2024-05-20
Skip Navigation Links
Destpêk/Anasayfa
Pêwendî/İlişki
Lînk
Skip Navigation Links
Video
Album
Arşîv
Arif Sevinç
 
Kemal Burkay’a sözde “milliyetçi”lerin saldırısı üzerine
2021-09-05 16:30
Arif Sevinç
Sayın Kemal Burkay’ın sosyal medyada yayınladığı 31 Ağustos 2021 tarihli “FACET’TEKİ BAZI MODALAR ÜZERİNE” yazısı yine sosyal medyada hatırı sayılır bir tartışmanın alevlenmesine vesile oldu. İsteyen bu yazının tam metnini facebook ta veya azadi.nu sitesinden okuyabilirler.

Keşke burada ifade edilen görüşler layıkıyla değerlendirilip kaliteli bir tartışmaya vesile olsaydı.

Son zamanlarda buna daha çok ihtiyaç olduğu ortada.

Ömrünü Kürt halkının özgürlük mücadelesine adamış üretken, istikrarlı, tutarlı, saygın bir mücadele adamının yazdıkları üzerinde düşünmek yerine, iş curcunaya getirildi, hakaret ve çamur atma yarışıyla ortalık herkesi birbirinden daha çok uzaklaştıran bir bataklığa çevrildi.

Oysa, sömürgeci rejimin tuzaklarıyla maniple edilen Kürt siyasetinin sağlıklı bir yolda toparlanarak ilerlenmesi için, soğukkanlı, yapıcı bir tartışmaya ve seviyeli bir diyaloga, birbirini anlamaya, kavramaya ve mümkün olduğunca ortak yönleri ortaya çıkarmaya ihtiyaç var.

21.yüzyılda ve bu gün ki konjonktürde nasıl bir mücadele, hangi yollarla ve araçlarla yürütülmeli sorusu bir birini okumadan, anlamadan, söylenenler üzerinde düşünülmeden, uygar bir üslupla diyalog kurmadan nasıl cevap bulabilir?

Yurtsever hareketin okumuş yazmış, emek vermiş kadrolarının geçmişten dersler çıkararak ve bugün içinde bulunulan açmazlara dikkat çekerek ve geleceğin sağlıklı, çağa uygun mücadele perspektifini öne çıkarmak gibi bir sorumluluklarının olduğu ortada.

Yanlışlara dikkat çekmek, bilerek veya bilmeyerek ”moda” haline getirilen ancak Kürt halkının özgürlük mücadelesini sekteye uğratacak, zarar verecek düşünceleri tartışıp bilince çıkarmak önemli bir görev değil midir?

Kemal Burkay da söz konusu yazısı ile samimi Kürt yurtseverleri için üzerinde dikkatlice düşünülmesi gereken “uyarı niteliğinde” bir değerlendirmede bulunmuştur.

Ancak Burkay’a okumadan, okuduğunu anlamadan veya bilerek çarpıtma yoluna gidenlerin saldırıları, tartışmaların seyri ve düzeyi insanı umutsuzlandırıyor.

Kuzeyde Kürt hareketinin daha uzun bir süre yanlışların girdabında debeleneceği, realist, ayakları yere basan çağdaş bir yapılanmanın gerçekleşmesinin daha uzun bir zaman alacağı görülüyor.

İster sosyalist olsun, ister milliyetçi, liberal, muhafazakar ve diğer eğilimlerden olsun samimi Kürt yurtseverlerinin işi zor. Ancak sabırlı, kararlı yürüyüşlerini sürdürmekten başka da çare yok.

Bu tartışma, güçlü medya imkanlarından yoksun, adeta sosyal medyaya sıkışmış Kürt okumuşlarının halini göstermesi açısından ibret verici.

Ne yazık ki Kürt okumuşlarının çoğu hala sosyal medyayı akıllıca kullanmak, düzeyli diyaloglarla, bir birini anlamak, fikir alışverişi için zemin olarak kullanmak yerine; küfürleri, hakaretleri, aşağılamaları ile bir bataklığa, kirli, kokuşmuş bir ortama çevirmeyi iyi bir şey sanmaktadırlar.

Bu durum aşılmalıdır. Bu kirli düzeysiz üslubun ne sahiplerine nede Kürt yurtsever hareketine bir yararı olmadığı görülmelidir.

Gelelim Sayın Burkay’ın Facebook sayfalarına egemen olan küfür ve hakaretlerle seyreden edepsizliklere dikkat çektikten ve “moda haline gelen” kimi söylemlerin Kürt hareketine zarar verdiğini düşündüğü kimi görüşlerine; ,

Burkay’ın da dikkat çektiği konulardan biri Demokrasi ve Kürt hareketi arasındaki bağdır.

O, Facede moda olan ve bize de sirayet eden Kürt davası adına demokrasi düşmanlığının, “Demokrasi Kürt halkını ilgilendirmez” söylemlerinin yanlışlığına dikkat çekmektedir.

Burkay’ın bu konuda söylediklerine saldıranlar belki Mesud Barzan’ini söylediklerine kulak vererek biraz hızlarını keserler. Ola ki belki “düşünürler de”

Mesud Barzani “Barzani Ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi “adlı kitabının “KDP, Demokrasi Ve Arap Birliği” başlıklı bölümünde tıpkı Burkay gibi şu görüşleri dile getiriyor; Okuyalım;

“KDP, Irak’a Demokrasi Kürdistan’a özerklik sloganıyla yola çıkmıştı. Bu slogan partini demokrasiye bağlılığının bir ifadesidir. Demokrasiye verdiği önemin bir göstergesidir. Çünkü Kürt Halkının diktatör bir rejimde haklarına kavuşması mümkün değildir. Biz bu dersi, art arda Bağdat’ta iktidara gelen rejimlerle yaşadığımız deneyimlerden aldık. Kürt Halkı Demokrasiye inanan ve onu tüm Irak’ta uygulayan bir yönetim altında haklarına kavuşabilir “Parti, krallık zamanında demokrasi için mücadele etti. Krallık rejiminin yıkılmasından sonra da bu mücadelesini sürdürdü. Irak’ta gerçek demokrasi hakim oluncaya kadar bu mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.” “Barzani Ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi cilt I sayfa 521” “Partinin demokrasi uğruna bilinçli bir mücadele vermesi yeni bir süreç değildir. Bilakis, bunun tarihi partinin kuruluşuna kadar uzanır.” “Barzani Ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi cilt I sayfa 521”

Ayaklanmanın önderliği “Irak’a demokrasi Kürdistan’a otonomi” sloganını benimserken, reel politik durumu göz önünde bulunduran bir ileri görüşlülük sergiledi. Bu slogan Kürt halkının ve savaşçılarının Irak’ta demokratik bir hükümet kurulmasına verdikleri önemi gösteriyordu. Kürt liderler, Irak’ta demokratik bir hükümet kurulmadan Kürt sorununun çözülmeyeceğine de inanıyordu” Barzani Ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi cilt I sayfa 22


Bir uzun alıntıya daha yer verelim;

“Barzani, Arap ve Kürt halklarının tarihi ilişkisini, iki halkın mücadelesinin ortak kaderini ve Irak’taki diğer azınlıkların haklarının korunmasının gerektiğini çok iyi kavramıştı. Bu yüzden onun Kürt özgürlük hareketini v Kürt Halkının devrimini Irak demokrasi hareketinin kaderiyle irtibatlandırdığını görüyoruz. Devrimin bu ilkeyi sürekli vurgulaması bir tesadüf olmadığı gibi salt taktiksel bir manevra da değildi. Aksine devrimin liderlerinin kararlarında bu şiarın sürekli vurgulandığı ve bu anlayışın, mücadele boyunca uğruna çaba sarfe dilen önemli bir hedef olarak ön planda tutulduğunu görüyoruz.” Barzani Ve Ulusal Özgürlük Hareketi Cilt II sayfa 357

Evet Sayın Mesud Barzani ‘de Tıpkı Burkay gibi “ deneyimlerinden hareketle” Kürt hareketin ve demokrasi mücadelesi arasındaki kopmaz bağı vurgulamaktadır.

Burkay’ın dikkat çektiği Kürt milliyetçiliği “adına” “demokrasi bizi ilgilendirmez” söylemlerinin Kürt hareketini yalnızlaştırmaktan, düşmanlarını arttırmaktan, hatta çözümsüzlük girdabında tutmaktan başka bir anlamı olmadığı açıktır. Oysa gerçek milliyetçiler tıpkı Mesud Barzani gibi reailst olmalıdırlar. Kürt Halkının meşru özgürlük mücadelesiyle demokrasi mücadelesi arasındaki bağı kavramadan Kürt halkını özgürlüğe taşımanın mümkün olmadığı görülmelidir.

Diğer bir konu da Halkların kardeşliği meselesidir. Burkay Facede moda olan ve bize de sirayet eden Kürt davası/ Kürt milliyetçiliği “adına” “Halkların kardeş” olduğundan söz edenlere ateş püskürtülmesinin yanlışlığını dile getirmektedir.

Bu baylarda tıpkı sömürgeciler gibi halkları karşı karşıya getirme çabasının “en milliyetçilik” olduğunu söylemekte buna karşı çıkanlara ise “milliyetçilik adına" saldırmaktadırlar.

Burkay’a bu konuda Kürt davası/ Kürt milliyetçiliği “adına” saldırılmaktadır. Bu anlayışın Kürt milliyetçiliğiyle bir alakası olup olmadığını yine Enfal operasyonları, Halepçe gibi soykırımlara tabi tutulan Güney Kürdistan halkına öncülük eden ve onları bağımsızlığın eşiğine dek taşıyan Sayın Mesud Barzani’den okuyalım.

“ Ayaklanma, sonuna kadar, uluslararası antlaşmalarla belirlenen savaş ilkelerine ve kurallarına bağlı kaldı. Her şeyden önce, savaşın Arap –Kürt savaşı mahiyetine bürünmesine izin vermedi. Bu konuda çeşitli yazarların, şovenistlerin ve halk düşmanlarının savaşı böyle bir mecraya sürükleme girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı.

Bu arada şunu da belirtmeden geçmeyeceğim: Bazı mutaassıp Kürt unsurlar bizim de böyle bir anlayışa sahip olmamız için yoğun çaba içine girdiler. Onların gerekçesi halkın karşı karşıya kaldığı mezalim ve baskılardı. Fakat bu anlayışı benimsememiz mücadelemizin kuşkulu bir kimliğe bürünmesine neden olacaktı. Hareketimiz asıl amacından sapacak, tamamen intikamcı bir mahiyet kazanacaktı. Fakat biz bu tür önerilere kesin olarak karşı çıktık ve pratiğimizle bu anlayışı ortadan kaldırdık. Bu tehlikeyi bertaraf etmekle alnımız ak başımız dik erdemli bir şekilde mücadelemizi sürdürdük. Kirli bir savaş yürütmedik. ” Barzani Ve Ulusal Özgürlük Hareketi cilt II sayfa sayfa 23

Öte yandan, sürekli olarak dostlarımızın sayısını arttırmak ve elimizden geldiğince hasımlarımızın sayısını azaltmak çabası içinde olmalıyız. Bunun için, bitip tükenmek bilmeyen bir sabır, dayanıklılık ve direnç gereklidir. İster Kürdistan’ı paylaşan devletler tarafından olsun, ister Kürtlerden olsun, Kürt mücadelesini ezilen bir halk ile zalim hükümetler arasında geçen bir mücadele değil de, halklar arası bir savaş gibi göstermeye çalışan aşırı unsurlara karşı çıkmalıyız” Barzani Ve Ulusal Özgürlük Hareketi cilt II sayfa 28


Evet Sayın Barzani ‘de tıpkı Burkay gibi Kürt devrimcilerini uyarıyor ve “Kürt mücadelesini ezilen bir halk ile zalim hükümetler arasında geçen bir mücadele değil de, halklar arası bir savaş gibi göstermeye çalışan aşırı unsurlara karşı çıkmalıyız” diyor.

Burkay’ın yazısında en çok çarpıtılan ve arkasına saklanılan Milliyetçilik meselesine gelelim;

Burkay yazısında “Geçmişte, Kürt milliyetçiliği adına piyasaya sürülen bu tezlere karşı ciddi ideolojik bir mücadele verip onları bozguna uğrattık. Bunun milli davayı savunma olmadığını, dünyaya dar bir pencereden bakmak olduğunu söyledik.”

Evet Burkay “MİLİYETÇİLİK ADINA piyasaya sürülen kimi yanlış görüşlere dikkat çekiyor (‘Demokrasi bizi ilgilendirmez’, ‘Halkların kardeşliği, sosyalizm düşmanlığı vs.) ve bunun “milli davayı savunma olmadığını, dünyaya dar bir pencereden bakmak olduğunu” vurguluyor. Kıyamet de burada kopuyor.

Bakalım Sayın Mesud Barzani söz konusu kitabında bu konuda, yani Burkay’ın dikkat çektiği “dünyaya dar bir pencereden bakma ” nın zararları konusunda, Kürt hareketini yalnızlaştırmaya yönelten soyutlamacı milliyetçilik hakkında ne diyor;

“Barzani’nin Kürt özgürlük hareketi hiçbir zaman Arap halklarının kurtuluş mücadelesinin yoluna engel oluşturacak bir tutum içinde olmaz anlayışından hareketle devrim, Arap düşmanlığına yada içe dönük soyutlamacı Kürt milliyetçiliğine yönelik tüm telkinleri kesin bir şekilde reddetmiştir. Barzani hayatının sonuna kadar bu tavrını sürdürmüştür. Şöyle ki Iraktaki Kürt mücadelesinin hedefi tek adam yönetimi ve anti demokratik gerici dikta rejimleridir. Bütün çabası Demokratik bir ırak çerçevesinde Kürt meselesine ideal bir çözüm bulmaya yöneliktir. Yani halkın, doğrudan eşit ve özgür bir seçimle yansıttığı genel iradesine dayanan bir düzen kurmak. Arabıyla Kürdüyle ve diğer azınlıklarıyla Iraklıların genel arzusu budur.” Cilt II sayfa 358

“Sosyalizm” karşıtlığının moda olduğu ise bir realite. İşin en komik yani ise geçmişte sosyalist partilerde yöneticilik yapanların bu saldırılarda en önde durmaları, “taş atmalarıdır” Bunlara gülüp geçmekten, acıyarak bakmaktan başka yapacak şey yok. Ancak samimi yurtseverlerin bu “hasatlığa” geçit vermemeleri gerektiğini düşünüyorum.

Sosyalistlerin, Sosyalist hareketlerin Kürt özgürlük hareketindeki rolleri, katkıları, ürettikleri mücadeleleri ayrı bir tartışma konusudur. Karalama değil, objektif bir tartışma ve değerlendirme olursa bu tartışmadan sosyalistlerin başı dik çıkacağına kuşkum yok.

Umarım sosyalizm karşıtlığını, sosyalist kadro ve hareketleri gözden düşürme operasyonlarında yer alan ve bu gün, bu kez “milliyetçilik “ maskesi ile face de laf üretenler bir an önce sorumluluklarını hatırlar, örgütlenir, samimi bir mücadele içine girer, biz sosyalistlerin yükünü hafifletirler de, biz de onları canı gönülden destekleriz. Sahte Kürt milliyetçilerine Kürdistan’ın sanal dünya, sosyal medya dışında bir yer olduğunu, Kürt halkının onları mücadele alanında görmek istediğini hatırlatalım

Ben Burkay’ın söylediklerinin altına imzamı atıyorum. Onun ileri görüşlü, realist, Kürt halkına adanmış mücadeleci yanını hayranlıkla izliyor, okuyor kendi adıma yararlanmaya çabalıyorum. Bir kez daha “moda “haline gelen yanlışlara ışık tuttuğu için teşekkür ediyorum.

“Yoldaşı “olmaktan hep onur duydum.

Son söz;

Evet, “Milliyetçiler” Kendi Kürdüne, kendi davasına yardımcı olanlara saldırmaktan vaz geçmeli mızrağın ucunu sömürgecilere çevirmelidirler. Kürdün tüm değerlerine, ister sosyalist, ister muhafazakar, ister liberal vs, kim olursa, hangi eğilim de olursa olsun, Kürt halkı için çaba harcayan, emek veren her kese/kesime saygılı olmayı görev bildiklerinde, bu tutumu içselleştirdiklerinde, kapsayıcı olduklarında milliyetçi olacaklarını bilmelidirler.

Bu tartışmalara katılan herkesi ön yargılardan uzaklaşarak hem Burkay’ın 5 Cilt olarak yayımlanan “Anılar” ını, hem de Sayın Mesud Barzani’nin 2 cilt olarak yayımlanan “Barzani ve Kürt Özgürlük Hareketi” kitabını okumaya, dersler çıkarmaya ve makul bir üslupla konuşmaya, diyaloga davet ediyorum.
Print