PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Sistem çürümüş, dökülüyor

Kemal Burkay

Bu ülkede sistemin tüm kurumları çürümüş; vidaları laçka olmuş, dökülüyor… Kırk kuluvallah okunsa, kırk su dökünse temizlenemez!

Güvenlik ve yargı bunun dışında değil. Hatta bu alanlarda yozlaşma belki ötekilerden daha çok. Çünkü bu ikisi de eleştiriden azad. İkisine de gözünün üstünde kaşın var denemiyor. Öyle olunca da içine düştükleri kirlilik görünmüyor; bir karanlık dünya gibi…

İşte, nasıl olduysa –binde bir olan hadiselerden biri yani- bir savcı çıktı, “kral çıplak!” dedi. Van Savcısı Ferhat Sarıkaya. Şemdinli olaylarının adını koydu. Bu, devlet içinde yuvalanmış bir çete, gizli suç örgütü, dedi.

Söz konusu terör eylemleriyle amaçlananın ise şunlar olduğunu belirtti: Bölgede çatışma ve kaos yaratarak devletin şiddet önlemlerine yolu açmak; olağanüstü hale zemin hazırlamak; Türkiye’nin AB sürecini engellemek… Siyasi otorite (hükümet) üzerinde baskı oluşturup Türkiye’yi yöneten merkezi elitin (asker-sivil bürokrasi) gücünü korumak…

Bu çetenin iki çavuşla bir PKK itirafçısından ibaret olmadığını, perde arkasında çok daha etkili güçler olduğunu ve “devletin bekası açısından, perde arkasındakilerin de deşifre edilmesinin elzem” olduğunu dile getirdi.

Aslında perde arkasındakilerle, en azından onların bir bölümüyle ilgili olarak da iddianameye yansıyan bilgi ve belgeler var. Ancak Savcı, Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ın, Hakkari ve Şırnak’taki askeri komutanların ve Hakkari Valisi’nin de içinde olduğu bu kişiler hakkında dava açma yetkisi olmadığı için, onlara ilişkin bazı suçlamaları, bilgi ve belgeleri işaret edip, dosyalarını ayırıp ilgili yerlere gönderdi.

Savcı Ferhat Sarıkaya’nın iddianamesi işte bu nedenlerle büyük bir tartışmaya yol açtı. Aslında Savcının söyledikleri yeni değildi, toplum için bir sır da değildi. Üstelik bu söylenenler buz dağının sadece görünen bölümü, küçücük bir bölümü.. Biz Türkiye’de terör üzerine oynanan oyunun iç yüzünü, yıllardır yaza söyleye dilimizde tüy bitti. Türk derin devleti ve onun marifetleri çoktandır ki sır değil. Basın da bunu biliyor, politikacılar da; hatta artık sıradan vatandaş da…

Ama bunu bir savcının söylemesi elbet büyük önem taşıyor. Savcı Ferhat Sarıkaya onurlu, yürekli bir iş yaptı.

İşte bu yüzden komutanlar hop oturup hop kalkıyorlar. Anında harekete geçtiler. “Buna biz değil, hükümet cevap versin!” deyip muhtıralarını hükümete ilettiler, bir başka deyişle ültimatom verdiler..

Burjuva basınındaki ünlü yağcılar, pişkin kalemler, hemen generalleri savunmaya soyunup Van Savcısı’na saldırıya geçtiler, bu yürekli hukuk adamına “terbiyesiz” diyecek kadar alçalanlar oldu. Sözde sosyal demokrat ve sözde muhalefet olan Baykal ise, “bu askare karşı bir darbedir!” diyerek bu olayı da hükümete karşı kullanmak ve orduyu kışkırtmak için, akıl almaz bir sorumsuzluk örneği daha sergiledi. Kendisine yaraşan da galiba buydu..

Oysa ne generallerin -eğer suçlu, eğer “çıplak” değillerse- bu kadar öfkelenmesi gerekiyor, ne onların basındaki uşaklarının, ne de Baykal kışkırtıcısının.. Eğer generallerin kendilerine güveni ve hukuka saygıları varsa o zaman yapacakları iş yargılanmaya, hesap vermeye açık olmaktır. Bu ülkede herkesin de bunu istemesi gerekir. Yargı yalnızca yoksullar ve zayıflar için mi; yalnızca muhalif aydınlar, Kürtler, düzeni, baskıları eleştirenler için mi?..

Orduyu kutsallaştırmanın, generalleri dokunulmaz kılmanın bir yararı yok. Askerler de suç işleyebilir ve bu ülkede çokça işliyorlar. Bakın, daha kısa süre önce, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı bir orgeneral yolsuzluktan hüküm giydi. Komutanların Şemdinli iddianamesi nedeniyle hükümete muhtıra verdikleri gün (6 Mart) gazetelerde ilginç iki haber vardı. Birisi 3. Kolordu Komutanı Korgeneral Ethem Erdağı’na ilişkindi. “Hakikate muhalif rapor ve sahte evrak tanzimi” suçundan, üçü albay olmak üzere toplam on kişi ile birlikte Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde yargılanıyor ve hakkında 6 yıla kadar hapis cezası isteniyordu… İkincisi ise banka soyan “Özel Kuvvetler” mensubu iki assubaya dairdi, 15 Şubat 2006 günü Vakıfbank’ın para nakil aracını soymuş ve 580 bin YTL’yi gaspedip götürmüşlerdi…

Bundan üç gün kadar sonra, 9 Mart günü ise Bursa Jandarma Alay Komutanı Albay Aydın Yeşil, bir uzman çavuşla birlikte tutuklandı. Sebep ise Bursa’daki bir çete ile ilişkiler…

Demek ki yapılması gereken orduyu kutsallaştırmak, dokunulmaz kılmak değil, tüm devlet kurumları gibi onu da içine düştüğü kirden pastan arındırmak için ciddi, köklü bir temizlik hareketine girişmek. Bu, ülkenin demokratikleşmesi, toplumun özgürleşmesi çabalarının bir parçasıdır.

Elbet böyle bir iddianameyle bir anda, devletin tüm kurumlarına, toplumun tüm gözeneklerine sinmiş, onu bir kanser gibi sarmış bu devasa suç örgütünün, buz dağının hemen açığa çıkarılıp sorumlulardan hesap sorulacağına inanacak kadar saf değiliz. Ne yazık ki bu iş kolay değil. Büyük bir ihtimalle bu kez de suçlular korunacak ve olayların üstü örtülecektir. Yine büyük ihtimalle bu kez de, suç örgütünü açığa çıkarmaya çalışan ve hukukun gereğini yapan savcı cezalandırılacaktır. Ama ne de yapılsa kamu vicdanı artık hükmünü vermiştir; kimse suçu ve suçluları aklayamaz..

Öte yandan, gerçekten adalet isteyen, suça, kirliliğe karşı çıkan herkesin, özellikle de basının bu işin üzerine gitmesi, perdenin tümden aralanmasını ve zanlıların yargılanmasını istemesi gerekmez mi?

Ne yazık ki bu ülkede basın da kokuşmuş. Bu kokuşma yeni değil. O yıllardır ki darbecileri alkışlıyor, militaristlerin psikolojik kampanyalarının gönüllü hizmetinde. O yalanın, kirliliğin, zulmün sesi ve dili olmuş. Zaman zaman çıkan ve bugün de var olan kimi yürekli kalemler ise, söz konusu yürekli ve namuslu hukukçular gibi, çarkın dişlileri arasında ezilip gidiyorlar.

Yine de, karamsar olmak için neden yok. Bu çürümüş sistemin bir ömrü var ve sahipleri can havliyle ne denli çöküşe engel olmaya, ömrünü uzatmaya çalışsalar da o dökülüyor ve bir gün tümden dağılıp gitmekten kurtulamıyacak. Bugün gördüğümüz işaretler o kaçınılmaz çöküntünün güçlü belirtileridir.

Değişimin yasaları tüm zorbalardan ve tüm ordulardan daha güçlüdür.

................................................................................
Yazarın önceki yazılarından:

Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…
Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?
Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
 
PSK Bulten © 2006