2024-03-29
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Ergun Babahan
 
Örgütlenmemiş umut hüsrandır
2018-07-07 22:38
Ergun Babahan
İnsanı yaşatan, ayakta tutan umuttur. Yarının daha iyi, daha güzel ve daha yaşanılır olacağına ilişkin umut. Umutsuz kalınca bile umudu kaybetmemek gerekiyor.

Hasan Cemal 24 Haziran seçiminden sonra yazdığı umut verici yazılar nedeniyle kendisini sorgulamıştı son yazısında, ‘fazla naif miyim’ diyerekten.

‘‘Karamsar değil, gerçekçi olmak gerekir’’ başlıklı yazımda umudun önemine işaret etmiş ve umutlu olmak için yeterli neden olduğunu vurgulamıştım. Ancak bu koşulların varlığı tek başına umut vermeye yetmiyor. Umudun örgütlenmesi, organize edilmesi de gerekiyor.

Açık konuşmak gerekirse, gerek CHP yönetimi, gerekse Muharrem İnce seçim öncesi ve seçim boyunca halka temelsiz bir umut verdi. Bu garip tavır neredeyse gece yarısına kadar sürdü. Sonra birden bir teslim bayrağı çekiverdi.

CHP’nin Erdoğan’a karşı bu ikircikli tavrı, seküler seçmen tabanında ciddi bir hayal kırıklığı ve yenilmiştik duygusu yarattı.

İnce’ye umut bağlayan milyonlar seçim sandığına büyük umutla gitmiş ve o gece CHP sözcüklerinin de açıklamasıyla başarının erişebilir olduğuna ikna olmuştu. Ancak sonuçta CHP ne seçim öncesi iddia ettiği gibi sandıklara sahip çıkabildi ne de binlerce avukatı Yüksek Seçim Kurulu önüne yağabildi.

Ne yaşandı o bir kaç saatlik zaman diliminde bilinmiyor. İnce’nin seçimde hile olduğu ancak bunun seçim sonucunu etkilemeyeceğine ilişkin açıklamaları ise krize tüy dikti.

Çünkü sadece yüzde 1.5 oyluk bir hile Erdoğan’ın ilk turda seçimini engelleyecekti. İnce’nin ve CHP’!nin ani bir karar değişikliğiyle yenilgiyi kabul etmesi, bu fırsatı tanımadı. Ama daha önemlisi hilenin büyüğü parlamento seçiminde yapılmıştı. MHP’nin başta Kürt illeri olmak üzere Türkiye genelinde aldığı oyun ‘hormonlu’ olduğu ortada.

Kürt halkının şoven Türk milliyetçiliğinin temsilcisi partiye akın etmesi için aklını peynir ekmekle yemiş olması gerekirdi, hem de böyle bir ortamda. Sandıklara oyların topluca atıldığı kamera görüntüleriyşe kanıtlandı zaten.

Peki, CHP ve İnce yenilgiyi neden kabullendi?

Devletin bekası için. Devletin bekasını toplumun refah ve mutluluğundan önde tuttuğu için. Benim görüşüm, İnce ve CHP’nin seçim sonucunu meşru kabul etmemesi durumunda baştan-yük kentlerde milyonların sokağa döküleceği, bunun hızla Kürt illerine yayılacağı uyarısı yapıldı CHP’ye….

‘‘Sıranızı bekleyin… Erdoğan tahmininizden önce gidebilir’’ mesajı verildi belki de… CHP de, 7 Haziran ve 16 Nisan’da olduğu gibi tavır takındı. En meşru seçimin geçersiz sayılmasına yol açtı, hileli bir referandum ve seçim sonucunu ise kabul etti.

Şimdi sokağa dökülen milyonların ağzında acı bir tad var. İhanetin tadı…

Ardından iş CHP’de koltuk kavgasına dönüşüverdi. Bu tablo açık söylemek gerekirse umut verici değil. Bu tabloda kentli genç ve seküler kesimin CHP’yi kitleler halinde terk etmesi ve CHP’nin marjinal bir parti haline dönme riski mevcut.

CHP demokratik bir dönüşüm öncüsü olacaksa, öncelikle devletin yerine toplumun sözcüsü olmayı içselleştirmeli. Ancak bu şekilde katlanılması giderek imkansız hale gelen faşizan yönetim anlayışına karşı bir ortak cephe oluşturabilir.

Kürtlerden uzak durmayı hedef alan bir siyaset anlayışı, seküler kesimin hızla eriyip köşesine çekilmesinden başka sonuç vermeyecektir.

Çözüm bellidir: Demokratik, laik bir hukuk devleti. Bu hedefe ulaşmak için yapılması gereken ise ortak demokrasi cephesinde birleşmektir.

Bu yapılmadığı takdirde sonuç yeni hüsranlar, hayal kırıklıkları olacaktır. Yaşam tarzı, eğitimi, kültürü, çevresi ile korkunç bir saldırı altında kalmış bulunan Cumhuriyeti korumanın tek yolu budur. Köprüden önce son çıkışa gelmiş bulunuyor Türkiye….

---------------------------------------

Artı Gerçek-7 Temmuz 2018


Print