PSK PSK Bulten KOMKAR Roja Nû Weşan / Yayın Link Arşiv
Dengê Kurdistan
PSK
PSK Bulten
KOMKAR
Roja Nû
Weşan/Yayın
Arşiv
Link
Webmaster
psk@kurdistan.nu
 
 
Ergenekon ve Dağlıca

Kemal Burkay

Ergenekon davasında 3. etap, doğrusu birçok kişi gibi benim için de sürpriz oldu. Soruşturmanın, emekli de olsalar, iki orgenerale kadar uzanacağını beklemiyordum. Eski Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur’la eski 1. Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon da tutuklandılar. Bu ikisinin, görevde bulundukları 2003-2004 yıllarında Ayışığı ve Sarıkız adlı iki darbe girişiminin içinde bulundukları, daha önce basına yansımış ve çok konuşulmuştu.

Bunun, son 50 yılı darbeler ve darbe girişimleriyle geçen TC tarihi bakımından bir ilk olduğu açık. Bundan sonrası bu Ergenekon olayı nasıl gelişir, nasıl sonuçlanır, ayrı bir konu; ama böylesi bir adım bile büyük önem taşıyor. Kendilerine emanet edilmiş silahlı gücü kötüye kullanan, yasa dışına düşen, suç teşkil eden nice eylemi pervasızca işleyen, cunta kuran, halka, aydınlara karşı psikolojik savaş yürüten, sağa sola bombalar attıran, yalnız görevde oldukları dönemde değil, emekli olduktan sonra da kendilerini dokunulmaz sayan bu tür insanlar, generali ve albayı ile ilk kez kapılarında polis görmekte, bir savcıya ve yargıca ifade vermekte ve cezaevlerini tanımaktalar.

50-60 yıldan beri bu ülkede nice komploda, cinayette imzası bulunan bu örgüte karşı ilk kez bu dönemde ciddi bir koğuşturma ile karşı karşıyayız. Zekeriya Öz gibi namuslu, yürekli bir savcıyı bu açıdan kutlamak gerekir. Ama elbet bunu salt onun kişisel hak-hukuk severliğine, cesaretine bağlamak yanlış olur. Kamuoyunda, basında Ergenekon’a karşı son dönemde yükselen seslerin de bunda olumlu katkısı, desteği olmuştur. Öte yandan, eğer AKP hükümeti, en başta da Başbakan Erdoğan, onun yanısıra Cumhurbaşkanı Gül, bu operasyona gerekli desteği vermeselerdi o zor gerçekleşirdi. Bundan da öte, eğer şu anda ordunun komuta kademesindeki en etkili isimler buna yeşil ışık yakmamış olsalardı yine de gerçekleşmezdi. Şimdiki Kara Kuvvetleri Komutanı ve önümüzdeki ay Genelkurmay Başkanı olması beklenen Orgeneral İlker Başbuğ’un açıklamaları bunu gösteriyor. Komutanlık, son operasyona onay verdi. Yoksa orduevinden veya askeri bölgeden bir onbaşıyı bile alıp yargılamak mümkün olmazdı...

AKP bu cesareti nasıl gösterdi? Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Söz konusu Ergenekon örgütü, yürüttüğü psikolojik savaşla, komplolarla, darbe girişimleri ve suikast planlarıyla  AKP’nin varlığını ve liderlerini de tehdit ettiği, yani yumurta kapıya dayandığı için.

Peki şu andaki komuta kademesi nasıl oldu da böylesi bir operasyona onay verdi? Bunda da ordu içindeki iktidar mücadelesinin payı olduğuna kuşku yok. Bu çekişme özellikle her YAŞ toplantısı öncesi şiddetlenmektedir. Generaller arasında birbirlerini yıpratmaya, ekarteye yönelik çabalar zaman zaman internet sayfalarına dahi, sesli, fotoğraflı biçimde yansımaktadır. Ayrıca darbe girişimlerine, ordu içindeki cuntalara yaklaşım da geçmişten bu yana ordu üst kademelerinde farklı tutumlara ve çelişkilere neden olmaktadır. Bu nedenle, şimdiki komuta kademesinin, yalnız geçmişte, görevli oldukları dönemde değil, emekli olduktan sonra da baş ağrıtan, emir komuta zinciri dışında darbe ve iktidar çabaları içinde olan “disiplinsiz” ve aynı zamanda rakip unsurları böylece ekarte etmiş olması doğaldır...

Sonuç olarak söz konusu operasyon bir dizi faktörün birbirini karşılıklı biçimde etkilemesinin ürünüdür ve bu yönüyle olumludur.  İlk kez, bizim öteden beri “Kontrgerilla”, “Gladyo” dediğimiz, yerel adı “Ergenekon” olan bu devasa suç örgütünün üzerine gidilebilmesine yol açmıştır.

Ancak bu Ergenokon’un tamamı mıdır? Ve bununla bu örgütün tüm olarak tasfiye edilmesi, Türkiye’nin temizlenmesi şansı var mıdır? Besbelli değil.

Bir kez söz konusu örgüt salt şu anda ortaya çıkmış ve kovuşturulan çoğu emekli ya da sivil unsurlardan ibaret değil. 1950’li-60’lı yıllarda Seferberlik Tetkik Kurulu adını da kullanan Türk Kontrgerillası, daha sonra “Özel Harp Dairesi” adı altında ordu içinde özel bir bölüme dönüştü. Bu hem görünür, yani bir tür legal, hem de kolları illegal biçimde öteki devlet kurumlarına, iş dünyasına, basına ve sivil topluma uzanan geniş bir örgütlenme. Bu yapı devam ediyor ve onu tasfiye etmek gibi bir niyet yok. Aksine, daha kısa süre önce bizzat Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın bu daireyi binlerce yeni elemanla güçlendirmek için yaptığı girişim kamuoyuna yansıdı.

Şu anda tasfiye edilenler bir bölüm emekli, yıpranmış, disipline gelmeyen, hiyerarşi dışı davranan unsurlardır. Böylece hem bu tür rahatsızlık verici ve sorun yaratıcı kesim tasfiye ediliyor, hem de ordu iç ve dış kamuoyunun gözünde “temize çıkarılmış” oluyor...

Diğer bir deyişle bu, hükümetle ordu üst kademesi arasında bir uzlaşmadır; ama sınırlı bir temizliğe yönelik bir uzlaşma.

Peki bununla özel olarak ordu, ya da bütün olarak sistem, “Ergenekon” denen bu örgütün yarattığı kirden, suçtan bir tüm olarak  arındırılmış olur mu? Hayır. Böylesi iyimser olmak için bir neden yok. Birincisi, asıl ordu içindeki muvazzaf unsurlarca denetlenen Özel Harp Dairesi, yukarda da belirttiğimiz gibi devam edeceği, hatta güçlendirilmekte olduğu için...

Diğer yandan, militarizmin gücü ve hesapları sürdükçe sistemde gerçek bir temizlik zordur. Militarizmin komploları, psikolojik savaşlar, andıçlar, “lahika”lar sürecektir. Demokrasi çabaları sürekli militarizmin tehditleri altında engellenecek, boğulmak istenecektir.

Sonuç olarak bu iş daha çok su ister.

Dağlıca Olayı

Geçen Sonbaharda Güney Kürdistan sınır bölgesinde meydana gelen PKK baskınlarına dair yorum ve kuşkularımızı okurlar hatırlarlar. Bunlardan Memkan köyünde, bir minibüs içinde öldürülen köylülere yönelik eylemin PKK tarafından yapılmadığı daha o zaman kanıtlandı. Bunun ardından Gabar Dağı’nda eylemden dönen bir komando taburunun artçı birliğine yönelik gerçekleşen ve çoğu Kürt olan 13 askerin ölümüne yol açan eylemin de, PKK tarafından yapıldığı pek kuşkuluydu. Öyle ki bunu, ordunun medyadaki sadık sözcüleri bile kuşkuyla karşılamışlardı. Bunların ardından gerçekleşen ve 13 askerin ölümüne, 8’inin ise esir edilip götürülmesine yol açan Dağlıca olayı ise daha çok kuşku içeriyordu.

Bu eylemden günler önce böyle bir saldırı olacağı rapor edildiği halde göz önüne alınmadığı, buna karşılık tabur asker sayısının azaltıldığı, taarruz tipi el bombalarının toplandığı, çatışma 36 saat sürdüğü halde helikopter desteği verilmediği, taburun üç subayının izinli olduğu ve tabur komutanının baskın sırasında başka yerde bir düğünde olduğu kamuoyuna yansımıştı. Yani sanki böyle bir saldırı beklenmiş ve istenmişti... Nitekim bu eylemlerin ardından aylardır sınırda yığınak halinde olan birlikler, ABD’nin de yeşil ışık yakmasıyla Güney’e saldırıya geçmişlerdi... Bir başka deyişle bu eylemler saldırıya bahane ve gerekçe yapılmıştı.

Şimdi Taraf gazetesinin yayınladığı belge, saldırının bir hafta öncesinden komutanlığa bildirildiğini, ama tedbir alınmadığını, aksine savunmanın bile bile zayıflatıldığını kanıtlıyor.

Bu neyi gösterir? Geçen sonbaharda, gerek Şırnak’ın Memkan köyünde, gerek Gabar’da, gerekse Hakkari Dağlıca’da meydana gelen çatışmaların bir danışıklı dövüş olduğunu... Sınır bölgesinde ileri mevzilere çoğu Kürt askerler sürülmüş, PKK baskınlarıyla bir taşla iki kuş vurulmuş, bu erler feda edilirken ordunun Güney Kürdistan’a saldırısı için gerekçeler oluşturulmuştur.

Memkan köylüleri, bizzat bölgedeki devlet güçleri tarafından doğrudan yok edilip eylem PKK’ya yüklenirken, Gabar ve Dağlıca’daki çoğu Kürt yoksul halk çocukları ise bile bile, oltaya takılan yem gibi kurban edilmiştir.

Bu da şu Eylül 2007’de devreye konan Bilgi Destek Planı’nın bir uygulaması olsa gerek...

O zaman bu olaylarla ilgili olarak medyaya yayın yasağı konmuş, bununla olayların içyüzü gizlenmek istenmişti. Şimdi de söz konusu belgeyi yayınladı diye, Genelkurmay hışımla Taraf gazetesinin üstüne gidiyor, Nokta dergisi gibi onu da boğmaya çalışıyor.

Her şey gün gibi ortada ve kimse bunun hesabını soramıyor. Adamlar hem suçlu hem güçlü.

Yazarın önceki yazılarından:

”Bilgi Destek Planı” yıllardır yürürlükte..
Baskın Hoca’nın genellemeleri…
Bu nasıl bir ülkedir?
Umut ne AKP’de, ne Kemalizmde
AKP’nin “çözüm” paketi ve GAP
Kürt sorununda ekonomi ve siyasetin bağı
Sabancı Cinayeti’nin belgeleri de ortaya dökülürken...
AKP değişimin partisi değil
Eski film yeniden gösterimde mi?
Kedinin boynuna çanı kim takacak?
Ülkeyi batağa sokanlardan çözüm beklenemez
Yeni bir halk hareketine
gerek var
Canım tepki göstermek istemiyor
Sadun Hoca ve Hasretyan
Geçmiş olsun Sırp yoldaşlar!
Aslan Asker Şwayk ”Panodaki Şiir”e Karşı!
Türban ve laiklik üzerine
Ergenekon ve Türk medyasının çözülen dili
Düzenli köşe yazılarıma son verirken…
Hrant Dink’i anarken
AKP sistemle kaynaşırken..
Sekiz asker, bomba olayı ve Erdoğan…
Tarih, akıl ve ahmaklık üzerine
Kandil Operasyonu; hedefler, sonuçlar
Kürtlerin temsil sorunu
Sabah’taki söyleşi, DTP ve temsil sorunu üzerine
Oyunun yeni perdesi ve değişen taktikler
DTP’ye yönelik kapatma davası
Bush-Erdoğan görüşmesi ne sonuç verdi?
Militarizm Türkiye’yi teslim almak istiyor
Katil kim?.
PKK’nın silah bırakmasına veya yeni bir ateşkese karşıyım!
Bu çılgınlıkla nereye?..
Nasıl bir anayasa? – 3
Militarizm barışa, demokrasiye, gelişmeye engel
Türkiye Malezya olur mu? Keşke olabilse!
Nasıl bir anayasa? – 2 Kemalizm ayak bağı oldu
Nasıl bir anayasa?
Bir genel af  ”PKK sorununu” bitirir mi?
DTP’nin temel yanlışı ne?
Yedi kızın acı öyküsü Yaşamadan Öldüler
Yakın tarihe kısa bir gezinti
Kürdistan gerçeği, Kürt ulusal sorunu ve onurlu tavır
Türk dış politikasının rüşvetleri…
Yezidi Kürtlere yapılan saldırı
Türk Parlamentosu ve Kürtler
Seçimlerde Türkiye solu, Kürt Ulusal hareketi
22 Temmuz Seçimleri üzerine
Orman yangınları kimin işi?
Dink Davası ve Sivas
Bir mum yakmaya devam…
Kuzeyde bir hafta
Norveç sınırı, Laponlar, beyaz geceler…
Darbe ayağa düştü
Darbe planı işlemekte
Barzani “PKK terörü”nü destekliyor mu?
Hükümet gerçekleri halka anlatmalı
Sayın Sezer, nereden nereye!
Son terör eylemlerinin ardında kimlerin eli  var?
Sistem ne laik ne demokrat
“Dil Devrimi” ve “Güneş Dil Teorisi” komedisi
“Türk Tarih Tezi” komedisi
Paşalar Cumhuriyeti, berdevam mı?.
Kürt Dili nasıl kurtulur?
Türk medyası ya da Yalancı Çoban
General, istifa et!
Heyy, orada bir Müslüman yok mu?!.
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-2
Türk-İslam sentezi ve Kürtler, Aleviler...
Irkçı görüşlerin temeli yalan ve safsata-1
Kim olursa olsun!
“Bu ırkçılık nerden çıktı?!”
Aman, 301’i değiştirmeyin!
Yanlışta direnenler, Sopayı çözüm sananlar...
“Halkın oyları” ve çıkar yol
Türkiye batağa nasıl saplandı..
Kerkük Kürdistan’a katılırsa...
Gerçek katil kim?
Ankara Konferansı üzerine
AB’ye sırtını dönen Türkiye’de Savaş hazırlığı mı, blöf mü?
Saddam cezasını buldu
Çıkara dayalı yanlış hesaplar
AB’nin son kararı üzerine
Baker Raporu ölü mü doğdu?
PKK neden taktik değiştirdi?
İlkesizlik ve Irak’ta çözüm
Bir kez daha Ermeni sorunu üzerine
Değişime direnen Türkiye
Sel, yangın vb. “doğal felaketler” üzerine..
Kürdistan, zenginlik içinde yoksul ülke..
Bir şarkı, bir şiir
Fransız Parlamentosu’nun kararı Ve Cezayir..
En büyük devletsiz ulus..
Oyunu gerçek sanmak-2
Oyunu gerçek sanmak.. (1)
Ana-babalar kirli savaşı sorgulamalı
Linç salgını yayılırken…
Lübnan’dan uzak dur, Kürdistan’a hücum!..
Uygarlıklar Savaşı mı?
Türkiye’nin Kerkük Sorunu!
Halkı yalanla besleyen rejimler…
Irak’ı bekleyen: Ya üçlü konfederasyon, ya üç ayrı devlet
Bölgemizde ve Dünyada barış ve istikrar için..
Statükonun yıkımına kim ağlar?
Terör ve PKK bahane, Hedefler çok başka…
Hürriyet’in tehlike çanları!
Kırk katır mı, kırk satır mı?..
Demirel, Çiller, Ağar, Güreş… Bunlar tanık mı, sanık mı?.
Şemdin’in yakalanması, destanlar, balonlar…
Başı türbanlı bir kadın neden cumhurbaşkanı olmasın?..
Çetelerle mücadelede hükümete destek vermeli
Ülkeyi esir alan ahtapot...
Sular ısınırken...
”Sanki herkes kör, herkes zincirlerle bağlı…”
Bu bir darbe değil mi?
Terör ne, terörizm ne?
TBMM Başkanı Arınç’ın kunuşması ve demokrasi üzerine..
Şemdinli’deki askeri yığınak neyin nesi?..
Rejimin Kürt halkına topyekün saldırısı
Baş terörist kim, PKK mı, Türk devleti mi?
Önyargı, tutku ve akıl...
Derin devlet oyununda Rejisör, figüran ve seyirci…
Suç ve Ceza
Yine bir şeyler dönüyor…
Sistem çürümüş, dökülüyor
Irak’ta iç savaş kaygısı ve kendi kendine gelin güvey olanlar..
ŞOVENİZMİN ESİR ALDIĞI BEYİNLER (*)
At izi it izine karışırken..
HAMAS ve PKK…

Sağduyu ve hoşgörü gerekli
Şemdinli’nin üstü örtülüyor
Adalet mi rezalet mi?.
Genelkurmay Gladyosuna sahip çıktı!
Türk Gladyosu tasfiye edilmedikçe…
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar
“Demokratik Cumhuriyet”in patenti Bay Öcalan’ın mı?
Türk rejimi neden Apo´ya sarıldı?
Kürt sorununa çözüm çeşitlemeleri üzerine…
Türkiye Kürtler konusunda İran’ın bile çok gerisinde…
Erdoğan’ın Şemdinli ziyareti ve alt kimlik-üst kimlik üzerine
Paris olayları ve küreselleşme üzerine
Olaylar böyle mi aydınlanacak?
Şemdinli bir fırsattır
Bu nasıl bir ilerleme?

Değişimi anlamak ve Kürt sorununda akılcı çözüm
Bilimsiz üniversite, hukuksuz adliye..
Türkiye’nin AB üyeliği ne Sevr’dir, ne de Lozan…
AB ile müzakereler başlarken umutlar - kaygılar...
3 Ekim bir dönüm noktası olacak
Sevgisiz bir ülke..
“Demokrat, özgür ve çağdaş Kürtlerin sesi…”
Provokasyon dumanları…
Asıl ölüm susmaktır
PKK’yı muhatap yapan kim?
Erdoğan’ın son tavrı
Doğu Kürdistan’daki son gelişmeler üzerine
Kürtçe şu anda zincirlerle bağlı
Öcalan İmralı´dan alınmalı
Derin Devlet ve PKK el ele..
Bir kez daha terör ve uluslararası sorunlar üzerine
Bir toplum nasıl kandırılır?
Bazı dostların ardından
AKP Alevileri yok sayıyor
ÇIKAR YOL - III Buyrun, örgüt de var, iş de!
Erdoğan’ın ABD gezisi: Türk tarafı için düş kırıklığıürk tarafı için düş kırıklığı
ÇIKAR YOL – II Teslimiyete karşı ulusal seçenek
Fransız Referandumu üzerine düşünceler

ÇIKAR YOL - I En başta umut gerekli
İşe yaramaz bir karar…
NE DEĞİŞMİŞ?.
Soykırım ve Yüzyıllık Nazizm
Kendi ordusunun işgali altında…
Türkiye’nin Kürt Politikası: Döverek Islah..
PKK’yı kim çözsün?.
Dün cami, bugün bayrak…
İstanbul sorunu artık Kürdistan sorunudur
Ermeni Soykırımı ve Orhan Pamuk Olayı
Bir kez daha laiklik sorunu ve Aleviler konusu
Ş I M A R I K…
Kürt Devleti ve Deli Dumrullar…
Dezînformasyon û Prowokasyon

Derin Devlet Tiyatrosunda Kürtler ve Türkler...

 
 
PSK Bulten © 2008