2024-03-29
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Yılmaz Çamlıbel
 
Birlik denilen sihirli kelime
2016-12-18 21:09
Yılmaz Çamlıbel
Yıllardan beridir ülkemizin semalarında, her derde deva olan sihirli bir kelime dolaşıp duruyor. Açılan her ağızdan önce “Birlik” kelimesi çıkıyor. Diğer kelimeler onun kuyruğuna takılıyor. Aşağılanan, sömürülen, horlanan ve baskı altına alınan tüm toplumsel gruplar bizleri, oluşturdukları birlik şemsiyesinin altında el ele tutuşmaya, birlikte hareket etmeye davet ediyor. Kısacası “Birlik” kelimesi, yeri göğü inleten, her derde deva olan, sihirli bir kelime haline gelmiş bulunuyor.

Örneğin yaşadığımız ülkede Kürtler, emekçiler, kadınlar, Müslümanlar, Aleviler, feministler, köylüler kentliler, sağcılar solcular, PSK liler, HAK-PAR lılar, KOMKAR’lılar durmadan “Birlik olalım, hakkımızı alalım” diye bağırıp duruyorlar.

O zaman, neden bunca isteğe rağmen kitleler bu konuda kalıcı, yarar sağlayıcı, sorun çözücü adımlar atmıyorlar? Hiç bir kesim, kalıcı bir birlik oluşturamıyor? Belli ki bu işte bir terslik var. Bu terslik ne olabilir acaba?

Biz, başkasını bırakıp kendimize bakalım. Kürtlerin, bir birliğe ihtiyacı olduğu yatsınamaz bir gerçek. O zaman biz Kürtler neden, kalıcı ve sorun çözücü bir birlik projesi yapıp halkımızın onay ve desteğine sunamıyoruz?

Çünkü Kürtlerin bu konuda kafaları çok karışık. Kendisine yarar getirecek birliğin ana stratejisi ve temel kriterleri hakkında kafası berak değil. Ayrıca, bazı anasının gözü çevreler, sahte dostluk numaralarıyla kafamıza daha da karıştırıyorlar. Bu nedenle Kürt sorununu kökten çözecek uygulanabilir bir proje yapamıyoruz. Bizim her şeyden önce kendimize “Niçin, kimin için, nasıl bir birlik?” diye sormamız gerekiyor.

Ben, bu konudaki düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunun için Türkiye’de savunulan birlik anlayışlarna kısaca bir göz atmak istiyorum.

Kemalist Birlik: Ortadoğu dünyanın en enternasyonal coğrafyasıdır. Kemalistler bu renkliliğe inat, tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek din, tek mezhepten oluşan üniter ideolojiyi halka süngü zoruyla dayattılar. Bu nedenle Türkiye’de insan haklarına dayalı, demokratık, eşitlikçi, çağdaş bir sosyal hukuk devleti kurulamadı. Halkla devlet, sürekli bir zıtlaşma ve çatışma içinde oldu. Toplumsal gruplar arasında rızaya dayalı bir birlik kurulamadı. Kürtler de bu çoğulcu yapı içinde kendine bir yer bulamadı.

İslami Birlik: Türkiye’de uzun bir zamandan beridir “Türk-İslam Sentezi” denilen bir birlik kurulmuş bulunuyor. Milliyetçilik ırksal, din ise inançsal bir birliktir. Bu nedenle milliyetçi olan dindar, dindar olan ise milliyetçi olamaz. Yani bu iki ana kimliğin bir sentezi yapılamaz. Ayrıca Gayrı Müslümler, Aleviler, Şafii olmalarından dolayı da Kürtler, Türk-İslam sentezinin dışına atılmıştır. Bu nedenle din birliğinin Kürtlere bir yarar sağlaması mümkün değildir.

Sol Birlik: Bu, çeşitli halklara mensup emekçilerin oluşturduğu sınıfsal bir birliktir. Bu nedenle, emekçilerin dışındaki Kürtleri içine almayan bu birliğin Kürt ulusunu temsil etmesi mümkün değildir.

Cins Birliği: Cins ayrımcılığına karşı çıkan kadınlarını desteklemek elbette ki doğrudur ve gereklidir. Ne var ki, Kürt erkeklerini devre dışına atan bu tür bir birliğin Kürtlerin temsilcisi olması da mümkün değildir.

Mezhepsel Birlik: Kurulacak bir Alevi birliği, Gayrı Müslümleri ve sunni Kürtleri devre dışarıda bırakacağı için, bu birlik de Kürtlere uygun birlik değildir.

Liberal Birlik: Bu, evlere şenlek bir birlik anlayışıdır. Bir avuç kapitalistin dışındaki toplumsal grupları devre dışına atan bu birliğin Kürtlere hak hukkuk tanıması, yarar sağlaması söz konusu olabilir mi?

Örgütler arası Birlik: Bu, seçim, toplumsal kalkışma, savaş ve benzeri durumlarda, toplumun genel çıkarları korumak için kurulan geçici cephe birliğidir.

Şimdi, ortaya koyduğum bu tablo, “Kürtlere uygun bir birlik kurulamaz” anlamına gelir mi? Elbetteki hayır. O zaman Kürtlere yarar sağlayacak birlik nasıl bir birlik olabilir?

Yukarıdaki farklı birlik anlayışlarına baktığımızda, doğal olarak her birliğin içinde yer alan bir gruba yarar sağlarken, diğerlerine zarar verdiğini görüyoruz. Bu durum, Kürtlere yarar sağlayacak birliğin ana stratejisi ile, temel kriterlerinin neler olduğunu bize gösteriyor. Şimdi konunun merkeze doğru adım daha atalım.

Çözmek istediğimiz Kürt sorunu, nasıl bir sorundur? Örneğin bir sınıf, cins, din, mezhep, kültür, ideoloji, feodalizm sorunu mudur? Bu kimliklerden birini seçmemiz halinde, o kimliğe yandaş diğerlerine ise karşıt konumuna düşmez miyiz?

Bizim temel amacımız, tüm Kürtleri bir arada ve birlikte mutlu etmek değilmidir? Peki hangi ana kimliğimiz hiç bir grubu dışarda bırakmadan tüm Kürtleri, kendi şemsiyesi altında toplıyabilir? Elbette ki ancak “Ulusal” kimliğimiz bunu sağlayabilir. Çünkü hepimiz emekçi, kapitalist, Alevi, Sunni, sağcı solcu, dindar, laik, köylü kentli değiliz. Ama hepimiz Kürdüz.

O zaman temel tespitimizi yapalım. “Kürt sorunu, ulusal bir sorundur ve ulusal projelerle çözülür. Bu konuda yapılacak her türlü projenin temel kriterleri, Kürt ulusal çıkarını tüm çıkarların önüne koymaktan geçer.”

İşte bu nedenledir ki egemen çevreler bizlere “dindar olun laik olun, sağcı olun solcu olun, Alevi olun, feminist olun, ne olursanız olun, ama sakın Kürt olmayın. Eğer Kürt olmaya kalkarsanız, sizi ezip geçeriz.” diyorlar.

Bazılarının bu yazdıklarım nedeniyle “Bölücü, vatan haini,” biçiminde ciyak ciyak bağıracaklarını biliyorum. Onlar, bağıra çağıra dursunlar. Ben önemli bir konuya daha dikkatinizi çekerek yazımı bitirmek istiyorum. “Birlik, her türlü toplumsal sorunu çözen sihirli bir kelime değildir. Ve daha da önemlisi, her birlik iyi, her bölünme kötü değildir.”

Biz Kürtler sadece ve sadece, yapılan işlerin Kürt ulusal çıkarına yarar mı getiriyor? yoksa zarar mi veriyor? ona bakmalıyız. Kürt ulusal çıkarına yarar getiren her şeye evet, zarar veren her şeye de hayır demeliyiz. İşte bizim sihirli cümlemiz budur.
Print