sorgulamakta, hakaretlere varan akıl dışı ifadeler kullanmaktalar.

Üzüntüyle izlediğimiz bu tartışmalar bir yana, bütün bunlardan uzak, tarafsız ve objektif bir bakış açısıyla olayı ele alıp incelemek gerekir diye düşünüyorum.

Öncelikle HAK-PAR neden ikiye hatta üçü bölündü sorusunu sormak ve bu soruya cevap bulmamız gerekmez mi?

Birincisi HAK-PAR’ın hedef alınmasının nedeni Kuzey Kurdistan’da alternatif olma yolunda ciddi adımlar atmış olmasıydı.

Bunu somutlaştırırsak; 2002’de HAK-PAR bir birlik projesi olarak kuruldu. Ancak 2009’a kadar ciddi anlamda bir gelişme gösteremedi. 2009 yılı HAK-PAR açısından bir dönüm noktası oldu. HAK-PAR bir alternatif olarak 2009’daki yerel seçimlere katılma kararı aldı.

Bu durum Kuzey Kurdistan’da HAK-PAR’ın Kürtler tarafından bilinip tanınmasına olanak tanıdı. Hak-par ilk kez 2009’da parti olarak seçimlere girmesi, Kürtler tarafından yeterince tanınmamasına ve kısıtlı olanaklara sahip olmasına rağmen birilerinin korkulu rüyası oldu.

Hele ki yine 2009’da Ağrı’da açık alanda Newrozu kutlaması birilerini o kadar çok korkutmuştu ki kesinlikle bu partinin ve bu kesimin gelişimini engellemek, bir an önce Kurdistan siyasetinde pazifize için harekete geçildi.

Dolayısıyla tasfiye planları bu dönemden itibaren sistematik bir şekilde bu kesime karşı devreye sokuldu. 2011 gelindiğinde ise bu tasfiye projesi artık uygulamaya koyuldu. Bu kez vurarak ya da yok ederek bu kesimi bitiremeyeceklerini akıl hocalarından öğrenmişlerdi. Nasıl bu kesimi Kürdistan siyasetinde pazifize edeceklerini çok iyi biliyorlardı ve bu planı uygulamaya koydular.

Çünkü işin hazırlı kısmı çoktan bitmişti. Artık sıra uygulamaya gelmişti ve eski yöntemlerle değil de yeni stratejiye göre bu kesim tasfiye edilecekti. Bu nedenle de “birlik” adı altında bu kesime gelip kolayca ağlarına taktılar.

Ama bir şey hesaplayamadılar.

O da bu kesimin oluşmasına ömrünü adayan Kemal Burkay’dı.

Çünkü galiba onu küçümsüyor, sadece bir yazar ve çizer olarak görüyor. Kenarda durmasını istiyorlardı.

( Kemal Burkay’ın kimi arkadaşları bile yani şimdiki PSK adını kullananlar da ona bu gözle bakmaktadırlar)

Kemal Burkay’ın böyle bir şeye karşı olmasına rağmen hatta yazılarında bunu dile getirmesine rağmen HAK-PAR 2011 Haziran seçimlerine girmedi ve tasfiye süreci de bu süreçten itibaren işlenmeye başladı.

2012 gelindiğinde ise Kemal Burkay Türkiye’ye dönmüş ve hakkında inanılmaz derecede kara bir propaganda yapılmaya başlanmıştı. Hatta kimi yakın arkadaşları bile Kemal Burkay hakkında yürütülen bu kara propagandaya ortak olmuşlardı. Çünkü tasfiye planı tüm hızıyla uygulamadaydı.

Yine Kemal Burkay HAK-PAR’a üye olduğunda tasfiye sürecinde içerde yer alan bazı medyatik “yoldaşlar” gazetelere boy boy pozlar vererek HAK-PAR’dan ayrıldıklarını ve tasfiyenin sürdüğünü medya yoluyla akıl hocalarına duyurmaya çalıştılar.

2012 Kasımına gelindiğinde ise HAK-PAR’ın başına Kemal Burkay geçince bu kez de HAK-PAR’ın zayıflatılması ve seçenek olmaktan çıkarılması için çalışmalar hızlandırıldı.

Bu süreçte HAK-PAR’dan çeşitli gerekçelerle kopanlar yeni oluşumlar kurdular. Ancak onlarında büyümesi ve bütünleşmesi önlendi. Onlarda ikiye üçe bölünerek etkisiz hale getirildi.

böl-yönet planı devredeydi.

Bölünüp parçalanan ve etkisiz hale getirilen yurtsever kesimi kolayca kontrol altına almak kolaydı.

bu tasfiye süreci her ne hikmetse genellikle seçim dönemlerinde birlik kandırmacası adı altında yapılıyordu. Nihayetinde her seçim süreci sonrası yurtsever kesimler yeniden bölündü, yeni yeni gruplaşmalarla ufaldı.

Şimdi bu projeyi yürütenlerin önlünde tek bir engel var.

Oda HAK-PAR ve sahte “birlik” kandırmacalarına karnı tok olan Kemal Burkay’dı.

Çünkü bu kesim 2009’dan beri bunların içlerine bir korku salmıştı. Bir türlü bu kesimi Kurdistan siyasetinde pazifize edemiyorlardı. Tasfiye ettiğini düşündükleri her an HAK-PAR daha güçlü bir şekilde karşılarına çıkıyordu.

Bunun en somut örneği ise 2014 Mart ayında yapılan yerel seçimler oldu.

Çünkü bu seçimde HAK-PAR oylarını ikiye katlamakla kalmadı aynı zaman da Kurdistan’da ki Muş’a bağlı bir belde belediyesini de kazandı.

Bu durum birilerinin korkulu rüyası olmaktan çıkıp onların kabusu haline geldi.. Bunun içinde oturup yeni bir strateji uygulamak gerekiyordu; oda Truva atıydı.

Yani içten bitirmeydi.

HAK-PAR 6.Kongresi HAK-PAR’a yönelik yeni bir operasyonun sahneye koyulduğu bir gün oldu

PSK’nin 10. Kongre kararlarını kendi keyfine göre yorumlayanlar burada “HAKPAR’A zarar verilmemeli” kararını unutarak HAK-PAR’lıları istifa etmeye çağırdılar.

Velhasıl HAK-PAR üçe bölündü; HAK-PAR, PSK ve ikisine de mesafeli duranlar. Birilerine göre plan başarıyla uygulanmış ve iş bitmişti. Çünkü mevcut durum bunun göstergesiydi.

Bana göre HAK-PAR’ın ikiye hatta üçe bölünmesinin temelinde ne HAK-PAR’ın 6.kongresiydi ne de PSK’nin 10.kongresi vardı. Temel sebep şuydu; HAK-PAR Kurdistan siyasetinde alternatif olmaya başlamış olmasıydı. Bunun başka da bir izahı yoktur.

Fakat yine unuttukları bir şey vardı oda Kemal Burkay ve ne zaman Özgürlük Yoluna fedakârlık konusunda birine ihtiyaç duyulmuşsa, bu fedakârlığa koşarak giden Demir ailesiydi. Nitekim en iyi örneği de Yılmaz Demir’dir. Ayrıca Fehmi Demir de bu dava uğruna hiçbir tereddüde kapılmadan kendini feda etmiş ve HAK-PAR’ın bölünmesinin önüne geçerek HAK-PAR’da ki yoldaşlarının birbirlerine daha da kenetlemesine vesile olmuştur. Dolayısıyla 2011 yılından beri tasfiye sürecine tabi tutulan bu kesimin en önemli özelliği de yine akıllarına gelmemiş gibi. Oda şu; onlar Truva atı ile bölmeye, pasifize ve tasfiye etmeye çalıştıkları bu kesim Kemal Burkay’ın etrafında toplanıp kenetlenerek daha güçlü ve daha örgütlü bir kesim haline dönüşmesiydi.

Bu durumun en somut örneği de HAK-PAR’ın Kurdistan siyasetinde alternatif olma yolunda girdiği 2015’in 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde oylarını yüzde yüz artırarak 110 bin gibi azımsanmayacak bir kitleye ve tabana ulaşmış olmasıdır.

Nihayetinde birilerinin evdeki hesabı çarşıya uymadı.

Truva atı planları suya düştü.

Acaba planları suda ıslandı mı o bilinmez. Ancak HAK-PAR’ı pazifize edip tavsiye etme planlarının suda ıslandığı bir gerçek!!!

HAK-PAR kendisini kanıtladı, ardada yapılan 2 seçime de girerek görünür oldu. Görüşlerini kitlelere taşıdı, Kürt halkının taleplerini cesurca dillendirdi ve İSTİKRARLI bir seçenek olduğunu kanıtladı.

Artık, HAK-PAR’ı büyütmek kitlelerle buluşturmak için seferber olunmalıdır.


Print