| |
| HAK-PAR Parti Meclisi:Kürt halkının da kendi kaderini özgürce belirlemesi |
| 2015-06-30 09:27 |
|
HAK-PAR Parti Meclisi:
Kürt halkının da kendi kaderini özgürce belirlemesi
ve devletleşmesi ana sütü kadar helaldir.
Seçimlerinin ardından ilk toplantısını gerçekleştiren HAK-PAR Parti Meclisi son siyasal durumu değerlendirdi ve gündemindeki konularını görüştü.
Türkiye 7 Haziran seçimlerini geride bıraktı.
Kutuplaşmanın hat safhada olduğu bu seçimde, AK Parti tek başına iktidar olanağını kaybetti.
Başlangıçta toplumdaki değişim taleplerine sırtını dayayan, statükocu kesime karşı tutum alan, AB reformları başta olmak üzere bir dizi reform gerçekleştirerek demokratikleşme yolunda mesafe kat eden, askeri vesayeti gerileten, Kürt meselesinde de pek çok olumlu pratiğe imza atan, bu nedenle geniş toplumsal kesimlerin desteğini alan AK Parti, toplumun kendisine açtığı krediyi hızla tüketmiş, yerinde saymaya, giderek geri, otoriter söylemlerle, ırkçı şoven bir pratiğe yönelmiş, Kürt halkının ve değişim isteyen kesimlerin meşru taleplerini karşılamak yerine, PKK ile pazarlığa, onun silah bırakmasına indirgemiş, İmralı –Kandil ve HDP ile geliştirdiği diyalog farklı aktörlerin devreye girmesiyle aleyhine sonuçlar üreten bir duruma dönüşmüştür.
AK Parti başta Kürtler olmak üzere değişimden yana kesimlerin desteğini ciddi oranda kaybetmesi bu seçimin en önemli sonuçlarından birisidir.
Seçmenin, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın muhalefetin itirazlarını önemsemeden, fiili durumlar yaratarak, mevcut anti demokratik yüzde onluk barajın yarattığı hak edilmemiş milletvekillerine dayanarak parlamenter sistemi değiştirmeye, “Türk usulü” başkanlık sistemini inşa etmeye yönelik tutumuna kırmızı kart çıkarması ikinci önemli bir sonuçtur.
Seçimlerin diğer önemli bir sonucu, HDP’nin yüzde onluk çağdışı ve anti demokratik barajı aşması, Türkiyelileşme politikasını öne çıkararak, Kürt seçmenlerin oylarlı ile çok sayıda Türk siyasetçiyi de Kürtlerin temsilcisi olarak parlamentoya taşımasıdır.
Siyasi partilerin seçim öncesi aşırı kutuplaşma yaratan tutumları ve karşıtlıklar üzerine inşa edilen kampanyaları, meydanlarda dillendirilen katı, köşeli, kırmızıçizgileri, seçimlerin hemen sonrasında uzlaşma kültürünü gerektiren koalisyon mecburiyeti nedeniyle ayaklarına dolanmaya başlamıştır.
Türkiye zorunlu olarak koalisyonla yoluna devam edecektir. Hangi formülasyon ile hükümet kurulursa kurulsun, Türkiye de temel sorunları çözüme kavuşturacak bir sivil anayasa önceliğini korumakta, başta Kürt sorunu olmak üzere Alevi sorunu çözüm beklemektedir.
Ortadoğu’da,sınırlarımızın hemen dibinde meydana gelen olaylar, etnik ve mezhepsel çatışmalar biçiminde tezahür eden kaos devam ederken, içerde bunca patlamaya müsait malzeme varken dışarıdaki yangına karşı daha dikkatli olmak gerekmektedir.
Bu nedenle Türkiye’yi normalleştirmek, mevcut yapısal sorunları ertelemeden bir an önce çözüme kavuşturmaya çaba gösterilmeli cesur adımlar, reformlara gidilmelidir.
7 Haziran seçimlerini HAK-PAR açısından da değerlendiren Parti Meclisimiz, Kürt halkının temel hak ve özgürlük taleplerini cesurca dillendiren, Türkiye’nin federal tarzda yeniden yapılanması gerektiğini seçim propagandasının merkezine koyan, “Federal Cumhuriyet İçin HAKPAR” sloganıyla çalışmalarını yürüten, HAK_PAR’ı daha görünür kılan tüm kadrolarımıza, adaylarımıza, yurt içinde ve dışında bize destek olan dostlarımıza, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Adil olmayan seçim yarışında, Partimiz ciddi bir performans göstermiş, oylarını arttırmış, seçmenin dikkatini çeken bir duruma gelmiştir.
Mecliste bulunan dört partinin tüm alanları bloke ettiği, Kürt cephesinde ise büyük savrulmaların yaşandığı bu süreçte Partimize verilen 58.000 oy bilinçli ve değerli bir oydur.
HAK-PAR kendisini daha da güçlendirerek, daha görünür olmanın imkânlarını yaratarak yoluna kararlıca devam edecektir.
Ulusal demokratik mücadelenin uzun soluklu, sabırlı ve kararlı bir mücadeleyi gerektirdiğinin altını çizen Parti meclisimiz, Partimizde de demokratik kanalların sonuna kadar açık olduğunu hatırlatarak, her HAK-PAR’lıyı, partimizi daha da büyütmenin yol ve yöntemlerini demokratik olgunlukla, tartışarak, ortak akıllar üreterek çözmek için el ele vermeye çağırır.
Parti Meclisimiz bölgemizde meydana gelen son siyasal gelişmeleri de değerlendirerek, öne çıkan gelişmeler hakkındaki parti tutumunu belirledi.
İŞİD terör örgütü tarafından Batı Kürdistan’ın Kobani kentinde Kürt halkına yönelik olarak gerçekleştirilen vahşi ve kanlı saldırıyı lanetliyor ve şiddetle kınıyoruz
HAK-PAR olarak bu saldırıda yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Kendi topraklarında huzur ve özgürlük içinde yaşamak isteyen Kürt halkına yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Sömürgeci devletlerin Kürt halkının aleyhine oluşan statükoyu korumak amacıyla estirdikleri terör bu gün de değişik kılıflar altında devam ediyor.
Kürdistan’ın her parçasında meşru hakları için ayakta olan halkımız, devlet terörüne eşlik eden karanlık örgütlerin şiddet ve tuzaklarıyla da mücadele ediyor.
Son yıllarda ağırlıklı olarak Güney Kürdistan’da sürdürülen ve Kürt halkının varlığını, ulusal kazanımlarını hedefleyen terör saldırıları, Sayın Barzani’nin bağımsızlık mesajlarının ardından sömürgeci rejimlerin çeşitli entrikalarıyla yeni boyutlar kazanmıştır.
Irak devleti anayasal görevlerinin başında gelen Kürt halkının kendi toprakları üzerinde özgürlük ve refah içinde yaşama hakkına karşı hem ilgisizdir hem de tehdit durumuna dönüşmüştür.
Güney Kürdistan bölgesinin hakkı olan gelirlerdeki payını ödemediği gibi sıkça savaş tehdidiyle Kürdistan sınırlarına dayanmakta, Musul’u İŞİD’e terk ettikten sonra da Kürt halkına yönelik katliamlar karşısında sorumluklarını yerine getirmemektedir.
Bu gün İŞİD terör örgütünün Kürdistan’da gerçekleştirdiği katliamlarda payı vardır.
Tüm bu nedenlerle Güney Kürdistan’ın bağımsızlığa yönelmesi meşrudur.
Her halk gibi Kürt halkının da kendi kaderini özgürce belirlemesi ve devletleşmesi ana sütü kadar helaldir.
Biz HAK-PAR olarak Güney Kürdistan’ın bağımsız devlet olma ve kendi toprakları üzerinde özgürce, huzur ve güven içinde yaşama talebini destekliyoruz.
Öte yandan İran devleti egemenliği altındaki Doğu Kürdistan’a ve Kürt halkına yönelik zulüm politikası, idamları devam ederken, kendi çıkarları temelinde hem Ortadoğu’yu dizayn etme, hem de Güney Kürdistan’ın iç işlerine pervasızca müdahale etme çabasını sürdürmektedir. Kürtler İran devletlinin gerici, sömürgeci karakterini bir an olsun unutmadan,yarattığı provokasyon zeminine dikkat etmelidir.
Bu çerçevede PKK’nin namlularını KDP-İ gibi Kürt yurtsever hareketlerine çevirmesi kabul edilemez.
Yine Suriye iç savaşı ile başlayan ve Batı Kürdistan’ı da içine alan kaos süreci devam ederken, Kürt halkı çeşitli terör guruplarının katliamları ve saldırılarıyla da karşı karşıyadır.
Dün de batı Kürdistan halkını hedef alan bu terör saldırısı bir kez daha İŞİD terör örgütünün kirli, kanlı, Kürt düşmanı, insanlık düşmanı yüzünü açığa çıkarmıştır.
Bu vahşete karşı tüm dünya kamuoyu seyirci kalmamalı, Kürt halkıyla dayanışmayı yükseltmelidir.
Kürt halkı İŞİD terör örgütü başta olmak üzere düşmanlarına karşı her an tetikte olmalıdır.
Herkes sömürgecilerin, farklı Kürt parti ve hareketlerini kışkırtma, birbiri ile karşı karşıya getirme çabaları karşısında dikkatli olmalı, ulusal çıkarlar etrafında kenetlenmeyi hedeflemelidir.
Daha dün Kobani ‘de karanlık ve kanlı terör örgütü İŞİD’in kuşatmasını püskürten ve ağır yenilgiye uğratan kuvvetin sadece içerideki direniş değil, aynı zamanda, ağır silahlarla kardeşlerinin yardımına koşan Peşmerge güçleri başta olmak üzere tüm Kürtlerin dayanışması ve koalisyon güçlerinin desteği olduğu unutulmamalı, bundan sonra da bu dayanışmayı güçlendiren, dostları çoğaltan bir siyaset izlenmelidir.
HAK-PAR olarak inanıyoruz ki sömürgeci esaret altındaki Kürtler sadece ülkelerini, harabeye dönen kentlerini değil geçen yüz yılda kendilerini esaret altında tutan sömürgeci statükoyu da yıkacak ve özgürlüklerini adım adım inşa edeceklerdir.29.06.2015
Hak ve Özgürlükler Partisi
HAK-PAR
Parti Meclisi
|
|
|
|
|