PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 

Yedi kızın acı öyküsü

Yaşamadan Öldüler

Kemal Burkay

7 Eylül tarihli gazetelere ve TV ekranlarına yansıyan bir haber: Urfa’nın Hilvan ilçesinde kilim yıkamak için baraj göleti kıyısına giden ve amca çocukları olan yedi kız, gölette boğulmuşlar.

Önce altı yaşındaki bir kız çocuğu gölete düşmüş. Onu kurtarmak için atlayan 10-20 yaşlarındaki kuzenleri de, yüzme bilmedikleri için onunla birlikte çırpına çırpına boğulmuşlar…

Böyle haberlere insanın yüreği sızlar.

Urfa’dan Fırat geçer. Bu ilde, Atatürk ve Birecik barajlarının yanı sıra bir dizi başka bentler, göletler de yapılmış. Yüzme bilmeyen insanlar buralara düşer, ya da girerse elbet boğulabilir. Ama bu genç kızların hiçbiri de yüzme bilmiyor. Neden acaba?

Çünkü bunca ırmağa, baraja, gölete rağmen, onlara yüzme öğretmek kimsenin aklına gelmemiş. Ne anne-babalarının (büyük ihtimalle onlar da yüzme bilmez) ne de yüce Türk devletinin.

Oysa yüce Türk devleti sözde çocuklarımızı eğitiyor. Özellikle de kız çocuklarını ”eğitmek” için yıllardır adeta çırpınıyor, harıl harıl projeler yapıyor. Bu amaçla yatılı bölge okulları yapıyor, okuma-yazma kursları açıyor, sivil örgüt görünümlü güdümlü örgütler eliyle yoğun kampanyalar düzenliyor, nice masraflara giriyor.

Ama bu eğitimden amaç, kız çocuklarına ve kadınlara Türkçe öğretmek, Kürtçeyi, yani anadillerini unutturmak…

Amaç onları Türkleştirmek…

Bu kadar emek, masraf, çaba ve gayret bunun için…

Rejim, bu ırkçı projeler için yurt dışından, UNESCO’dan bile önemli bir mali destek sağlıyor, onu bedavaya getiriyor…

Bu çocuklara kendi anadillerinde eğitim vermek ise aklının köşesinden bile geçmiyor.

Peki onlara yüzme de öğretemez mi? Uygar ülkelerde çocuklar daha anaokulunda iken, yani 4-5 yaşlarından başlayarak onlara yüzme öğretilir. Bunun için uygun havuzlar, özel dersler vardır ve özel öğretmenler görev yapar…

Eğer Türkiye’de de bu yapılsa, özellikle yaz mevsiminde, böylesine çocuk ya da genç yaşta boğulup giden nice insanın öyküsünü okumayız.

Ama bu ülkede bunlar devletin umurunda değildir. Kürtlerin boğulması ise hiç umurunda değildir. Yeterki onlar Kürtçe bilmesinler…

Bu yedi genç kız Türkçeyi öğrenip Kürtçeyi unuttular mı, bilmiyorum; ama yaşamadan öldüler, bu belli..

Ya trafikten ölenler?

Bu olay, Urfa ve bölgeyle ilgili yürek sızlatan tek olay değil elbet. Salt şu son yıl içinde buna benzer ne felaket haberleri gazete ve televizyonlara yansıdı.

Birkaç ay önce, yine Urfa yöresinde sel yüzünden taşan bir dereye kapılan bir kamyonette yirmi dolayında kadın ve çocuk işçi boğuldu.

Bir başka trafik kazasında 11 işçi yaşamını yitirdi.

Daha iki hafta önce bir başka kazada yirmiyi aşkın çocuk ve kadın işçi, bir kamyonetin üstünde balık istifi Karadeniz’e fındık toplamaya giderken benzeri şekilde can verdiler.

Bu tür olaylar öylesine çok ki artık kanıksadık, tek tek ilgilenmez, üzerinde durmaz olduk. Yüreğimiz nerdeyse nasırlaştı.

Peki bunlar önlenemez miydi? Elbet önlenebilirdi. Sağlıklı bir alt yapıya sahip ve trafik sorununu çözmüş, insana değer veren bir ülkede bu tür olaylar böylesine, nerdeyse her allahın günü yaşanmaz, ancak ender olarak görülür.

Yıllardır yolları bir mezbahaya dönen bu ülkede de önlenebilirdi. Burada da derelerin, ırmakların üstüne sağlam köprüler yapılabilirdi. Yolların yeterli, ulaşımda kullanılan araçların sağlam olması, kurala göre davranılması sağlanabilir, örneğin kamyonetle balık istifi yolcu taşınmayabilirdi.

Bu ülkede de çocuklar ve kadınlar, kendi ülkelerinde, köy ve kasabalarında iş ve ekmek bulabilir; karın tokluğuna Urfa’dan, Şırnak’tan, Mardin ve Diyarbakır’dan Karadeniz bölgesine, Ege’ye gitmek zorunda kalmayabilirdi.

Eğer bu ülkede özgürlük ve barış olsaydı…

Eğer bu ülkede hak ve hukuk istedikleri için evleri, köyleri, kasabaları başlarına yıkılmasaydı, topraklarından kovulmasaydılar…

Eğer ülkenin köylerini, kasabalarını, kırlarını bombalamak için bunca savaş, uçağı, tank ve top alınacağına, bütçenin aslan payı ve ülkenin kaynakları buna harcanacağına, bu kaynaklar ülkenin altyapısına ve üretici alanlara, eğitime, sağlığa harcansaydı…

Ama bunlar rejimin umurunda değildir.

Onun umurunda olan Kürtlerin Kürt olmamasıdır, Kürtlerin anadillerini unutması, Türkleşmesidir.

Onun umurunda olan üniter devlettir; tek millet, tek dil, tek bayraktır; Kemalizmin ilke ve inkılaplarıdır!

Çünkü ”ne mutlu Türküm diyene!” demek, yani bu laf,  mutlu, hatta sağ olmaktan daha önemlidir!

Çünkü ”Bir Türk dünyaya bedeldir” palavrası karnımızı doyurmaya ve bizi mutlu kılmaya yeter…

 

Yazarın önceki yazılarından:

Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 

 

 
 
PSK Bulten © 2007