2024-05-20
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Ali Kızılay
 
Tekçi siyaset, yani kargadan başka kuş tanımamak
2014-01-25 01:24
Ali Kızılay
Yaşantımızı belirleyen alışkanlıkları, hayati kurgularımızı, öfkeli veya akılcı ideolojik yönelimlerimizi ailemiz ve dini inançlarımız kadar yaşadığımız coğrafyanın siyasi ve sosyolojik yapısı belirler. Alışkanlıklarımız şayet siyasi dayatmalarla bizi hayat içinde doğrularla karşılaşmaktan uzak tutuyor, gelenekçi, töreci dayatmalarla da destekleniyorsa, siyaset karşımıza sorgulanmayan, eleştirilemeyen korkulur klişelerle çıkacak. Klişe siyaset öyle bir doktrindir ki uyulması halinde toplumun yapısını yıkacak despotizme dönüşecek. Despotik siyaset de beyinlere Temel’in kiralık takası gibi bakarak kumandayı hep elinde tutmak isteyecek. Böylece toplumun kendine özgü siyasi duruş sergilemesine izin vermeyecek ve dayattığı sefaletin boyutlarını ‘nerde hata yaptık, ’diyerek kendisini sorgulama gereği duymayacak. Nasılsa elinde sefaletin kurbanlarını susturacak kişiye veya kişilere endeksli, her şeyi örtücü sihre sahip klişeler var.

Zaten klişe, doğası gereği hileli bir sözcüktür ve tekçi siyaset mantığının öngörüsüdür. Yani doğada istediği kadar binlerce tür kuş olsun, uçan her yaratık kendisi için kargadır. Kargadan başka kuş tanımaz.

Kuvvete ve servete tapınmayı gerekli kılan despotik siyaset mantığında menfaate düşkünlük rüşvetçi, hortumcu, dolandırıcı dalkavuk aktörler yaratırken, toplumun hayatını dumura uğratacak sosyal hastalık olan uyuşturucu kullanımı, ahlaki çöküntü, dilencilik ve doğa tahribatı benzeri fenalıklarla hayatları kirletecektir. Bu fenalıklar, toplum hayatında filizleneceği için bir gün kendi kendini ıslah edeceği beklentisi içinde olmak yanılgıdan başka anlam ifade etmeyecek. Kanuni tedbirler zaten caydırıcı değil.

Klişe yönetimlerin yarattığı despotik siyaset mantığının toplumun çoğunluğunca kabul görmesi, vazgeçilmeyen alışkanlıklara dönüşmesi elbette mümkün değil. Gündelik yaşamda farkındalıklarla biriken tepkiler, gün gelir toplumun öz dinamiklerince siyasi karşı koyuşa dönüşecektir. İster Türk, ister Kürt siyasetinde olsun ceremesini halka çektirmek pahasına olsa bile çelmelerle siyaset dışı bırakma çabalarına rağmen dinamiklerin siyaset dışı bırakılması mümkün olmayacak.

Tıpkı ne meşru ne de ahlaki olmayan, kemalist elitlerden fotokopi edilmiş çelmelere rağmen HAK-PAR’ın siyaset arenasında dimdik ayakta duruşu gibi.

Otuz yıldır Kürtlerin iç dinamiklerinin, ergenekon-feodalizm ortaklığının bencil çıkarları uğruna tahrip edidiği, vicdanlara pres uygulandığı, Kürt sorununun siyasi kibirle yerlerde sürüklendiği, akla karşı klişelerle savunma bentlerinin kurulduğu günümüzde, Kürtlerin ihtiyacı sonucu politik sahnede yerini almış, siyaset arenasında sandığı işaret eden HAK-PAR’a duyulan hayaller umuda dönüşüyorsa, HAK-PAR’ı tanıtmak, desteklemek ille de HAK-PAR’lı olmayı gerektirmiyor. Çünkü HAK-PAR, elde kılıç hayaletlerle savaşmak yerine Kürtlerin temel ihtiyaçlarını gözetiyor. Öyleki önümüzdeki seçimde özellikle Diyarbakır’da seçmen, bu partinin rakiplerine fark atacağı beklentisi içinde.

Çünkü HAK-PAR diyorki;

Yeni anayasanın, ülkenin çok renkli toplumsal yapısına uygun olarak herkesi kapsayan vatandaşlık tanımını, anadilde eğitimi, AB standatrlarında temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınmasını istiyoruz.

Kadına karşı şiddetin yoğun bir şekilde sürdüğü günümüzde, kadınları şiddetten korumak için yeter sayıda koruma evi, güvenlik tedbirleri ve kadının toplumsal ve siyasal yaşama katılımı, ayak üstünde durması için ekonomik ve sosyal tedbirler alacağız. Çocuk yaşta evliliklere karşı çocukların ve yetişkinlerin eğitimi öncelikle belediyelerin görevidir. Bu anlamda muhtarlar, doktorlar, eğitimciler ve imamlarla işbirliğine gidilecek. Yıllarca sürmüş kirli savaşın dışa vurumu öfkeye karşı toplumu eğiteceğiz. Böylece umudu, insana duyulan sevgiye çevireceğiz.

HAH-PAR olarak yerel yönetimler alanında modern, planlı, yaşanabilir kent politikası izleyeceğiz. Belli çevrelerin rant tutkusu, arsa spekülasyonu ve kısa yoldan zenginleşme hırsıyla kent mimarisi alt üst edilmiş. (Örneğin Diyarbakır merkez ilçesi Kayapınar’ın kent mimarisinde yapılan tahribat. ) Bu alanda yaratılmış tahribatı düzeltmek için sistemli, planlı çalışma yapacağız. Yeşil alanları koruyup büyüteceğiz. Spor sahalarıyla kentleri yaşanır hale getireceğiz.

Rahat trafik için yer altı ulaşım ağına, yer üstünde raylı sistemlerle geliş gidişleri kolaylaştırmaya HAK-PAR olarak talibiz. Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu gerçeğinden hareketle konutları depreme dayanıklılık testine tabi tutacağız. Yerel planda farklı dil ve kültürlerin korunması amaçlı sosyal ve kültürel faaliyetleri kolaylaştırıcı yeter sayıda kültür merkezleri oluşturacağız.

Gözbebeğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi uyuşturucu ve benzeri olumsuz, sağlığa zararlı alışkanlıklardan korumak için tedbirler alacağız. Yardıma muhtaç insanlara konut, sağlık, beslenme yardımı ve benzeri sosyal destekler için kurumlar oluşturup kaynak sağlayacağız. Bunları yaparken, göçertilmelerle köylerinden, üretim alanlarından koparılıp kent varoşlarında oluşturulmuş gettolarda yaşamaya zorlanmış insanlarımızın köylerine, üretim alanlarına dönüşü kolaylaştırmak için hukuki ve siyasi mücadele vereceğiz, diyor.

Belediyecilik anlayışımız insan için insanca yaşama odaklı olacak. Bu anlamda her mesai saatı başlandığında belediye hizmet birimlerinde ‘HAZIRUN’ imza sirküleri olacak. Böylece (şayet varsa) kimsenin avanta maaş almasına izin vermeyeceğiz.

Bizim toplumu yönetmek gibi bir derdimiz olmayabilir. Ancak örtülü-örtüsüz, legal-illegal görünümlü tehditlere boyun eğmeyen, elit tabakanın güç kaynağı olmak yerine araştıran, sorgulayan, müdahaleci, iradesi ipotek altında değil, kendi özgür iradeli bir toplum yaratmak ilk derdimiz olacak.

Saygılarımla.

ALİ KIZILAY
Diyarbakır Merkez ilçesi Kayapınar Belediye Başkan Adayı



Print