2024-05-20
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Ali Kızılay
 
Kukla oynatıcaların Ortadoğu serüvenleri ve aklın yolu
2014-07-19 23:17
Ali Kızılay
Bir insanın serveti, eğitimi nedeniyle kültürü az olabilir. Hatta çalışma yetisini sınırlayıcı bedensel özürlü de olabilir. Ancak seviyesi ve karakteri sağlam ise doğruluğu ve prensipleriyle toplumda layık olduğu itibarı sağlar. Çünkü seviye toplum hayatında itibarın, güvenin ve saygınlığın ifadesi olarak değer görür. Zira seviye, hayatın şerefi ve karakteridir.

Siyasi hareketler, seviyeli ve doğru insanların meziyetleriyle değer kazanır. Böylece siyaset, toplumun hayatını kolay etkiler. CANNİNG bir konuşmasında ‘Beni iktidara getirecek yol, KARAKTER vasıtasıyla olmalıdır. Başka hiçbir yolu denemeyeceğim ve şuna tamamıyla inanıyorum ki bu yol, en kısa yol değilse bile en sağlamıdır. ’Bu sözler, aynı zamanda topluma, beğenisine sunulacak seçilecekleri seviyeleri ve toplumda yarattıkları algıyla seçmeleri gerektiğinin öğütlemekte. Mesela ABD doları üstünde resmi bulunan FRANKLİN, bir siyaset adamıydı ancak hiç de iyi bir hatip değildi. Onu mevki sahibi yapıp yüzyıllara taşıyan yüksek karakteridir. Senatoda Amerikan para birimi nasıl bir simgeyle piyasaya sürülmeli amaçlı toplantıda Franklin ‘Doların üstüne düşünen hindi resmetmeliyiz. Böylece Amerikalı her siyaset adamı her hangi bir konuda karar vermeden önce iyi düşünmesi gerektiğini hatırlar, ’sözleri bütün dünyaya olduğu kadar öncelikle Kürt siyasilere, insan hayatına tanıklık yapılmadan sorunlara gerçekçi bir şekilde yaklaşmanın mümkün olmadığını hatırlatır
niteliktedir.
Buna karşın bir ÇİN Atasözü ‘Seviyesiz ve görgüsüz kimseler, hasbel kader layık olmadıkları bir düzeye gelirlerse şayet, maymunun ağaca çıkması gibi önce kıçları görünür, ’ der. Demek ki kitlelerin seçileceklerde karar kılmada ilk önceliği, sunumu yapılacakları yüksek mevki sahibi yapmadan seviyeleri kadar arkalarındaki itici gücün liyakatine de bakmalı. Hele bu liyakat, elden ele dolaşan malzemesi hayli çürük bir uzaktan kumandalı aleti ise, temsiliyet adabı ve sorunluluk bilinci zedelenmiş demektir.

Günümüzde kendi çıkarlarına uygun kukla yönetimler kurma ustası emperyal ve mezhebi güçler ortaklığı, başta Suriye olmak üzere zenginlik kaynaklarını paylaşmak amaçlı Ortadoğu’ya adeta mini bir üçüncü dünya savaşı dayatabiliyor, bu amaçla birbirini doğrayan kurbanlık aygıtları Allah Allah nidalarıyla kıyametin hegün tekrarlandığı bir coğrafyaya çevirebiliyorsa, bunda siyasetini biçimlendiren, referansı din olmasına rağmen ne insan ne de ilahi yol göstericilikle alakalı olmayan, mezhebi farklılıkları hegemonik alan aracı olarak kullanan feodal güçler arasındaki rekabette aramayı gerektiriyor. Öyleki, siyasetin kahramanlarını, inanç fetişizminin biçimlendirdiği çatışmaya hazır ayrışmacı fanatizm yaratabilir saygın zümre ironisi olması, bin yıl kadar önce Avrupada yaşanan mezhep savaşlarını anımsatmakta. Yüzyıl savaşları adıyla anılan bu savaşlar her ne kadar mezhebi kisve altında yapılmış olsa bile, inanç farklılıkları her zaman derebeyler ve şövalyeler aracılığıyla radikalleştirilerek ırkçı tutkuları öne çıkarıcı referanslarla hem insan olma şartlarında hem ilahi düşüncelerde zedelenmelere yol açmış. Zaten ilahi zedelenmelerin ilk işareti, bir havarisinin ihbarıyla Roma askerleri tarafından yakalanmasına rağmen, Roma hukukunca yargılanması gerekirken, sadece dinler arası husumet yaratma amaçlı Yahudilere teslim edilerek çarmıha gerilen ve kendisine dayatılan işkencelere dayanamayarak’Allahım Allahım. Niye beni yalnız bıraktın, ’sözleriyle bizzat Hz. İsa’nın isyanında görmek mümkün.

İslam, islamı referans aldığı varsayılan ülkelerde de farklı yöntemlerle meta haline dönüştürülüp İslam olmakla alakalı olmayan hareketler meydana getiriyor. Örneğin İran’in molla rejimi sudan bahanelerle Kürtlerin, devletlünün haşin ve acımasız gösterileriyle merkezi alanlarında vinç ve benzeri teknolojik alet edavatlarla adeta linç edilerek idam edilmelerinin sosyo dürtüleri ve çağ ötesi formasyonları, toplumun alt katmanlarını toplumsal imaj adına militanlaştırırken, farklılaşmaların ve ötekileştirmelerin yönetim kademelerinin çıkarı ve siyasi rant amaçlı olduğunun ayırımında değil.

Derme-çatma dini vurguların referans alındığı ve ayrışmalara neden olduğu Ortadoğu’da baş gösteren mezhep kavgalarının bugüne denk gelen en yakın örneği ise İslam peygamberinin soyunu kurutmaya ahd etmiş Muaviye oğlu Yezid’in, donanımlı kuvvetlerle savunmasız Hz. Hüseyin ve ailesi ehli beyt mensuplarına dayattığı katliam sonrası binlerce arabı Şam meydanında toplayarak alaylı sözcüklerle onlara hitaben ‘Biz haklıydık, Allah bize yardım etti, onları mağlup ettik ve soylarını kuruttuk. (Hz. Hüseyin’in oğlu Zeynelabidin, halasının entasisinin altına gizlenerek bu katliamdan kurtulduğu zaman 5-6 yaşlardaydı. )Onlar haklı olsalardı, Allah onlara yardım ederdi, ’sözleri, benzeşen radikal grupların, ağır silahlarla bastığı köylere, yerleşim alanlarına dayattığı katliam sonrası mallarını, kadınlarını kendilerine has fetvalara daydırarak Allah’ın lutfü ve İslami hak saymalarla benzeşmesi, Ortadoğu coğrafyası için tarihin tekerrürü olarak düşünülebilir. Oysa islam dünyasında inanç zedelenmelerine neden olan bu yaşananlar, Avrupa ve benzeri ülkelerde İslami fobi etkisi yaratadursun, inançlı Müslümanlar ve vicdanlar yaşananları dünyanın her yerinde dehşetle izliyor.

Avrupada yaşanan mezhep savaşları 1450’den sonra yaşamda kabul gören Rönesans ve reform hareketleriyle mezhebi toplumlar, Vatikan ve benzeri karar verici ruhani alanların etkilerini akılcı reflekslerle budayıp homojen hale getirmiş ise, İslam dünyasında Cemel Vakasıyla başlayıp mezhebi farklılaşmalara evrilen çatışmalar 1400 yıldır islamın, içindeki mezheplerle barışmaması ve diğer inanç gruplarına tahammülsüzlüğü katliamlara neden oluyorsa, bu haller, İslam alimlerini geniş bir perpektif içinde harekete geçirmeli. Yoksa adalet ve hakkaniyetli duruşun ön planda olmadığı İslam kardeşliği yaşam bulamaz, çıkar ve rant kavgaları mezheplere dayandırılarak toplumun alt katmanları İslam adıyla kendine yabancılaşmaya ve radikalleşmeye devam edecek. Bu da ister istemez antik çağda insanların kendisine baş kaldırıp tanrılığını red ettiği kukla kullanma ustası Zeus’un, fitnesiyle ünlü Janus’u HADES ilan ederek fitne, bozgunculuk yaratmak amacıyla insanların arasına göndermesini ve Zeus’un insanlara yönelik bedduasını çağrıştırmaya devam edecektir.

Zaten hangi inanç grubunda olursa olsun, radikalleşme ve fetişizm, biri(leri)nin, dinin biçimlendirdiği hayata mudahale ederek kendi ibretliğine, ironisine göre şekillendirip toplumun yaşamını sorgulatmayla hayat buluyor.

Kürtler, bu keşmekeşin çekim alanında liderliği sade ve alçakgönüllü erdemle sağlam temeller üzerinde kurulu, Hewler’in konumunu başta AB nezdinde olmak üzere dünyada yükselten Sayın Mesut Berzani’nin arkasında kararlılıkla durmalı. Kürtler öyle bir duruş sergilemeli ki Kürdistan, iktidar oldukları alanların bereketini zümrevi ve feodal bileşkeleriyle sorgulanmayan ortaklığa çevirmiş, bu amaçla başka ellerce kumanda edililmekten hoşnut iken, göçe zorlanmış milyonlarca aileye, katledilen 17 bin masum insana hak ediş sunan, ne dinsel ne de işlevsel önemi olmayan ittihat ve terakki akıllı demokratik masalcı bir doktrin yaratma çabalarının kirinden korunsun ve Zeus’un bedduasının ürünü dışı mülahim, içi zalim Hades’lerin uğrak yeri olmasın. AMİN.

ALİ KIZILAY
Emekli Öğretmen-YAZAR




Print