2024-03-29
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Abdullah Çelebi
 
Öncelikle “tekçi” anlayış değişmelidir
2017-02-12 19:44
Abdullah Çelebi

Abdullah ÇELEBİ*

Ne yazık ki bu çağda bile Türkiye olağan üstü hal rejimi ile yönetilmektedir.
80 yılda, demokratikleşe demokratikleşe vardığımız nokta ne yazık ki bu!
Bu hızla giderse gerçek anlamda bir demokratik sistemi ancak 200 yıl sonra göreceğiz her halde!
15 Temmuzda bu iktidarın eski “kıymetlisi” eliyle bir darbe girişimi yaşandı.
Bu darbe girişimi bize nasıl kötü yönetildiğimizi de gösterdi.
Meğer Türkiye bir barut fıçısı üzerinde oturuyormuş!
Türkiye, büyük terör olaylarıyla sarsılıyor, Kentler de bomba yüklü araçlar, canlı bombalar, uluslar arası teröristler cirit atıyor.
Türkiye Suriye de savaş bataklığına saplanmış durumda.
Rusya ile, ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, İsrail, Yunanistan ile,
İran’la, Irak’la, Suriye ile kavgalı.
İçerde Olağan üstü hal!
Ağır savaş araçları ile Kürdistan da pek çok kent viraneye dönüştürüldü.
Geniş halk kitleleri yoksullukla boğuşuyor.
İşsizlik tahammül sınırlarını zorluyor.
Etrafınıza bir bakın,neredeyse esnafın yarısı kapısına “DEVREN SATILIKTIR/KİRALIKTIR,” levhası asıyor.
Yani iflasını ilan ediyor.
Ticari hayat, turizm durma noktasında.
Çiftçiler, tarım ve hayvancılık alanında çalışanlar kan ağlıyor.
Ve Hükümet bu ülkeyi getirdiği noktaya bakmadan hava basmaya, yollar köprüler yaptığıyla öğünmeye çabalıyor.
Peki, bu gelir dağılımındaki adaletsizlik, kötü yönetimler, ırkçı şoven dayılanmalar, toplumu pervasızca felaketten felakete sürüklemelerin nedeni nedir?
Kader mi?
Değil elbette.
Bu sıkıntıların nedeni Türkiye’nin yapısal sorunlarıdır. Ve bu kötü yönetimler, bu sorunların çözümlenememesinin yarattığı çürümeden üremektedirler.
Bu yapısal sorunların başında Kürt sorununun çözümlenmemesi gelmektedir.
Bir düşünün lütfen;
Kürt sorununa adil bir çözüm üretilseydi; Türkiye “Kürt koridoruna müsaade etmemek için” Suriye’ye savaş bataklığına sürüklenir miydi? Bu nedenle İran’la, Suriye ve Irak ile Rusya, ABD ve AB ülkeleriyle ilişkileri bozulur muydu?
Kürt meselesinden kaynaklanan 28 isyan veya bu gün ki şiddet olur muydu?
Savaşa, operasyona, silahlanmaya ayrılan para yatırımlara yöneltilseydi işsizlik olur muydu?

Kürt sorunu Türkiye’nin tüm sorunlarını etkileyen, demokratikleşmesini frenleyen, kalkınmasını engelleyen en temel sorundur.
Mutlaka ve öncelikle çözüme kavuşturulmalıdır.
Bu nedenle;
HAKPAR Kürt sorununun demokratik çözümünü programının merkezine koyan, barışçıl demokratik mücadeleyi esas alan bir partidir.
Biz Türkiye’nin idari olarak federal tarzda yeniden yapılanmasını öneriyoruz.
Kürtçenin Türkçenin yanı sıra resmi dil olmasını talep ediyoruz.
Özgürlüklerin genişletilmesi ve Avrupa Birliği standartlarında demokratikleşme için mücadele ediyoruz.
Türkiye’nin temel sorunu olan Kürt sorununun adil çözümünün ancak federal yapılanma ile mümkün olduğunu düşünüyoruz.
Federal sistemler, çok uluslu coğrafyalarda, halkın eşitlik zemininde bir arada yaşaması için en uygun sitemdir. Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Rusya, Belçika, İsveç, Kanada, Avusturya, Hindistan, Güney Afrika gibi pek çok ülke federal sistemlerle yönetilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti de, çok dilli, çok kültürlü, çok uluslu gerçeğine uygun, çoğulcu bir niteliğe kavuşmalı; federal tarzda yeniden yapılanmalıdır. Başta Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölge olmak üzere, farklılıkların gerektirdiği bölgelerde federe yapılar kurulmalıdır.
Barış, kalkınma, huzur ve istikrar ancak bu şekilde mümkün olacaktır.
Biz böyle düşünüyoruz.

HAK-PAR olarak şiddeti reddediyoruz.
Silahların susmasını, şiddetin toplum hayıtından çıkarılmasını istiyoruz.
Sorunların barışçıl yöntemlerle, diyalogla, siyasetle çözümünü istiyoruz.
Barikatlar, hendekler kazarak, canlı bomba eylemleriyle, terörle varılacak hayırlı bir hedef olmadığını düşünüyoruz.
Sömürgeci bölge devletlerinin teşvikiyle, onlara vekâleten yürütülen bu şiddet politikası kirli bir savaştır ve reddediyoruz.
Reddediyoruz çünkü bu politika nedeniyle pek çok Kürt kenti yerle bir edildi.
7000 Kürt genci barikat ve hendek savaşlarında yaşama veda etti.
Bir milyona yakın Kürt göç etmek zorunda kaldı.
Bölge ekonomisi çöktü.
Esnaf iflasa sürüklendi.
Dahası, legal demokratik alan çoraklaştı.
Irkçılık, şovenizm, Kürt düşmanlığı, militarizm güçlendi.
Bu politikayı bir kez daha mahkum ediyoruz.
Bizi diğer çevrelerden ayıran bir özelliğimiz de Küridstan’ın diğer parçalarının iç işlerine müdahale etmeme ve o parçaların örgütleriyle samimi bir dayanışma içinde olmamızdır.
Biz, Güney Kürdistan’ın Sayın Mesud Barzani liderliğinde bağımsızlık yolunda yürüyüşünü destekliyoruz.
Kürdistan’ın diğer parçalarında, sömürgeci rejimlerle, ülkemize ve halkımıza musallat olan barbar terör örgütleriyle mücadele eden kardeşlerimizin yanındayız.

Öte yandan, bu gün Türkiye’nin gündeminde aynı zamanda anayasa değişikliği paketi var.
Ak Parti Türkiye’nin Kürt sorunu ve Alevi sorunu gibi temel sorunlarına adil çözüm yolunu açacak bir yeni, sivil, demokratik anaysa yapmak yerine, MHP ile kol kola girerek “tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek dil” sloganına “tek adam” ı da ekleyerek 12 Eylül darbe anayasasını tadilata girişti.
12 eylül darbe anayasasının özü, ruhu, faşizan yapısı aynen korunuyor, ancak “istikar” adına tüm yetkilerin tek adamda toplanacağı bir siteme geçilmek isteniyor.
Yeniden “milli şef” dönemine dönülmek isteniyor.
Bu sitem değişikliği için ise ABD deki başkanlık sisteminin iyi yanları örnek veriliyor.
Buyurun, ABD gibi, federal bir yapı oluşturun, sağlam ve güçlü demokratik kurumlaşmaya gidin, güçler ayrımını, denge mekanizmalarını oluşturun.
Bağımsız yargı ve güçlü bir basın ve bağımsız STK lar yaratın.
Başımız gözümüz üstüne.
52 federal devletten oluşan ABD’nin başkanı TURAMP 7 ülkeye ABD ye giriş yasağı koydu.
California, New York, Washington, başta olmak üzere 16 eyalet de, ABD Yüksek mahkemesi de kararı veto etti.
Bizde bu mümkün olacak mı?
Elbette olmayacak.
Biz Ortadoğu ülkesiyiz. Türkiye’nin demokratik zemini kaygan, demokratik kültür çok zayıf.
Aynı zamanda denge denetleme mekanizması işlevi de gören Federal demokratik bir alt yapı olmadığına göre, aşırı merkeziyetçi üniter devlet yapılanması üzerine gelecek bu sistem değişikliği nereye varır?
Nereye varacağını görmek için şöyle bir çevremize bakmak yeterli;
Aynı zamanda “cumhuriyet” rejimi olan Suriye’de Esat, Irak ‘ta Saddam’ın “istikrar “adına, “güçlü devlet” adına toplumlarını nerelere sürükledikleri ortada.
Bu kafayla varılacak yer işte burasıdır.

*HAKPAR
BAŞKANLIK KURULU ÜYESİ
Print