2024-10-14
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Necla Çamlibel
 
Oynarken, üstünü kirletmiş çocuklar -I
2021-05-21 19:21
Necla Çamlibel
Mahsumane bir şekilde henüz küçük yaşlarda, yemek yerken, oynarken üstün kirleten küçük çocukları, değerlendirmelerimden tenzih ederek bu makalemi yazıyorum. Benim oynarken üstünü kirleten çocuklar derken, onlar herbirinizin, etrafındaki, ailenizdeki, sosyal toplumdaki, özellikle, siyaset alanındaki oyun oynarken üstlerini ve etrafını kirleten ergen çocuklarından söz ediyorum.

Çocuklar; doğumundan ölümüne kadar temiz kalmazlar. Içinde yaşadığı toplumsal yapı içinde yetiştiği aile, sosyal siyasal, kültürel, yapıların gelişmiş ve geri kalmışlığıyla orantılı olarak gelişirler ve huy edinirler.

Anne karnında ya da bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde bulunan insan. Çocuk olarak tanımlanır. Bu çocukluk süreci, bilimsel olarak doğru kabul görüyor olsa da. Ben toplumumuza baktığımda, bu belirlemenin kimi insanlarda, ilk doğuştan ölünceye kadar „çocuk-büyümemiş ergenler“ olarak tanımlıyorum. Ve bu büyümemiş çocuk ergenlerin kimisi inanılmaz sevimli, ama kimisi de „afacan“çocuklar gibi, ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını, sözünü ölçmeden tartmadan, bazen de bilinçi olarak, binbir emeği heder eder, karşısındakini provake edercesine söz söyleyenlerdir. Yapacağımın, düşündüğünün, söylediğinin, karşısındakini ne derce etkiler diye düşünmeyen, „mahsum“luğunu yitirmiş erganlik tavırlarını huylarını henüz üstünden atamamış, büyümemiş çocuklardır. Oyunda oynarken, kirlenir, kahabahati kendined arama yerine, kirlenmenin kabahatini, aile büyüklerinin, oyun arkadaşlarının üzerine atmaktan da çekinmezler.

Bebeklik çağı ile erginlik çağı arasındaki gelişme döneminde sağlıklı bir seyir izeleyenler, sağlıklı ergen üretken ve adalet duyguları gelişmiş insandır. Tıpkı ham bir elma armut gibidirler. Olgunlaşmış yetişmiş armut"un damakta bıraktığı tat nasılsa, olgunlaşmış, küçük yaşdaki 7de de70 de de tıpkı bu kıvamında, her söyleyeceği acı söz de olsa, dinine de, insana da küfür etselerde alınmazsın. Kırılmazsın. Ama ham ise, tadı da, sözü de hamdır. Tâldır.

Peki bu derviş gibi, olgun bir meyva tadında olmak, kıvamında bir yemek olmak, bir aşure kadar karışık ama tadında kıvamında, ayarında olmanın erdemliliği ne kazandırır insana.

Bu tüm farklı alanlardaki farlılıklığa rağmen, yanyana içi içe geçişteki bağlantıyı kuran her birey, ergenliğini tamamlamıştır.

Sokağa çıktığında da,dosta düşmüna karşıda, evinde oynarkende, mahkemeye çıkarken de, yol yürüdüğünden ayrılsa da, yaz kış, bahar, fark etmez. Mevsime göre, sağlıklı ve ona uygun donanlımlı giyimlerle kendini kuşatırsa, önlemler alırsa, kirlenmez. Ama rast gele, yağman yağmurda şemsiye alınması gerektiği söyleyen çocuk, ergen şemsiyesini almaz yağmurluğunu giymezse, ayağına çizme giyinmezse ıslanır. Ayağıda bis suya batar. Kendi de kirlenir, gidip bastığı ortam da kirlenir.

„Büyük“lere yakışmayacak biçimde düşüncesizce davranan,bilinçli bir kayışa sebep verenler, bulunduğu çizgiden kayan, sürdükleri arabalarında, kavşaklarda giderken, dönemeçli yollarda tam dönüşleri yolun nizamına göre değil, toz dumandan gözü kör olup, yolunu şaşıranlar, kazalara sebep olan kimseler tam da bu makalemin konusu.

-küçümseme yoluyla, belli bir işte yeteri kadar tecrübesi ve yeteneği olmayan kimse olarak da , çocuk olarak tanımlanıyor. Elinizi vicdanıza koyarak bir düşününce toplumumuzda, hele hele siyasi arenada, alıngan ve saldırgan ergen çocuklara bakınca durumumuzun ne kadar vahim bir halde olduğuna kafa yormanın elzem olduğudur.

Burda size bir çocuk yetiştirmesi üzerinde nutuk atacak değilim. Ancak, herkes kendi; siyasal,aile kültürü ve görüdükleri ve kendilerini geliştirdikleri içinde bulunduğu siyasal atmosfer oranında, yaşama bakarlar. Olayları değerlendirirler. Bir tabloyu çizer, bir şiir , bir roman, bir film senaryosu yazarlar. Ve okuduklarını kendi bilinç düzeyiyle ele alır. Kendilerine pay çıkarırlar.

Yine, toplumu meydana getiren en küçük ve temel sosyal kurum olan çekirdek ailenin yerini, bizim gibi toplumlarda bir diğer çekirdek aile de siyasal alanda edindiğin ailedir. Bu aile, zorunlu kan bağı olmayan, ancak can bağı diyebileceğimiz bir ailede büyüyen çocuklar. Tıpkı kendi özel çekirdek ailesi içinde büyen ve oynarken kirlenen çocukların, mahsumiyetlerini yitiren çocuklar. Siyasal alanlarda da karşılaşıyoruz. Ağzı, dili, yaptığı üstü başını batıran ergen çocuklar da var.

Şimdi diyebilirisiniz ki, oyun oynayan çocuk kirlenir, iyi de, o kirlenmemesi gerektiği, ne yaparsa kirlenmeyeceğini, anne babası büyükleri, ya da içinde bulunduğu sosyal siyasal, dini yapılarda her seferinde doğrunun yolu, ahlaklı olmanın, vicdanlı olmanın, hoşgörülü olmanın, güzellikleri anlatılırken, ihanet etmenin, arkadaşını satmanın, kötü bir şey olduğu henüz çocuk yaşta söylenip, öğretilmiyor mu?

„babam“ bize şu öğüdü de verirdi: Biriyle çeşmeye suya gidileceksen, gidecek arkadaşını da iyi seç derdi. Çünkü çeşmeye kadar gelir, su içmeye başlayınca susuzluğu geçince, ya da yemek yemek yerinde yemeğini yiyip doyup, ben artık yokum. Yarı yolda bırakanla yol gidilmez. Arkadaşlık yapılmazdı. derdi. Yine derdiki; kendine ihanet eden, kendine karşı küfürbaz olan karşısındakine de hakaret etmekten kendini kurtaramaz.

Çünkü, ergen çocuklar düşünsel gelişmişliğini bir bütünlük olarak gerçekleştirmemişlerse. Alıngan da olur, saldırgan da. Küfürde eder, kabadayılık da eder, şiddet de uygular, söyleceği sözün nereye ulaşacağını, karşısını nasıl yaralayacağının çok farkında olmayan, kendini“güçlü“ his eden „adam“lar. Ihanet de eder. Dedikoduda eder. Kısacası, insan olma dilini seçmekte zorlanan ergen çocuklar, her türlü eril egemen zihniyetin sürdürücüleri konumuna düşerler.

Devam edecek.20.05.2021
Print