Davul ve Tokmak
Mesud Tek
Gelenek bu kez de bozulmadı.
TC Başbakanı Erdoğan, Türkmenistan seferi
dönüşünde önemli siyasi açıklamalarda bulundu.
Recep tayyip Erdoğan Türkmenistan dönüşü, havada
şöyle diyor:
„‘Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt hükümetiyle ilişkileri
geliştirecek adımlar atılabilir. Neden olmasın?
Yeter ki bu yakınlaşma huzur getirsin, barış
getirsin, olumlu gelişmelere yol açsın. Atacağımız
her adım biz ve onlar için huzur getirecekse biz buna
her zaman varız.
Bu yaklaşım keskinleşirse, küçük korkular yerine
büyük bir vizyon hakim olacak demektir... Bu da, sorunlarımızı
çok daha çabuk çözmeye büyük katkı sağlayacak.“
Bazı ırkçı-şoven kesimler ve yeminli
Kürt düşmanları dışında, kimse Erdoğan’ın
bu söylediklerine itiraz edemez diye düşünüyorum.
TC Başbakanı söylediklerinde, öngörülerinde yerden
göge kadar haklıdır.
Türkiye hükümeti ile “Kuzey Irak’daki bölgesel hükümet” arasında
gerçekleştirilecek her yakınlaşma, kuşku
olmasın ki hem Türkiye’nin hem de Güney Kürdistan’ın
yararına olacaktır.
Yakınlaşma, sadece her iki halka huzur getirmekle
kalmayacak, kargaşanın giderek hakim olduğu
bölgede barış ve istikrarın sağlanmasına
önemli katkılar sunacaktır.
Hiç kuşku yok ki Güney Kürdistan Bölgesel Hükümeti ile
TC arasında kurulacak diyalog, iki kesim arasındaki
sorunların “daha çabuk çözülmesi”ne yol açacaktır.
Zaten yaşanan deneylerin gösterdiği gibi, Türkiye
devletinin bugüne kadarki tehdit ve şantajları,
O’nun Güney Kürdistan ile var olan sorunlarını çözemediği
gibi, içinden çıkılmaz hale getirdi.
İşte tüm bu benzeri nedenlerden dolayı Güney
Kürdistan Siyasi Önderliği, Erdoğan’ın sözkonusu
açıklamalarını olumlu karşıladığını,
diyalog ve işbirliğine hazır olduğunu
dünya aleme duyurdu.
Gelenek, ne yazık ki Erdoğan’ın söylediklerinden
geri adım atması konusunda da bozulmadı.
Kürt cephesinde, Erdoğan ve hükümeti konusunda var olan
ve geniş bir kesim tarafından paylaşılan
karamsarlığı bir kez daha haklı çıkardı.
“Bu kez farklı, ABD ve Irak hükümeti, Türkiye’nin Kürdistan
Bölgesel Hükümetiyle ilişki kurmasını istiyorlar
ve bu konuda Türkiye’yi zorluyorlar” diyen iyimserler, geçiçi
bir süre için de olsa, bir kez daha sukutu hayale uğradılar.
Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere, her
renkten ve boydan sömürgeci düzen partileriyle öteki kurum
ve kuruluşlardan gelen tepkiler üzerine, Erdoğan
hükümeti Güney Kürdistan Bölgesel Hükümetiyle diyalog kurmayı,
“devletin kurumları arasında uyum ve görüş
birliği sağlanana” kadar askıya aldı.
Hükümetin, devletin kurumlarından meramının
ne olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı?
İktidara geldiği andan itibaren devletin bu kurumlarından
yakınan Erdoğan ve hükümeti değil miydi?
“Cumhurbaşkanı, idaredeki sivil ve askeri burokrasi,
Danıştay ve benzeri yargı kurumları elimizi
kolumuzu bağlıyor” diyerek şikayetlenen kimdi
dersiniz?
Erdoğan hükümeti, Genelkurmay Başkanı’nın
ABD’de hükümet başkanı gibi karşılanmasını,
siyasi bir lider gibi ülkenin iç ve dış siyasetine
ilişkin belirmelerde bulunmasını sorgulayacağına,
bir kez daha militaristlerin karşısında dize
geliyor, AB düşmanları, değişim ve demokrasi
karşıtlarının gönlünü hoş tutmayı
yeğliyor.
Bir başka ifadeyle Erdoğan hükümeti, yakındığı
kurum ve kuruluş arasında görüş ve uyumu sağlama
adına bölgenin geleceğinin şekillenmesinde
önemli bir fırsatı kaçırmakla kalmıyorlar,
en azından seçimler sonuçlanana kadar Güney’e yönelik
baskı ve santaj politikasını devam ettireceklerini
açıkça ilan ediyorlar.
AKP hükümetinin geldiği son nokta, siyasi bir gerçeği
bir kez daha gözler önüne seriyor: Hükümeti kurmak başka
şey, iktidar olmak başka bir şeydir.
Son gelişmeler bir kez daha göstermiştir ki, AKP
hükümeti Meclis’deki ezici çoğunluğuna rağmen
bırakın iktidar olmayı, iktidara ortak bile
olamamıştır.
AKP ve hükümeti, Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerine kulaklarını
tıkayıp, oylarını birkaç puan artırmak
adına kemalistlerin, militarist, ırkçı-şovenlerin
gönlünü hoş tutmaya devam ettikçe, davul Erdoğan
boynunda, tokmak ise başkasının elinde olacaktır.
Yazarın
önceki yazılarından:
Atı
Arabanın Önüne Koymak
Milliyetçilik
Yarışı
Ben
Erdoğan Hayranıyım!..
Katil
Kim?
Zor
Günler
Samimiyet
Sınavı
Yeni
Yıl
Ankara
Kriterleri-2
Geç
Olmadan
Gelenek
“Ne
Olacak Bu Irak’ın Hali”?
Bir
Kez Daha Kerkük Üzerine
Sembol
mü?
Demokrasi
Hayalleri
Yasaklamak
Erken
Ölüm
Törkiş
İşi Demokrasi ve Sivil Çözüm!..
Her
ikisi de aynı Orhan Pamuk
“Paşalar
Cumhuriyeti”
Cadı
Kazanı
Sıcak
Günler
Başbakan’ın
TİT Aşkı
“Bayrak
Krizi”, Gerçekler ve Görevlerimiz
“Qandil
Gönüllüleri”
Enfal
Yapışık
Üçüzler
Kirlenme,
Çürüme ve Çifte Standart
Hizaya
Getirmek
Başbakan Doğru Söylemiyor
Şahinler ve Riyakarlar
Madımak
Zeytin Dalı
Yanlışta
İsrar
“İyi
Çocuk”lar Cenneti..
Filmi
Başa Sarmak
Erdoğan’ın
Sınavı
Süreç
ve Önümüze Koyduğu Görevler
Tek
Yanlı Aşk
Sadak’ın Sadakati
İpe
Un Sermek
Güneyli
Kürtlerin Büyük Sınavı
Kansere
Razı Etmek İçin Ölümle Tehdit Etmek
Acaba
Öyle mi?
Halepçe
Olayları Neyi Gösteriyor, Neyi Gerektiriyor?
“Çeteler
Cenneti”
Arapsaçı
Söyleyemediklerim
ve Yapmadıklarımız..
Buzdağının
Ucu (Mu?)
Aynaya
Bakmak
Saygı
Mı? Özgürlük Mü?
Militarizm
Ve Çürüme
Yavaş
Ama Emin Adımlarla İlerlemek...
İspanyol
General Ve Ağca
Gel
De Niyazi Usta’yı Anma
MGK’nin
Yeni Yıl Hediyesi..
Hazırlıklı
Olmak
Gündemimizin
Değişmeyeni..
Fırıldak
15
Aralık Seçimleri ve Olası Sonuçları
Biz İşimize Bakalım-2
Demokrasi
ve Ortadoğu
İyi
Asker
Ayna
Tutmak
Alışmakta
Fayda Var
Üçüncü
Ses
“Uzun, İnce Bir Yol”
3
Ekim, 15 Ekim ve Protokol
3
Ekim Sonrası..
Çürüme
Ne
yazmalı?
DİSK
Zorlu
Süreç ve Görevler
Yoğurdu
Üfleyerek Yemek!..
Kim(ler)in
kafası Karışık?
Başbakan
Samimi Olmak İstiyorsa…
"Emrin
Olur"
Sorun
Kürt aydınları mı?
Ülkenin
Gerçek Efendileri
Maksat “Terörün Kökünü kazımak”sa...
Londra Ve Kerkük
“Hukuk Herkese Lazım”
Aydınların Çağrısı ve Geçmişi
Hatırlamak
Cellad Çağrısı
Eşik Aşındırmak
Rüzgarı Arkaya Almak İçin
Gaf
Yapılacak
Başka İşler De Var
Bayrak
Ve Ekmek
Endişe
Ar
Damarı
Kürdistan
Parlamentosu
“Sözde”
Darısı
Başımıza!...
Bayrak
ve Asimilasyon
Adar û Newroz
AB Ve “Bölücü Tilkiler, Koyunlar”
|