|
Baskın seçim değilse sebep ne?
|
2020-05-30 12:08
|
Akif Beki
|
|
Akif BEKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önümüzde daha 3 yıl var" dedi. Bunu da seçim kazanma çalışmaları için partisini talimatlandırırken söyledi. Eski bir deyimle "Deli ayvaz Kürdistan"a gider gibi" apar topar bir baskın seçime gitmiyormuşuz demek ki. Öyleyse bu neyin hazırlığı? Kılıçdaroğlu, gerekirse DEVA ve Gelecek partilerine grup kurabilmeleri için milletvekili transfer desteği teklif etti. Ama gerekirse, yani şartlı destek... Bir baskın seçim dayatılırsa...Henüz seçime girme yeterliliğini karşılamadan hazırlıksız yakalanırlarsa...Yarış dışı bırakılacakları bir plana maruz kalırlarsa... İktidar bunu ahlaksız teklif olarak değerlendirdi. Yeni partileri sandığa sokturmamak için seçim takvimiyle oynamak, iktidar avantajlarını kullanmak çok ahlaklı, erdemli bir siyasetmiş gibi. MHP"nin önerisiyle böyle bir desteğin verilmesini engelleyecek düzenlemeye kafa yoruyor şu an AK Parti. Baskın seçimi akıllarından bile geçirmiyorlarsa neden? Seçime girmelerini engellemek gibi bir hesap yoksa, engellenmeleri ihtimaline karşı taktik geliştirilmesine niye kızarlar? Sandık dışı yollarla önlerini kesmeye hiç niyetleri yoksa önlerini kestirmeme formülünü neden yasaklamaya kalksınlar ki? 3 yıl sonra gününde yapılacaksa, baskın seçim zorlanmayacaksa CHP de yeni partilere milletvekili transfer etmeyecektir. Öyleyse bu hazırlık niye? Milletvekillerinin bir partiden diğerine geçmelerine AK Parti, oldu olası kötü gözle baktığı için mi? Hadi canım siz de! Daha ocak ayında, davul zurnayla transfer sezonu açan CHP miydi? AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, müjdeyi şöyle vermişti: "Başlıyoruz, her hafta her partiden birer, toplam 5 belediye başkanımız tören ile AK Parti"ye katılacak. 100"e yakın belediyeden AK Parti"ye katılım olacak. Birileri kavga ederken AK Parti"nin nasıl büyüdüğünü beraber göreceğiz..." Başladılar da... Bir partiden seçilip diğerine geçmek siyaset ahlakına aykırı ve seçmen iradesine saygısızlık demediler. İlk grup toplantısında CHP, İYİ Parti ve Saadet"ten seçilmiş 5 başkanı, daha birinci yıllarını doldurmadan, rozet takarak saflarına kattılar. Sandık sonuçları, parti tercihini değiştirmek isteyip istemediği vatandaşa sorulmadan değiştirilmiş oldu. Başka partilere verilen oylar, fiilen AK Parti hanesine geçirildi. Seçimde kaybettikleri yerleri, seçimsiz kazanmış sayıldılar. Muhalefet belediyelerinin parti değiştirmeye zorlandığı iddia edildi. Borç kıskacına alındıkları söylendi. İktidar gücünün kötüye kullanıldığı eleştirilerine aldırmadılar bile. Bunları yapan bir parti, şimdi üste çıkıp da CHP"ye laf ederse "hem suçlu hem güçlü, dön de önce kendine bir bak" demezler mi? Üstelik CHP, icabında demokratik yarışın önünü açmak için bir taktikten söz ediyor. Uğradığı antidemokratik müdahaleler, dayatma ve engellemelerse hep AK Parti"ye yaramış. Millet, tercihlerinin sınırlandırılmasını hiç hoş karşılamamış. Siyaset mühendislikleri hep ters tepmiş. İktidar, bunu tecrübeyle biliyorken bir de... Ne iştir?
|
|
|
|